Turkish Vocabulary List
A
bir düzina a dozen
yarım a half
A level öğrencisi A level (student/exams)
biraz a little
çok a lot, much, many
bir çift a pair/ couple
bir çeyrek, dörtte bir a quarter
yaklaşık about, roughly, approximately
yurt dışı abroad
yatacak yer accommodation
karşıdan karşıya across
erkek / kadın oyuncu aktör/aktrist actor/ actress
adres address
giriş ücreti admission charge
yetişkin adult
reklam advert
sonra after (prep/conj)
Ege Aegean
öğle sonuda (in the) afternoon
sonradan afterwards
yine again
karşı against
yaş age
anlaştı agreed
hostes air hostess
hava limanı, havaalanı airport
çalar saat alarm clock
alkol (alkolsüz) alcohol (free)
hep all
hemen hemen almost
yalnız alone
boyunca along
zaten, evvelce, çoktan already
ayrıca also
her zaman always
ambulans ambulance
Anadolu Anatolia
ve and
kızgın angry
ev hayvanı animal (pet)
yıldönümü, yıllık, her yıl annually
cevap answer
tedirgin anxious
elma apple
çırak/lık apprentice (-ship)
kayısı apricot
alan, bölge area, district
kol arm
koltuk armchair
ordu army
ana yol A-road
geliş, varış arrival
sanat art (gallery)
sanatçı artist
gibi as (+ a +noun), as (conj)
en kısa zamanda as soon as
gibi, kadar as well as/both …and
Asya Asia
de, da at (= place), at (=time)
ilk önce, en başta at first
en sonunda at last
arkada at the back
dibinde at the bottom
önde at the front
evinde at the house of (with)
üstte at the top
atletizm athletics
teyze, hala, yenge aunt
Avusturya(lı) Austria(n)
Sonbahar Autumn
bulvar avenue
müthiş, korkunç, dehşet verici awful, terrible
B
bebek baby
çocuk bakmak babysitting
arka back
domuz pastırması bacon
kötü bad (= a bad experience)
kalitesiz bad (= poor quality)
çanta bag (shopping)
poşet bag (= paper, plastic)
ekmekci, fırıncı dükkanı baker(‘s shop)
top ball (=sport)
muz banana
banka bank
sepet basket
basketbol basketball
banyo bath (tub)
banyo odası bathroom
pil (akü) battery (car)
sahil, plaj beach
fasulye, yeşil beans (=green)
sakal beard
güzel beautiful
çünkü because
ondan dolayı because of
yatak (tek/çift) bed (single/double)
yatak takımı bedlinen
yatak odası bedroom
arı bee
sığır eti beef
bira beer
önce before (prep.) (conj)
önceden, daha önce beforehand, previously
başlangıç beginning
arkasında, gerisinde behind
Belçika(lı) Belgium (Belgian)
altında below, under
kemer belt
dönemeç bend
daha iyi better
arasında between
bisiklet bicycle
büyük big
hesap, fatura bill (e.g. restaurant)
biyoloji biology
kuş bird
tükenmezkalem biro
doğum birth
doğum günü birthday
bisküvi biscuits
acı bitter
kara black
frenk üzümü blackcurrant
battaniye blanket
kör blind (adj)
apartman block of flats
sarışın blonde, fair
bluz blouse
mavi blue
binmek board (on)
tahta (beyaz/siyah) board (white/black)
yatılı ev boarding house
yatılı okul boarding school
sandal, kayık boat
vücut body
haşlanmış yumurta boiled egg
haşlanmış patates boiled potatoes
kitap book
kitaplık book case
kitapçı bookshop
çizme boot
sınır, kenar border
sıkıcı boring
doğma born
İstanbul Boğazı Bosphorus Strrait
patron, işveren boss
her ikisi both
şişe açıcı bottle (opener)
tas bowl(e.g. of fruit)
kutu box (e.g.chocolates)
boks boxing
oğlan boy
erkek / kız arkadaşı boy/girlfriend (Fr/Sp)
sütyen bra
bilezik bracelet
fren brakes
ekmek bread
top ekmek bread roll
teneffüs break (lunch)
arızalanmak, bozulma breakdown
kahvaltı breakfast
tuğla brick
köprü bridge
evrak çantası brief case
parlak bright (= colour)
açık bright (= weather)
broşür brochure
kırık broken
erkek kardeş, (ağabey) brother (elder) (Fr/Sp)
kardeşler brothers & sisters (Ger/Sp)
brüksel lahanası brussel sprouts
muhabbet kuşu budgerigar
yapı ustası builder
bina building
otobüs bus
otobüs durağı bus stop
çalı bush
iş adamı, iş kadını businessman/woman
fakat but, however
kasap butcher (‘s shop)
tereyağı butter
düğme button
C
lahana cabbage
kabine cabin
kek cake
pastane cake/sweet shop
hesap makinesi calculator
çağrı, çağırmak call (=shout)
telefon etme, arama call (=telephone)
fotoğraf makinesi camera
kamp ateşi camp fire
kamp yeri camping/ camp site
kamp yapan camper
kanal canal
kutu açıcı can, tin (opener)
kano yapma canoeing
kantin canteen
kasket cap
başkent capital
araba, otomobil car
vagon car (= railway coach)-dining/sleeping
araba vapuru car ferry
otopark car park (multi-storey –Ger only)
karavan caravan
kart card (birthday)
karton kutu cardboard (box)
oyun kartı cards (playing)
dikkatli careful!
bakıcı caretaker
halı, kilim carpet
havuç carrot
çizgi cartoon
vezne cashier
kale castle
kedi cat
büyük kilise cathedral
çiçek lahanası cauliflower
CD / DVD çalar CD/DVD player
bilgisayar bilimi CDT
tavan ceiling
bodrum cellar (=house/wine)
merkez centre (shopping)
emin certain(ly), sure, definite(ly)
sandalye chair
şampanya champagne
para bozmak change (small)
vezne change office
değiştirme odası changing room
küçük kilise chapel
değersiz cheap (= not expensive)
ucuz cheap (= value for money)
şerefe cheers!
peynir cheese
aşçıbaşı chef
kimya chemistry
eczacı, (eczahane) chemist('s shop)
çek defteri cheque book
kiraz cherry
satranç chess
çekmeceli dolap chest of drawers
çiklet, sakız chewing gum
tavuk, piliç chicken (=animal/food)#
çocuk child
çocukluk childhood
baca chimney
patates kızartması chips
kakao chocolate / chocolate drink
çikolata chocolates
seçenek choice
koro choir
piirzola chop, cutlet
Noel Christmas
Noel arifesi Christmas Eve
Noel agacı Christmas/fir tree
kilise church
sigara cigarette
sinema cinema
şehir city
devlet memuru civil servant
klarnet clarinet
ders class (Sp.=lesson)(Ger. e.g. 2nd)
sınıf arkadaşı class mate
sınıf odası classroom
temiz clean
net clear
iklim climate
saat clock (Ger also o’clock)
kapalı closed
giysi clothes/clothing
elbiseci clothes shop
bulut, bulutsuz cloud (less)
bulutlu cloudy
kulüp club
yolcu otobüsü coach (i.e. bus)
kömür coal
kıyı coast
palto, ceket coat
kahve coffee
cezve coffee pot
madeni para coin
kola coke
soğuk cold (adj.)
soğuk alma, nezle, üşütme cold (e.g.I have a cold)
kolej, üniversite college/ university
renk colour
tarak comb
komedi comedy
rahat, konforlu comfortable, cosy
bölme, kompartman compartment
tamamen completely, absolutely
karışık complicated
ortaokul, lise comprehensive school
bilgisayar computer
bilgisayar programcısı computer programmer
bilgisayar oyunu computergame
konser concert
bağlantı connection (trains)
aşçı cook
serin cool =temperature)
köşe corner
koridor corridor
pamuk cotton
öksürük cough
tezgâh counter
memleket country (in the)
ülke, yurt, vatan country (=not town)
kır countryside/scenery
kurs course (also lessons – Fr)
kuzen, yeğen cousin
inek cow
kaymak, krema cream (whipped – Ger only)
kredi kartı credit card
cips crisps
boğaz, geçit crossing (e.g.of Channel)
kavşak crossroads
salatalık, hıyar cucumber
fincan cup
dolap cupboard
kıvırcık curly (=hair)
perde curtain
yastık cushion
müşteri customer
gümrük customs (=declare!)
bisiklet sürme cycling
bisikletli cyclist
D
baba dad
günlük, her gün daily
dans dance
Çanakkale Boğazı Dardanelles
karanlık dark
tarih date
kız evlat daughter
gün day
bir önceki gün day before yesterday
ertesi gün day after tomorrow
ölü dead
Sevgili , Sayın Dear (=letters)
derin deep
derece degree (=temperature)
gecikme delay (= lateness)
mezeci dükkanı delicatessen
nefis delicious
diş doktoru, dişçi dentist
büyük mağaza department store
gidiş departure
sıra desk
tatlı dessert
gidilecek yer destination
dedektif, hafiye filmi detective film
günlük diary
sözlük dictionary
değişik, farklı different
zor difficult
yemek odası dining room (=house)
akşam yemeği dinner, evening meal
yön direction
pis, kirli dirty
bulaşık dish
bulaşık makinesi dishwasher
doktor doctor (=medical)
belgesel documentary
köpek dog
kapı zili door bell
çift dönem double period
alt kat downstairs
drama drama
elbise, giysi dress
şoför driver
şoför ehliyeti driving licence
bateri, davul drums (= percussion)
kuru dry
ördek duck
süresince, bu arada during (prep)
yorgan duvet
E
tanesi each (=per item)
her each, every
kulak ear
erken early
küpe earrings
doğu east
Paskalya yortusu Easter
kolay easy
veya either… or
elektrikli ocak electric cooker
elektrisyen electrician
zarif elegant
fil elephant
boş empty
son end
nişanlı engaged (i.e. a fiancé)
mühendis engineer
İngiltere England
İngilizce (İngiliz) English (=language/person)#
Manş Denizi English Channel
afiyet olsun enjoy your meal!
yeter enough
giriş entrance (=place)
zarf envelope
dana eti escalope, schnitzel
euro euro
Avrupa(lı) Europe(an)
hatta even
akşamleyin (in the) evening
herkes everybody
heryerde everywhere
tam exactly
imtihan, sınav examination
örnek example
mükemmel excellent
hariç except for
gezi excursion, trip
affedersiniz excuse me!
alıştırma exercise
okul defteri exercise book
çıkış exit (=bldg/motorway)#
pahalı expensive, dear
deney experiment
ekspres tren express train
göz eye
F
yüz face
fabrika factory
adil fair (= just)
aile family
harika fantastic
den, dan çok uzak far (away) from, distant
gidip gelme ücreti fare
çiftlik farm
çiftci farmer
modaya uygun fashion(able)
şişman fat
baba father
olumlu, uygun favourable
favori favourite
faks makinesi fax/ fax machine
dişi female
festival festival
ateşi var fever / a temperature
alan field (=arable)
film film (horror/love/science-fiction)
final final (e.g. sport)
sonunda finally
güzel fine (= weather)
parmak finger
son, bitiş finish (noun)
itfaiye fire brigade
itfaiyeci fireman
hava fişenkleri fireworks
firma firm, company
adı first name
ilkin firstly
balık fish
olta fishing rod
sağlam fit
alev flame
apartman dairesi flat (=accommodation)
düz flat (=not hilly)
uçuş flight (=by plane etc)
döşeme floor
kat floor (e.g. 1st floor)
çiçek flower
grip flu
flüt flute
sinek fly
sis fog (gy)#
gelecek following/next (e.g.day/week)
yemek food (=eating)
yiyecek food (=shopping)
ayak, (yaya) foot (on)
futbol football
patika footpath
için for (prep.)
günler/ce, ca for + days/months/weeks
yabancı foreigner
forma form
eskiden, önceden formerly, previously
dolmakalem fountain pen
Fransa (Fransız) France (French)
bedava, parasız free (=no charge)
boş yer free (=seat)
boş zaman free time/ leisure
buzluk freezer
taze fresh
buzdolabı fridge
kızartılmış yumurta fried egg
arkadaş friend (Ger. boy/girlfriend)
dostça friendly
den, dan from (e.g. Letter, place, time)
giriş kapısı front door
kırağı frost
meyve fruit
meyve suyu fruit juice
meyve ağacı fruit tree
tava frying pan
tam, dolu full
herşey dahil full board
nokta full stop
eğlence fun
gülünç funny
acaip funny (=strange)
eşya (lı) furniture (furnished)
G
oyun game
bahçe kapısı (garden) gate
sarmısak garlic (ger. H/T)
gaz ocağı gas cooker
gcse sınavları gcse exams
coğrafya geography
Almanya (Alman) Germany (German)
kız girl
memnuniyetle glad(ly)
bardak glass
cam glass (material)
eldiven glove
gol goal
Tanrı God
süs/havuz balığı goldfish
iyi good
allahaısmarladık, görüşmek üzere good-bye!
kaz goose
torun grandson/daughter/child
büyük baba, anne grandfather/mother/parents
dede, nene grandad/granny (Ger only)
üzüm grape
greyfurt grapefruit
çimen, çim, ot grass
sos gravy, sauce
Büyük Britanya (Britanyalı) Great Britain (British)
büyük great! cool!
yeşil green
manav greengrocer's
selamlaşmak greeting
gri grey
bakkal grocer's shop
yer, toprak ground
zemin katı ground floor
grup group =(band)
konuk, misafir guest
gitar guitar
jimnastik salonu gymnasium
H
saç hair
saç fırçası hairbrush
kuaför hairdresser
buçuk half (adj)
giriş salonu hall (=entrance to house)
salon hall (=large room/concert etc)
el hand
el çantası handbag
mendil handkerchief
kapı eli handle
Mutlu Noel Happy Christmas!
Mutlu Yeni Yıl Happy New Year!
zor hard (=difficult)
çalışkan hard working
şapka hat
baş head (=body)
başöğretmen head teacher
başağrısı headache
far headlight
sağlıklı (un) healthy
kalp heart
ısı heat
ısıtma heating (central)
ağır heavy (=weight)
çit hedge
boy height (of person)
helikopter helicopter
alo hello
yardım, imdat help(!)
yardımsever helpful
porsiyon helping, portion
burada here
yüksek high
yokuş/lu hill(y)
tarih/i history/historical
hobi, düşkü hobby
tatil holiday
Hollanda (Felemenkli) Holland (Dutch)
ev/de home (at/going)
ev ekonomisi home economics
ev yolculuğu home journey
ödev homework
dürüst, namuslu honest (ger. H/T)
bal honey
at / sürüşü horse / riding
hastane hospital
ev sahibi host
sıcak hot
otel hotel
saat hour(lesson– Ger;Fr/Sp –o’clock)
ev (tek ev / ikiz ev) house(detached/semi-detached)
nasılsın? how are you?
kaç tane? how many?
ne kadar? how much is it?
nasıl? how?
nemli, rutubetli humid
açlık hunger
koca husband
I
bana ne I don’t care!
bilgisayar teknolojisi I.T.
buz ice
dondurma ice cream
buz pateni ice rink
fikir idea
kimlik kartı identity card
hasta ill
derhal immediately
mümkün değil impossible
içinde in
keyifli / keyifsiz in a good/bad mood
önünde / dışarda in front of/ outside
ileride in future
dahil included
bilgi information
sakin inhabitant
böcek insect
içeride inside
çalgı aleti instrument
zeki intelligent
ilgi çekici interesting
internet internet
mülakat, görüşme interview
davetiye invitation
ipod ipod
İrlanda(lı) Ireland (Irish)
demir iron
İslamiyet Islamic
değil mi? isn't it?
fark etmez it doesn't matter
İtalya(lı) Italy (Italian)
J
ceket jacket
reçel jam
kavanoz jar, pot (e.g. jam)
staj job (e.g. for students)
iş (yarım gün / tam gün) job (part-time/full-time)
biftek joint, roast meat
gazeteci journalist
uzun yolculuk journey (longer)
kısa yolculuk journey (short)
tıpkı onun gibi just as (comparative)
K
anahtar / lık key (ring)
kilo (metre) kilo(metre)
çeşit kind
küçük kulübe kiosk
öpücük kiss
mutfak kitchen
diz knee
kadın kilotu knickers
bıçak knife
L
laboratuvar laboratory
hanımefendi lady
göl lake
kuzu / eti lamb (=animal/meat)
lamba lamp
dil / yabancı language (foreign)
son last (adj)
geç vakit late
gecikme late (e.g. train late)
çim lawn
avukat lawyer
lider leader (e.g. of travel group)
broşür leaflet
lig league
deri leather
sol left (on the left side)
bacak leg
limon lemon
gazoz, limonata lemonade
daha az less
ders lesson (Fr.only) (Ger=hour;Sp=class)
mektup letter
harf letter (=of alphabet)
posta kutusu letter box
marul lettuce
kütüphaneci librarian
kütüphane library
hayat, yaşam life
asansör lift
hafif light (weight)
ışık, ampül light bulb
hat line (also Ger. “route e.g. bus”)
aslan lion
dudak lip
dudak boyası, ruj lipstick
liste list
az little (= not much)
ciğer liver
oturma odası living room
uzun long (adv)
kamyon lorry
kayıp eşya bürosu lost property office
sevgi, aşk love
alçak, düşük low
şans (iyi/kötü) luck (good/bad!)
bagaj luggage
çanta/bagaj dolabı luggage locker
öğle yemeği lunch, mid-day meal
lüks luxury
M
dergi, magazin magazine
bayan hizmetci maid
ana (istasyon/yol) main (e.g. station/road/course)
araba modeli make (of car)
erkek male
adam man
müdür, yönetici manager
harita map
pazar yeri, çarşı market (place)
marmelad marmelade
evli married
patates püresi mashed potato
maç match (=sport)
malzeme material
matematik maths
yemek meal
et meat
köfte meat-balls, rissoles
makineci, makinist mechanic
ilaç medicine (=from chemist’s)
Akdeniz Mediterranean
orta boy / uzunluk medium (=height/length)
toplantı meeting
buluşma yeri meeting place
üye member
menü menu (=card)
menü, yemek listesi menu/ dish (of the day)
metal, maden metal
mikrodalga microwave
öğleyin midday
ortasında middle (in the middle of)
gece yarısı midnight
süt milk
eksi minus (e.g. temperature)
ayna mirror
Bayan (evlenmemiş) Miss
hata mistake
karışık mixed
cep telefonu mobile phone
orta moderate
an moment
para money
maymun monkey
ay month
mopladı moped
daha çok more
sabahleyin (in the) morning
anne mother
makine motor, engine
motosiklet/li motorbike(rider)
otoband motorway
otoband hizmetleri motorway services
dağ(lar) mountain (s)#
dağ bisikleti mountain bike#
fare mouse
ağız mouth
mp3 çalar mp3 player
Bay Mr (also gentle(man)
Bayan (evli) Mrs
çok katlı otopark multi-storey car park (Ger only)
anne mum
müze museum
mantar mushroom
müzik (pop,klasik,folk, halk) music (pop/classical/folk)
müzisyen musician
Müslüman Muslim
hardal mustard
N
adı soyadı name (also = surname)
dar narrow
yakında near to
yakınında nearby
lazım necessary
boyun neck
kolye necklace
komşu neighbour
erkek yeğen nephew
sinirli nervous
ağ net
Hollanda, Felemenk Netherlands
asla, hiçbirzaman never
yeni new
Yeni Yıl New Year
Yeni yıl arifesi New Year's Eve
haber news
gazete newspaper
yakın next (adj)
yanında next to
güzel nice
kız yeğen niece
gece/lik night (dress)
gece klubü night-club
hayır no
artık no longer
hiç kimse no-one, nobody
gürültü noise (loud)
gürültülü noisy, loud
saçma nonsense
kuzey north
burun nose
ta ki not until
henüz yok not yet
not, mesaj note (=message)
kağıt para note (e.g.50 euros); Ger “ticket”
not defteri note book
hiçbir şey nothing
roman novel (= book)
şimdi now
numara number
hastabakıcı, hemşire nurse(male/female)
ana okulu nursery school
kuruyemiş nut
O
tamam o.k
tutulmuş yer occupied (e.g.seat)
den, dan of (prep)
tabii of course
büro, ofis office
sık sık often
yağ oil
eski old
zeytin olive
üstünde on (=position)
yolda on the way
bir daha once (more)
tek yol one way street
soğan onion
sadece only
tek çocuk only child
açık open (adj.)
açık hava open air (in the)
opera opera
ameliyat operation (=medical)
karşı opposite (prep)
veya or
portakal orange (=fruit)
turuncu orange (=colour)
Osmanlı Ottoman
diğer other
başka türllü otherwise
melii malı, se/sa iyi olur ought to, "should"
dış taraf outside
fırın oven
orada over there
üstünde over, above (prep)
kapalı overcast
kendi own (adj.)
sahibi owner
P
beden eğitimi P.E
paket packet
sayfa page (Ger also = “side)
sızı, ağrı pain
soluk pale (colour)
kağıt paper(s) (=paper;documents)
karton ciltli kitap paperback
pardon pardon?
anne ve baba, veliler parents
büyük bahçe, park park
parça part
özellikle particular(ly)
parti party
siyasi parti party (=political)
yolcu passenger
pasaport passport
erişte pasta, noodles
hasta patient (e.g.in hospital)
sabırlı patient (adj)
kaldırım pavement
şeftali peach
armut pear
bezelye peas
yaya, yayalar için alan pedestrian (area)
kalem arkadaşı pen friend
kurşunkalem pencil
kalem kutusu pencil case
halk people (=in general)
biber pepper
her per
yüzde per cent
eksiksiz, kusursuz perfect
parfüm perfume
belki perhaps
kişi person ( no. of persons)
şahıs person (= human being)
kişisel, özel stereo personal stereo, walkman
benzin petrol
benzin istasyonu petrol station
fotoğrafçı photographer(‘s)
fotoğrafçılık photography
fizik physics
piyano piano
lahana turşusu pickled cabbage (Ger/Fr)
piknik picnic
resim picture (=painting)
börek pie
parça piece (=of paper/ cake etc)
ananas pineapple
pembe pink
saha pitch/court
yer place
plan, tasarlamak, proje plan, project
uçak plane
bitki plant
plâster plaster (=elastoplast)
plastik plastic (=basic material)
tabak plate
peron platform
oyun play (=theatre)
oyuncu player
oyun odası playroom
hoş pleasant/enjoyable
lütfen please
tanıştığmıza memnun oldum pleased to meet you
erik plum
su tesisatcısı plumber
cep pocket
çakı pocket knife/ pen-knife
cep harçlığı pocket money
podyum oyuncuları pod-cast
nokta point (e.g.place/ score/ idea)
Polonya(lı) Poland (Pole)
polis police
polisiye dizisi police/crime story/thriller(Tv/film/book)
polis istasyonu police station
polis policeman/woman
kibar, nazik polite
fakir poor (= not rich)
yetersiz poor (e.g. work)
pop şarkısı pop song
popüler popular
domuz eti pork
liman port (= harbour)
mümkün possible
posta kodu post code
postahane post office
kartpostal postcard (picture)
afiş, poster poster
postacı postman
patates potato
sterlin, libre pound (=sterling/weight)
reçete prescription
hediye present
güzel, hoş pretty
fiyat price
ilk okul primary school
özel okul private school
sorun problem
ürün product
meslek profession
program programme (e.g. TV)
birahane, pab pub
kazak pullover
dakik punctual/ on time
lastik patlaması puncture
öğrenci pupil
mor purple
cüzdan, kadın purse
pijama pyjamas
Q
kalite quality
soru question
çabuk quick
sessiz quiet
oldukca quite/ fairly
bilgi yarışması quiz show
Kuran Quaran
R
din dersi R.E
tavşan rabbit
yarış race
raket racquet/stick/bat
radyatör radiator
radyo radio
demiryolu railway
demiryolu hattı railway line
yağmur rain
yağmurluk raincoat
yağmurlu rainy
Ramazan Ramadan
ahududu raspberry
ustura, tıraş makinesi, cilet razor
neden reason
gerçekten really
makbuz receipt
alıcı receiver (=telephone)
son günlerde/zamanlarda recently
resepsiyon memuru reception(ist)
yemek tarifesi recipe
kırmızı red
içecekler refreshments
bülge, yöre region
akraba, hısım relative (= relation)
tamir repair
garaj repair workshop, garage
muhabir reporter
lokanta, restoran restaurant
gidiş dönüş yolculuğu return journey
gidiş dönüş bileti return ticket
zengin rich
sağ right (on the)
doğru right (= correct)
yüzük ring
nehir, ırmak river
nehir kıyısı riverbank
tekerlekli kızak roller skates
dam roof
oda (tek, çift, aile) room (single/double/family)
yer room ( = enough room)
boş oda rooms available/B & B
gül rose
yuvarlak round (=shape)
sıra row (e.g. of seats etc)
kürekli kayık rowing boat
lâstik rubber (=material)
silgi rubber (=eraser)
sırt çantası rucksack
cetvel ruler
Rusya(lı) Russia(n)
S
üzgün sad
salata salad
maaş salary, pay
ucuz satış sale
satıcı asistanı sales assistant
som balığı salmon
tuz salt
kum, kumkalesi sand (castle)
sandal sandal
sandviç sandwich
tatmin edeci, doyurucu satisfactory
tencere saucepan
fincan tabağı saucer
pastırma sausage (=sliced)
sosis sausages
atkı scarf
okul school
okullararası değiş tokuş school exchange
okul salonu school hall
okul oyun sahası school playground
okul çantası schoolbag
fen science
makas scissors
küçük motosiklet scooter
İskoçya(lı) Scotland (Scot)
deniz sea
denize yakın tatil köyü seaside resort
mevsim season
koltuk seat
saniye second (60 = 1 minute)
orta okul secondary school#
sekreter secretary
deniz tutması see sickness
selfservis self-service
ayrı separate (e.g. paying bill)
dizi series (e.g. on TV)
ciddi serious
hizmet service (=in restaurant)
birkaç several
şampuan shampoo
keskin sharp
koyun sheep
raf shelf
gemi ship
gömlek shirt
ayakkabı, potin shoe
dükkan shop
camekân shop window
dükkan bakıcısı shopkeeper
alış veriş shopping
kısa short (e.g.hair)
şort shorts
omuz shoulder
duş shower (=in bathroom)
geçici yağmur, sağanak shower (=weather)
kenar side (e.g. on this side)
işaret sign (road)
imza signature
ipek silk
gümüş silver
den, dan beri since (prep/conj)
şarkıcı singer
tek yönlü bilet single ticket
bekar single, unmarried
tekne sink
kız kardeş sister
büyüklük, beden size
kayak eğitmeni ski (instructor)
etek skirt
gökyüzü sky
uyku tulumu sleeping bag
dilim slice
salam sliced meats (e.g. salami)
zayıf, ince slim
yavaş slow
kısa small; short (= height)
şık smart (e.g. dress)
düzgün smooth
hafif yemek yenen yer snack (bar)
yılan snake
kar snow
oldukça so (tall etc) !
böylelikle so, therefore
sabun soap
televizyon dizisi soap opera
çorap sock
kanape sofa, settee
asker soldier
bazı some, a few
birileri someone, somebody
birşeyler something (“or other” – Ger only)
bazen sometime(s)
biryerlerde somewhere
şarkı song
tez soon (see you…soon!)
boğaz ağrısı sore throat
özür dilerim sorry!
çeşit sort, kind
çorba soup
güney south
İspanya(lı) İspanyolca Spain (Spanish)
konuşuyor speaking! (=on telephone)
özel tenzilatlı, indirimli special offer
ıspanak spinach
görkemli, muhteşem splendid
kaşık spoon
spor sport
oyun sahası sports ground/ school field
Bahar Spring
merkez square (=in town)
stadyum stadium
merdiven stair
merdivenler stairs
pul stamp (=postage)
yıldız star
başlangıç starter/ first course
tren istasyonu station (=train)
metro istasyonu station (=tube)
kırtasiyeci stationer's
kalmak stay (e.g. at hotel/ resort)
biftek steak
çelik steel
müzik seti stereo system
yahni, güveç stew
hâlâ still (=even now)
mide, karın ağrısı stomach (ache)
taş stone
fırtına/lı storm (y)
düz straight (e.g.hair)
dosdoğru straight ahead
çilek strawberry
akarsu, dere stream
cadde, sokak street/ road
güçlü, kuvvetli, sağlam strong
öğrenci student
aptal stupid
evde ders çalışmak study (in house)
ders (en çok sevdiği) subject (favourite)
varoş suburb
şehir civarına giden tren suburban railway
aniden suddenly
şeker sugar
takım, kat suit (men's)
takım, elbise suit (women's)
bavul, valiz suitcase
Yaz Summer
güneş sun
güneş yakması sun burn
güneş kremi sun cream/ lotion
güneş gözlüğü sun (glasses)
güneşli sunny
süpermarket supermarket
sörf tahtası surfboard
tatlı sweet (adj)
şekerleme sweets
mayo swimming costume
yüzme swimming (Fr/Sp only)
yüzme havuzu swimming pool
İsviçre(li) Switzerland (Swiss)
T
masa table
masa tenisi table tennis (Fr/Sp only)
masa örtüsü tablecloth
hap tablet/pill
paket yiyecek take away meal
uzun tall
çeşme, musluk tap
çay tea
öğretmen teacher
takım team
demlik teapot (Fr/Sp only)#
teknik kolej technical college
telefon kulübesi telephone box
telefon rehberi telephone directory (Ger. only)
televizyon television (e.g. on TV)
çadır tent
taraça terrace, patio
ev (sıralı) terraced house
sınav, test test
teşekkür thank you
şu, o that (adj)
ki, en, an that (conj.)
tiyatro theatre
o zaman then (= at that time)
ondan sonra then (adv)
orada there
oraya ve geriye there & back
şey thing
susamış thirst(y)
şu this (adj)
içinden, arasından through
bilet ticket
gişe ticket office
tertipli tidy
kravat tie
kaplan tiger
sıkı tight
külotlu çorap tights
para çekmecesi till (= cash desk)
zaman time
tarife timetable (bus/train)
ders programı timetable (school)
bahşiş tip (money)
yorgun tired
mek, mak için to (=in order to)
e, a, ye, ya to (=a place)
kabul etmek to accept
varmak to arrive
soru sormak to ask
cevap vermek to answer
çocuk bakıcılığı yapmak to babysit
pişirmek to bake
banyo yapmak to bathe
olma to be
yapabilme to be able to, "can"
çağrılmak to be called
korkmak to be frightened
alâkadar olmak to be interested in
eksik olmak to be missing
şu, bu fikirde olmak to be of the opinion
doğru olmak to be right
yanlış olmak to be wrong
olmak to become, get
başlamak to begin/start
yer ayırtmak to book/ reserve#
kırmak to break
getirmek to bring
taramak, fırçalamak to brush e.g.(hair)
satın almak to buy
kamp etmek to camp
taşımak to carry/ wear
değiştirmek to change (e.g.trains)
bozmak to change (=money)
seçmek to choose
temizlemek to clean
diş fırçalamak to clean (teeth)
tırmanmak to climb
kapatmak, kilitlemek to close (lock)
toplamak, koleksiyon yapmak to collect
saç taramak to comb (hair)
gelmek to come
devam etmek to continue (e.g. studies)
pişirmek to cook
öksürmek to cough
kesmek to cut
dans etmek to dance
hareket etmek, ayrılmak to depart
anlatmak to describe
yapmak to do
spor yapmak to do sport
çizmek to draw
içmek to drink
kurutmak to dry up
kazanmak to earn
yemek to eat
boşaltmak to empty
düşmek to fall
yedirmek to feed (=pets)
hissetmek to feel
formunda olmak to feel like (doing s.th)
gidip getirmek to fetch
yerini doldurmak to fill (in) (=to fill cup/to fill form)
doldurmak to fill up (=petrol)
balık avlamak to fish
uçmak to fly
yasaklamak to forbid (forbidden)
dondurmak to freeze
üstünü değiştirmek to get changed
giyinmek, soyunmak to get (un)dressed
inmek to get off
binmek to get on
iyi geçinmek to get on with
tanımak to get to know
kalkmak to get up
vermek to give
yolculuğa çıkmak to go = travel
yürümek to go = walk
dışarıya gitmek to go away
yürüyüşe çıkmak to go for a walk
dışarıya çıkmak to go out
yanından geçmek to go past (by car/on foot)
carşıya gitmek to go shopping
gezmeye çıkmak to go sight-seeing
kayak yapmaya gitmek to go (ice/roller) skating
yatağa gitmek to go to bed
yatmaya gitmek to go to sleep
selamlamak to greet
ızgara yapmak to grill, barbecue
büyümek to grow (= get bigger)
nefret etmek to hate
almak, sahip olmak to have
banyo yapmak to have a bath
mola vermek to have a break
istirahat etmek to have a rest
ikindin çayını içmek to have afternoon tea/ coffee
duş almak to have a shower
meli, malı to have to, "must"
işitmek to hear
ısıtmak to heat
yardım etmek to help
uzun yürüyüşe çıkmak to hike
vurmak to hit
elektrikli süpürgeyle süpürme to hoover/ vacuum clean
incitmek to hurt (e.g. my arm hurts)
ütülemek to iron
hafifçe koşmak to jog
atlamak to jump
bilmek to know (facts)
tanımak to know (people)
konmak to land
yaymak to lay (e.g. table)
önderlik yapmak to lead
öğrenmek to learn
terketmek to leave (place)
ödünç vermek to lend
kiralık to let, leave (s.th)
uzanmak to lie (be lying down)
yatmak to lie down
istemek to like (to)
dinlemek to listen to
yaşamak to live (= be alive)
kalmak to live (place)
kilitlemek to lock (up)
bakmak to look at
aramak to look for
ileriye bakmak to look forward to
kaybetmek to lose
sevmek, aşık olmak to love
evlenmek to marry
karşılaşmak to meet (by intention)
karşılamak to meet = pickup,fetch
biçmek to mow
ihtiyaç duymak to need
teklif etmek to offer
açmak to open
ısmarlamak to order (e.g. in restaurant)
örgütlemek, düzenlemek to organise
paket açmak, paketlemek to (un)pack
boyamak to paint
otopark yapmak to park
parasını ödemek to pay (for)
telefon etmek to phone
çalmak to play (e.g.music/ sports/cards etc)
postalamak to post
uygulama to practise
hazırlamak to prepare
bastırmak to press
itmek to push
çekmek to pull
üstüne koymak to put (= to lay)
içine koymak to put (inside s.th) (Ger.only)
koymak to put, place (e.g. a vase)
sıraya girmek to queue
yağmur yağma to rain
kabul etmek, almak to receive
kiralamak to rent, hire
tamir etmek to repair
tekrarlamak to repeat
dönmek to return, come/go back
at sürmek to ride (horse)
fırında pişirmek to roast
kürek çekmek to row
koşmak to run
yelkenli ile gitmek to sail
biriktirmek to save (=money)
görmek to see
satmak to sell (out)
göndermek to send
hizmet etmek to serve
paylaşmak to share
parlama to shine
alışveriş yapmak to shop
bağırmak, haykırmak to shout, scream
göstermek to show
ımzalamak to sign
şarkı söylemek to sing
oturmuş olmak to sit (+ be sitting)
oturmak to sit down
kayak yapmak to ski
uyumak to sleep
kar yağması to snow
konuşmak to speak
hecelemek to spell
harcamak to spend (=money)
vakit geçırmek to spend (=time)
durmak to stand
ayağa kalkmak to stand up
çalıştırmak to start (cars)
kalmak to stay, remain
geceyi geçirmek to stay the night
vazgeçmek to stop (doing something)
durdurmak to stop (vehicles)
durmak to stop(e.g. if walking)
ders çalışma to study
güneş banyosu yapmak to sunbathe
sörf yapmak to surf
süpürmek to sweep
yüzmek to swim
birlikte götürmek to take (with you – Ger.)
kalkmak to take off (plane)
tatmak to taste (e.g. good/bad)
test yapmak to test (exams)
yazışmak to text
teşekkür etmek to thank
atmak to throw (away)
tertiplemek to tidy up, clear away
antreman yapmak to train
seyahat etmek to travel
denemek to try (to do s.th)
anlamak to understand
kullanmak to use
ziyareet etmek to visit
birşey için beklemek to wait for
uyanmak to wake up
arzulamak to want to
yıkamak to wash (o.s.)
bulaşık yıkamak to wash up
seyretmek to watch
tartmak to weigh
kazanmak to win
rüzgar sörfü yapmak to windsurf
dilemek to wish
işlemek to work
çalışmak to work (function)
yazmak to write
tost toast
bugün today
tuvalet toilet
tuvalet kağıdı toilet paper
domates tomato
yarın tomorrow
de, da, çok, aşırı too e.g. (too old)
aletler tools
dişağrısı tooth (ache)
diş fırçası toothbrush
diş macunu toothpaste
el feneri torch
kaplumbağa tortoise
tur tour
turist tourist
turist ofisi tourist office
havlu towel
kule tower
şehir merkezi town (centre)
belediye binası town hall
şehir turu town tour
oyuncak/lar toy(s)
eşofman tracksuit
trafik traffic
trafik ışıkları traffic lights
trajedi tragedy
makinist train driver
antreman ayakkabısı trainers
tramvay tram
seyahat acentası travel agent's
gezici traveller
seyahat çeki traveller's cheque
tepsi tray
ağaç tree
kısa gezi trip, outing
pantolon trousers
alabalık trout
karın tummy
Türkiye(li), Türk Turkey (Turkish)
hamam Turkish bath
Türk kahvesi Turkish coffee
lokum Turkish delight
hindi turkey
televizyon TV set
ikiz twins
dış lastik, tekerlek tyre
U
çirkin ugly
şemsiye umbrella
amca, dayı, enişte uncle
metro, yeraltı treni underground/tube/métro
külot, don underpants
işsiz unemployed
maalesef unfortunately
Amerika Birleşik Devletleri United States of Amerıca
kurşunsuz benzin unleaded (petrol)
tertipsiz untidy
kadar until
üst kat upstairs
kullanışlı useful
kullanışsız useless
genellikle usually
çamaşır odası utility room/ laundry room
V
geçerli valid
vadi valley
van van (delivery)
vazo vase
dana eti veal
sebzeler vegetables
çok, pek, gayet very
veteriner vet
video oyunu videogame
manzara view
köy village
sirke vinegar
keman violin
ziyaret visit
W
ücret wages
garson waiter!
bekleme salonu waiting room
bayan garson waitress!
yürüyüş walk
dış duvar wall (exterior)
iç duvar wall (interior)
cüzdan, erkek için wallet
duvar kağıdı wallpaper
giysi dolabı, gardırop wardrobe
çamaşır tozu wash powder
lavabo washbasin
çamaşır washing
çamaşır makinesi washing machine
eşekarısı wasp
saat watch,clock.
su water (drinking/mineral)
su sporları watersports
dalga wave
zayıf, güçsüz weak
hava raporu weather (forecast)
hafta içinde weekdays (on)
hafta sonunda weekend (at the)
hoşgeldiniz welcome
batı west
batılı western
ıslak wet
ne? what?
ne çeşit? what kind of?
ne zaman? when? (vonj)
nereye, nereden? where? (to?)/(from?)
hangisi? which?
beyaz white
beyaz ekmek white bread
neden? why?
geniş wide
karı wife
vahşi, yabani wild
pencere window
rüzgarlı wind(y)
şarap (kırmızı/beyaz) wine (red/white)
şarap killeri wine cellar
Kış Winter
arzu wish
ile with
onsuz without
kadın woman
harika wonderful
koru, orman wood/ forest
yün wool
sözcük, kelime word
işsiz work
işçi worker
atelye workshop
yazma kağıdı writing paper
yanlış wrong
Y
yıl year
sarı yellow
evet yes
dün yesterday
henüz yet (time)
yoğurt yoghurt
genç young
saygılarımla, hürmetlerimle yours faithfully
saygılarımla, samimiyetle yours sincerely
genç, delikanlı young person, teenager
gençlik kulübü youth club
gençlik yurdu youth hostel