Online Turkish Lessons

TURKISH BASIC COURSE Volume 7
Home – Turkish Course
Turkish Course BOOK PREFACE These drills are taken from the Turkish basic course and revised for current word usage and context. The use of drills is often underutilized when learning a second language. A musician practices a song over and over again focusing on different aspects each time; one time for correctness of notes, once for dynamics, again for timing etc… In the same way the language learner must repeat their work over and over again, each time practicing one aspect of the sentence; first pronunciation, next for correct emphasis, again for intonation and then for speed and fluency. Each aspect is important to speaking well and the multiple practices help the brain to retain the information being used. These drills can be used to simplify the drilling process and give a start for drilling practice. Enjoy as you learn Turkish! Kolay gelsin. TABLE OF CONTENTS Lesson 49 – KIRK DOKUZUNCU DERS 1 Ziyafet 8 -diyse (Conditional (past tense)) 9 Lesson 50 – ELLĐNCĐ DERS 15 Manifaturacı (Kumaşçı) Dükkânında 24 verdiğim kalem (-dik past participle) 25 Lesson 51 – ELLĐ BĐRĐNCĐ DERS 35 Bir Pikniğe Hazırlık 42 yazacağım mektup (future participle) 43 Lesson 52 – 51 Pikniğe Gitmeye Hazırlanıyorlar 56 -miş (Presumptive or reported past tense) 57 Lesson 53 – 65 Piknik Yerine Gidiyorlar 72 -iyordu (past continuous) 73 Lesson 54 – DERS 83 Sinemaya Gidiyorlar 90 Time Relations 91 -ken (while doing, verb) 92 Lesson 55 –  DERS 103 Briç Oyunu 110 -ken (while being) 112 yapardım (aorist past tense, used to) 113 Lesson 56 –  DERS 119 Manavda 124 ------ den beri (since, verb) (See also lesson 42) 125 TURKISH - ENGLISH VOCABULARY – LESSONS 49 - 56 132

TURKISH BASIC COURSE

Lesson 49 – KIRK DOKUZUNCU DERS Dinner Party Ziyafet Section 1 – Birinci Kısım Alıştırma Egzersizleri Perception Drill Örnek 1: Pattern 1: Yemeğini bitirdiysen oynabilirsin.
Under these conditions “A” The following will be done “B” Combination of A and B
1. Yemeğinizi bitirdiniz. Gidebilirsiniz. Yemeğinizi bitirdiyseniz gidebilirsiniz.
Dün gece iyi 2. uyumadınız. Bu akşam erken yatabilirsiniz. Dün gece iyi uyumadıysanız bu akşam erken yatabilirsiniz.
3. Bilet satın almadınız. Vapura binemezsiniz. Bilet satın almadıysanız vapura binemezsiniz.
4. Ofise geldi. Görebilirsiniz. Ofise geldiyse görebilirsiniz.
5. Güneş çıktı. Plaja gidebilirsiniz. Güneş çıktıysa plaja gidebilirsiniz.
6. Ev ödevini bitirdi. Oynayabilir. Ev ödevini bitirdiyse oynayabilir.
Ev ödevlerini 7. getirmediler. Okuldan erken çıkamazlar. Ev ödevlerini getirmedilerse erken çıkamazlar.
8. Ellerini yıkadılar. Yemek masasına oturabilirler. Ellerini yıkadılarsa yemek masasına oturabilirler.
9. Bir yere gitmediler. Onlarla konuşabiliriz. Bir yere gitmedilerse onlarla konuşabiliriz.
Örnek 2: Pattern 2: O filmi gördüyseniz bize anlatınız.
Under these conditions “A” Do the following “B” Combination of A and B
1. O kitabı bitirdiniz. Geri veriniz. O kitabı bitirdiyseniz geri veriniz.
Mektubu 2. bitirmediniz. Hemen bitiriniz. Mektubu bitirmediyseniz hemen bitiriniz.
3. Soğuk aldınız. Doktoru görünüz. Soğuk aldıysanız doktoru görünüz.
4. Đzin aldı. Gitsin. Đzin aldıysa gitsin.
5. Parası kalmadı. Bankaya gitsin. Parası kalmadıysa bankaya gitsin.
6. Okumadı. Đmzalamasın. Okumadıysa imzalamasın.
Yemeğinizi 7. bitirdiniz. Gidelim. Yemeğinizi bitirdiyseniz gidelim.
8. Yoruldunuz. Biraz oturalım. Yorulduysanız biraz oturalım.
9. Yemeği hazırladınız. Hemen yiyelim. Yemeği hazırladıysanız hemen yiyelim.
10. Bu dersi anlamadılar. Biraz daha çalışsınlar. Bu dersi anlamadılarsa biraz daha çalışsınlar.
O arabayı satın 11. aldılar. Hemen gidip garajdan alsınlar. O arabayı satın aldılarsa hemen gidip garajdan alsınlar.
12. Yemek yediler. Hemen gitsinler. Yemek yedilerse hemen gitsinler.
Section 1 – Birinci Kısım Alıştırma Egzersizleri Perception Drill Örnek 3: Pattern 3: Otobüsü kaçırdıysa trenle gelir.
Under these conditions “A” The following will be done “B” Combination of A and B
1. Bu sabah kahvaltı etmediniz. Biraz sonra gidip kahvaltı ederiz. Bu sabah kahvaltı etmediyseniz biraz sonra gidip ederiz.
2. O kitabı okudunuz. Bunları çok iyi bilirsiniz. O kitabı okuduysanız bunları çok iyi bilirsiniz.
3. Bu otobüsü kaçırdınız. Diğer otobüsle gidersiniz. Bu otobüsü kaçırdıysanız diğer otobüsle gidersiniz.
4. Đyi olmadı. Tekrar yaparız. Đyi olmadıysa tekrar yaparız.
5. Otobüsü kaçırdı. Taksiyle gelir. Otobüsü kaçırdıysa taksiyle gelir.
6. Yemek pişirmedi. Lokantaya gidip yeriz. Yemek pişirmediyse lokantaya gidip yeriz.
Saat 5’te Ankara’dan 7. ayrıldılar. Saat 8’de burada olurlar. Saat 5’te Ankara’dan ayrıldılarsa saat 8’de burada olurlar.
8. Bu dersi anlamadılar. Onlara bir defa daha anlatırız. Bu dersi anlamadılarsa bir defa daha anlatırız.
9. Öğrenciler izin aldılar. Yarın okula gelmezler. Öğrenciler izin aldılarsa yarın okula gelmezler.
Section 2 – Đkinci Kısım Diyalog: English Translation Dialogue: Dinner Party
  1. Leyla: Welcome, please come in. Sevim & Doğan: Thank you.
  2. Leyla: Come; let me introduce you to the other guests. Sevim: Were the Esins able to come?
  3. Leyla: Unfortunately they were unable to come. Their eldest daughter is still sick. Sevim: That’s a shame. I’m sorry to hear it.
  4. Leyla: What would you like to drink? Sevim: A glass of wine for me, please.
  5. Leyla: What would you like to have, Mr. Doğan? Doğan; A whisky for me, please.
  6. Leyla: After I bring your drinks, I shall introduce you to the other guests.
Sevim: Doğan, if the Cans have arrived I’ll introduce you to them. They are very nice people.
  1. Doğan: Very well. Come, let’s find a place and sit down.
Sevim: Let’s not leave. Leyla won’t be able to find us when she brings our drinks.
  1. Doğan: Here comes Leyla now. Who is the man with her? Sevim: I don’t know.
  2. Leyla: Here are your drinks. Have you met my brother? Sevim & Doğan: No, we haven’t yet.
  3. Leyla: Necdet, this is Mr. and Mrs. Kip. Necdet: Very happy to meet you.
  4. Sevim & Doğan: We’re happy to meet you, too.
Leyla: You go ahead and talk. I have a few things to do in the kitchen.
  1. Sevim: Leyla, if Ayşe hasn’t come yet, let me help. Leyla: No, thank you; there isn’t much left to do.
Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım Section 3 – Üçüncü Kısım Diyalog: Türkçe Çeviri Dialogue: Ziyafet
  1. Leyla: Hoş geldiniz. Buyurun. Sevim ve Doğan: Hoş bulduk.
  2. Leyla: Gelin, sizi diğer davetlilerle1 tanıştırayım2. Sevim: Esin’in ailesi gelebildi mi?
  3. Leyla: Maalesef gelemediler. Büyük kızları hâlâ rahatsız. Sevim: Vah vah, çok üzüldüm3.
  4. Leyla: Ne içmek istersiniz?
Sevim: Lütfen bana bir bardak şarap.
  1. Leyla: Siz ne arzu edersiniz Doğan bey? Doğan: Bana bir viski lütfen.
  2. Leyla: Đçkilerinizi getirdikten sonra sizi diğer misafirlerle tanıştıracağım. Sevim: Doğan, eğer geldilerse seni Can’larla tanıştırayım. Çok iyi insanlar.
  3. Doğan: Pek iyi. Gel şimdilik bir yer bulup oturalım.
Sevim: Buradan ayrılmayalım. Leyla içkilerimizi getirdiği zaman bizi bulamaz.
  1. Doğan: Đşte Leyla geliyor. Yanındaki adam da kim? Sevim: Bilmiyorum.
  2. Leyla: Buyurun. Đşte içkileriniz. Kardeşimle tanıştınız mı? Sevim ve Doğan: Hayır, henüz4 tanışmadık.
  3. Leyla: Necdet, Bay ve Bayan Kip.
Necdet: Tanıştığımıza memnun oldum5 efendim.
  1. Sevim ve Doğan: Biz de efendim.
Leyla: Siz buyurun konuşun, benim mutfakta biraz işim var.
  1. Sevim: Leyla, Ayşe gelmediyse ben yardım edeyim. Leyla: Hayır, teşekkür ederim, fazla iş kalmadı.
1 davetli – invited, guest 2 tanıştırmak – to introduce (to one another) 3 üzülmek (-e) – to be sorry, to grieve, to be depressed, to feel bad 4 henüz – yet, just now 5 Tanıştığımıza memnun oldum (müşerref oldum) – I am very glad, I am honored (to meet you) Section 4 – Dördüncü Kısım Gramer Analizi: Grammar Analysis: -diyse (Conditional (past tense)) We may conceive of events and situations as conditions for some other event. If we want to indicate that an event in the past is a necessary condition for a present decision or proposal and we don’t know if that condition has been fulfilled we place-(y)sem, -(y)sen, -(y)se, - (y)sek, -(y)seniz, -(y)seler or more commonly -lerse after the past tense-base.

Example:

If I want to show that you can leave on condition that you have finished your lesson (I don’t know if you have or not), I say: Dersini bitirdiysen gidebilirsin. - You can leave if you have finished your lesson. For more examples refer to lesson 49, Section 1. Note: There is an alternative form for the past conditional. The suffix -se is added to the past definite: geldim - geldimse. verdimse verdikse verdinse verdinizse verdiyse verdilerse This form is as frequently used as the other. Section 5 – Beşinci Kısım Gramer Egzersizleri Grammar Drill Örnek 1: Pattern 1:
Under these conditions “A” The following can be done “B” Combination of A and B
Örnek: Ödevinizi bitirdiniz. Gidebilirsiniz. Ödevinizi bitirdiyseniz gidebilirsiniz.
1. O kitabı okumadınız. Anlayamazsınız.
2. Acıktınız.6 Yemek yiyebilirsiniz.
3. Đşinizi bitirdiniz. Evinize gidebilirsiniz.
4. Giyindiniz. Partiye gidebilirsiniz.
5. Hastalandınız. Okula gelemezsiniz.
6. Arkadaşıyla buluştu. Gelemez.
7. Derse çalıştı. Yatabilir.
8. Yoruldu. Dinlenebilir7.
9. Gezmeye gittiler8. Evde bulamayız.
10. Dün hareket ettiler. Bugün gelirler.
11. Çorlu’ya geldiler. Onları görebiliriz.
Örnek 2: Pattern 2:
Under these conditions “A” Do the following “B” Combination of A and B
Örnek: O kitabı bitirdiniz. Geri veriniz. O kitabı bitirdiyseniz geri veriniz.
1. Bu dersi öğrendiniz. Anlatınız.
2. Henüz uyanmadı. Uyandırınız.
3. Soruyu anladınız. Cevap veriniz.
4. Yemeğinizi bitirdiniz. Gidelim.
6 acıkmak – to get hungry 7 dinlenmek – to rest, to take a rest 8 gezmeye gitmek – to go for a walk, to go for an outing Section 5 – Beşinci Kısım Gramer Egzersizleri Grammar Drill
Under these conditions “A” Do the following “B” Combination of A and B
5. Yemeği hazırladınız. Yiyelim.
6. Ayten yıkanmadı. Yatmasın.
7. Arabayı temizlemedi. Sen temizle.
8. Hastalandı. Doktora götürünüz.
9. Davet etti. Gidelim.
Çocuklar ev 10. ödevlerini bitirdiler. Televizyon seyredebilirler.
Yabancı dil 11. öğrenmeğe karar verdiler. Öğrenebilirler.
Örnek 3: Pattern 3:
Under these conditions “A” The following will be done “B” Combination of A and B
Örnek: Đyi oldu. (iyileşti) Yarın okula gelir. Đyi olduysa yarın okula gelir. (iyileştiyse)
1. Karım ödemedi. Ben öderim.
Bu ceketi arkadaşım 2. almadı. Ben alırım.
3. O kitabı okudun. Bilirsin.
4. Hasta oldu. Yarın okula gelmez.
5. Türkiye’ye gitti. Onları görür.
6. Siz okumadınız. Ben okurum.
7. Bunu anladınız. Yaparsınız.
Bu dersi çok iyi 8. öğrendin. Bilirsin.
9. Yatakları yaptılar. Kahvaltıyı hazırlarlar.
10. Çok içmedi. Ofise gelir.
11. Hastaneye girdi. Bir kaç hafta orada kalır.
Section 6 – Altıncı Kısım Okuma Reading Ziyafet Leyla ve kocası çok parti seven insanlardır. Hemen hemen ayda iki defa parti verirler. Geçen Cumartesi akşamı bir kokteyl parti verdiler. Bu partiye en iyi arkadaşlarını davet ettiler. Bir hafta önce Leyla, partiye davet etmek için Sevim’e telefon ettiği zaman, Sevim, “Kaya’ları davet ettiysen gelemeyiz” dedi. Leyla merak edip, “Niçin?” diye sorduğu zaman, Sevim, “Hâlâ onlarla konuşmuyoruz” diye cevap verdi. Onun için Kaya’ları partiye davet etmediler. Zaten, Leyla’nın kocası da Kaya’ları sevmez. Cumartesi gecesi Leyla’nın kokteyl partisine gelen bütün9 davetliler çok iyi bir gece geçirdiler. Leyla bütün misafirlerini kapıda karşıladı10. Herkes bol bol11 yiyip içti. Son misafir ayrıldığı zaman sabah saat iki buçuktu. Her taraf12 kirli bardak ve tabaklarla doluydu13. Pencerenin yanında bir kanapede oturan Leyla yatmadan önce bulaşıkları yıkamak için mutfağa doğru giden kocasına hafif14 bir sesle15, “Şekerim16 yorulduysan yarın bulaşıkları ben yıkarım” dedi. Fakat, kocası bunu işitmedi, Leyla da tekrar etmedi. Biraz daha oturup dinlendikten sonra kalkıp yatak odasına gitti. 9 bütün – total, all of, entire 10 karşılamak (-i) – to meet or greet, to welcome 11 bol bol – abundantly, amply 12 her taraf – everywhere 13 dolu – full 14 hafif – light (weight) 15 ses – voice, sound 16 şekerim – darling (my sugar) Section 7 – Yedinci Kısım Sorular Questions
  1. Leyla ve kocası neyi çok severler?
  2. Onlar her ay ne yaparlar?
  3. Geçen Cumartesi akşamı ne yaptılar?
  4. Leyla kime telefon etti?
  5. Niçin telefon etti?
  6. Sevim telefonda ne dedi?
  7. Sevim telefonda kimden bahsetti?
  8. Sevim Leyla’nın partisine gitti mi?
  9. Leyla’nın partisi nasıldı?
  10. Misafirler nasıl vakit geçirdiler?
  11. Leyla misafirlerini nerede karşıladı?
  12. Leyla’nın partisinde yeterli17 yiyecek18 ve içecek var mıydı?
  13. Misafirler saat kaça kadar kaldılar?
  14. Parti bittikten sonra bulaşıkları kim yıkadı?
  15. Leyla ne yaptı?
17 yeterli – sufficient, enough 18 yiyecek – food, provisions Section 8 – Sekizinci Kısım Ev Ödevi Homework Written or on tape.

Comple the following phrases:

  1. Bu dersi anlamadıysanız...
  2. Henüz uyanmadıysa...
  3. Dün akşam Đzmir’den dönmediyse...
  4. Henüz hazırlanmadıysanız...
  5. Dün akşam dersine çalışmadıysa...
  6. Akşam yemeğini pişirmediyseniz...
  7. O kitabı okuduysanız...
  8. Bu sabah bana telefon ettiyse...
  9. Ofisten çıktıktan sonra bara gitmediyse...
  10. Burada çok içip kaldıysa...

TURKISH BASIC COURSE

Lesson 50 – ELLĐNCĐ DERS At the Fabric Store Manifaturacı (Kumaşçı) Dükkânında
A B C A and C
1. Kitap çok iyi. Hangi kitap? O kitabı şimdi okuyorum. Şimdi okuduğum kitap çok iyi.
2. Sandalye rahat. Hangi sandalye? O sandalyede oturuyorum. Oturduğum sandalye rahat.
3. Çay iyi mi? Hangi çay? O çayı içiyorsunuz. Đçtiğiniz çay iyi mi?
4. Bayan kim? Hangi bayan? Ali, o bayanla konuşuyor. Ali’nin konuştuğu bayan kim?
Mektubu ne zaman 5. aldınız? Hangi mektubu? O mektubu okuyorsunuz. Okuduğunuz mektubu ne zaman aldınız?
6. Öğretmen evli mi? Hangi öğretmen? Şimdi o öğretmeni dinliyoruz. Şimdi dinlediğimiz öğretmen evli mi?
7. Evi çok seviyorum. Hangi evi? Biz şimdi o evde oturuyoruz. Şimdi oturduğumuz evi çok seviyorum.
8. Çorbayı eşim pişirdi. Hangi çorbayı? O çorbayı şimdi içiyorsunuz. Şimdi içtiğiniz çorbayı eşim pişirdi.
Topu nereden 9. aldılar? Hangi topu? Şimdi o topla oynuyorlar. Şimdi oynadıkları topu nereden aldılar?
Patatesleri ne zaman 10. pişirecekler? Hangi patatesleri? Şimdi o patatesleri soyuyorlar. Şimdi soydukları patatesleri ne zaman pişirecekler?
O oda senin odan 11. mı? Hangi oda? Hizmetçi şimdi o odayı temizliyor. Hizmetçinin şimdi temizlediği oda senin odan mı?
Dergiyi ona kim 12. verdi? Hangi dergiyi? Şimdi o dergiye bakıyor. Şimdi baktığı dergiyi ona kim verdi?
A B C A and C
Bar dün çok 1. kalabalıktı. Hangi bar? Ben her akşam o bara giderim. Her akşam gittiğim bar dün çok kalabalıktı.
2. Öğrenci zengin. Hangi öğrenci? Ben her gün o öğrenciyle okula gelirim. Benim her gün okula geldiğim öğrenci zengin.
3. Lokanta nerede? Hangi lokanta? Siz her öğleyin o lokantaya gidersiniz. Sizin her öğleyin gittiğiniz lokanta nerede?
4. Otobüs saat kaçta okula varıyor? Hangi otobüs? Siz her sabah o otobüsle okula gelirsiniz. Sizin her sabah okula geldiğiniz otobüs saat kaçta okula varıyor?
Dergiyi okumak 5. istiyorum. Hangi dergiyi? O her hafta dergiyi satın alır. Onun her hafta satın aldığı dergiyi okumak istiyorum.
6. Şarap çok iyi. Hangi şarap? O her akşam yemekte onu içer. Onun her akşam yemekte içtiği şarap çok iyi.
Gazeteleri nereden 7. alır? Hangi gazeteleri? Onları her sabah sokakta satar. Her sabah bu sokakta sattığı gazeteleri nereden alır?
8. Gazeteci hasta. Hangi gazeteci? Her sabah biz ondan gazete satın alırız. Her sabah gazete satın aldığımız gazeteci hasta.
Biz de o lokantaya 9. gidelim. Hangi lokantaya? Onlar her akşam o lokantaya giderler. Biz de onların her akşam gittikleri lokantaya gidelim.
Section 1 – Birinci Kısım Alıştırma Egzersizleri Perception Drill Örnek 3: Pattern 3: Dün akşam tanışğım adam bir subay?
A B C A and C
Arabayı görmek 1. ister misiniz? Hangi arabayı? Ben o arabayı bu sabah satın aldım. Bu sabah satın aldığım arabayı görmek ister misiniz?
Hikâyeyi iyi 2. anladınız mı? Hangi hikâyeyi? Ben o hikâyeyi dün size anlattım. Dün size anlattığım hikâyeyi iyi anladınız mı?
O güzel bayan 3. arkadaşımın kız kardeşi. Hangi güzel bayan? Siz o güzel bayanla geçen hafta sonu dans ettiniz. Sizin geçen hafta sonu dans ettiğiniz güzel bayan arkadaşımın kız kardeşi.
4. Pastayı kim yedi? Hangi pastayı? Siz o pastayı dün getirdiniz. Sizin dün getirdiğiniz pastayı dün gece kim yedi?
Kitabı dün gece 5. bitirdim. Hangi kitabı? Kardeşiniz o kitabı yazdı. Kardeşinizin yazdığı kitabı dün gece bitirdim.
6. Elbise çok güzel. Hangi elbise? Dün bir elbise ısmarladı. Dün ısmarladığı elbise çok güzel.
7. Film çok eskiydi. Hangi film? Dün gece o filmi televizyonda seyrettik. Dün gece televizyonda seyrettiğimiz film çok eskiydi.
O subay yedi dil 8. biliyor. Hangi subay? Geçen hafta biz o subayla tanıştık. Geçen hafta tanışğımız subay yedi dil biliyor.
9. Evi hiç görmedim. Hangi evi? Onlar o evi dün sattılar. Onların dün sattıkları evi hiç görmedim.
10. Partiye gittiniz mi? Hangi partiye? Öğrenciler geçen hafta sonu parti verdiler. Öğrencilerin geçen hafta sonu verdikleri partiye gittiniz mi?
11. Evi gördünüz mü? Hangi evi? Onlar geçen hafta o evi satın aldılar. Onların geçen hafta satın aldıkları evi gördünüz mü?
12. Hikâyeyi bitirelim. Hangi hikâyeyi? Dün o hikâyeye başladık. Dün başladığımız hikâyeyi bitirelim.
Section 1 – Birinci Kısım Alıştırma Egzersizleri Perception Drill Örnek 4: Pattern 4: Dün kızımı götürdüğüm sinema çok kalabalıktı.
A B C A and C
1. Banka Đzmir’de. Hangi banka? Ben o bankaya paramı yatırırım. Paramı yatırdığım banka Đzmir’de.
2. Doktor çok genç. Hangi doktor? Ben dün o doktora oğlumu götürdüm. Dün oğlumu götürdüğüm doktor çok genç.
3. O garaj senin mi? Hangi garaj? Sen bu sabah arabanı o garaja koydun. Bu sabah arabanı koyduğun garaj senin mi?
4. Gazino çok güzel bir yerde. Hangi gazino? Sen her hafta sonu arkadaşlarını oraya götürürsün. Her hafta sonu arkadaşlarını götürdüğün gazino çok güzel bir yerde.
5. Masa temiz değil. Hangi masa? O öğrenci o masaya kitabını koyuyor. O öğrencinin kitabını koyduğu masa temiz değil.
6. Adam çok zengin. Hangi adam? Biz ona evimizi sattık. Evimizi sattığımız adam çok zengin.
Dişçi çok iyi 7. Türkçe konuşuyor. Hangi dişçi? Geçen ay biz ona kızımızı götürdük. Geçen ay kızımızı götürdüğümüz dişçi çok iyi Türkçe konuşuyor.
8. Kutu ne renk? Hangi kutu? Siz o kutuya sigaralarınızı koydunuz. Sigaralarınızı koyduğunuz kutu ne renk?
O yer çok uzak 9. mı? Hangi yer? Siz o yere arabanızı park ettiniz19. Arabanızı park ettiğiniz yer çok uzak mı?
10. Parkta çok güzel çiçekler var. Hangi parkta? Çocuklar her gün o parka gidip oynuyorlar. Çocukların her gün gidip oynadıkları parkta çok güzel çiçekler var.
11. Eve taşınacağız20. Hangi eve? Onlar o evi bize sattılar. Onların bize sattıkları eve taşınacağız.
19 park etmek – to park (a car) 20 taşımak (-i) – to carry Section 2 – Đkinci Kısım Diyalog: English Translation Dialogue: At the Fabric Store
  1. Shopkeeper: Please come in, come in.
Mrs. Kaya: Have your new summer fabrics come in?
  1. Shopkeeper: Yes, they have, madam. What kind would you like? Mrs. Kaya: Can I see your silk fabrics?
  2. Shopkeeper: All these bolts which you see are our summer silk fabrics. Mrs. Kaya: Could you take out the second bolt from the bottom?
  3. Shopkeeper: Certainly, madam.
Mrs. Kaya: It is very nice, but it is rather thin, isn’t it?
  1. Shopkeeper: Yes, it is thinner than the other fabrics, but it is a lot more durable. Mrs. Kaya: Is the fabric I saw in the window silk, too?
  2. Shopkeeper: Yes, madam. Would you like to see it? Mrs. Kaya: If it is no trouble.
  3. Shopkeeper: It will only take a minute.
Mrs. Kaya: This is the nicest silk material I have seen so far.
  1. Shopkeeper: You have very good taste, ma’am. This is the best fabric that we sell in this store. Mrs. Kaya: How much is (it) a meter?
  2. Shopkeeper: One minute, ma’am. The price tag must be here. Yes, here it is. Fifteen liras a meter. Mrs. Kaya: I need five meters. If you’ll give me a small discount I’ll buy some for my sister,
enough for a skirt.
  1. Shopkeeper: Sorry, ma’am. I can’t make a reduction of even a cent. Mrs. Kaya: All right, give me five meters.
Shopkeeper: Very well, ma’am. Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım Section 3 – Üçüncü Kısım Diyalog: Türkçe Çeviri Dialogue: Manifaturacı (Kumaşçı) Dükkânında
  1. Dükkâncı: Buyurun efendim. Buyurun.
Bayan Kaya: Yeni yazlık21 kumaşlarınız geldi mi?
  1. Dükkâncı: Geldi efendim. Ne cins22 istiyorsunuz? Bayan Kaya: Đpekli kumaşlarınızı görebilir miyim?
  2. Dükkâncı: Đşte bütün bu gördüğünüz toplar23 yazlık ipekli24 25 kumaşlarımız. Bayan Kaya: Alttan ikinci topu çıkarır mısınız?
  3. Dükkâncı: Tabii efendim.
Bayan Kaya: Çok güzel, fakat oldukça ince26 değil mi?
  1. Dükkâncı: Evet, diğer kumaşlardan daha ince, fakat çok daha dayanıklıdır27. Bayan Kaya: Vitrinde28 gördüğüm kumaş ta ipekli mi?
  2. Dükkâncı: Evet efendim. Görmek ister misiniz? Bayan Kaya: Eğer zahmet olmazsa29.
  3. Dükkâncı: Bir dakikalık iş efendim.
Bayan Kaya: Şimdiye kadar gördüğüm ipekli kumaşların en güzeli.
  1. Dükkâncı: Çok iyi bir zevkiniz30 var efendim. Bu dükkânda sattığımız kumaşların en iyisidir. Bayan Kaya: Metresi31 kaça?
  2. Dükkâncı: Bir dakika efendim. Etiketi32 burada olacak. Evet, işte. Metresi on beş lira.
Bayan Kaya: Bana beş metre lazım. Eğer biraz indirim33 yaparsanız kız kardeşim için de bir eteklik alırım.
  1. Dükkâncı: Maalesef efendim, hiç indirim yapamam. Bayan Kaya: Peki, beş metre kesin.
Dükkâncı: Baş üstüne34 efendim. 21 yazlık – for summer use, for summer 22 cins, türlü – kind, sort, variety 23 top (kumaş) – bolt (fabric) 24 ipek – silk 25 ipekli – silken, containing silk 26 ince – thin, fine 27 dayanıklı – durable, lasting, strong 28 vitrin – show window 29 zahmet olmazsa – if it is not much trouble for you, if you would be so kind 30 zevk – taste (referring to artistic taste), pleasure 31 metre – meter 32 etiket – label, tag 33 indirim, iskonto – discount 34 baş üstüne – with great pleasure, very well Section 4 – Dördüncü Kısım Gramer Analizi: Grammar Analysis: verdiğim kalem (-dik past participle)
Past: A. B. A. Kalem nerede? Hangi kalem? (Sana dün bir kalem verdim. O kalem.) Sana dün verdiğim kalem.
A. B. A. Evi satın alacağım. Hangi ev? (Dün bir ev gördük. O evi.) Dün gördüğümüz evi.
Present: A. B. A. Kitap benim. Hangi kitap? (Ali şimdi bir kitap okuyor. O kitap.) Ali’nin şimdi okuduğu kitap.
Habitual: A. B. A. Tercümeleri bana göstersin. Hangi tercümeleri? (Her akşam bir tercüme yapar. O tercümeleri.) Her akşam yaptığı tercümeleri.
If the best way of identifying something, a pencil, for example, is the fact that it is the pencil that I (you, he, etc.) gave, we use the past participle verdik followed by the appropriate possessive suffix.
    1. If it is the pencil that I gave, we say:

Benim verdiğim kalem.

We can drop benim and simply say: Verdiğim kalem.
    1. If it is the pencil that you gave we say:

Senin verdiğin kalem. Or Verdiğin kalem.

    1. If it is the pencil he gave, we say:

Onun verdiği kalem. Or Verdiği kalem.

Section 4 – Dördüncü Kısım Gramer Analizi: Grammar Analysis:

Note 1:

The -dik past participle is used for present, past and habitual. Whether it is the man you saw or are now seeing or see every day the form is the same. Usually the context makes this clear. However, for further clarity, we can add dün, bir, az, önce, bir yıl önce, etc., to indicate that you are speaking of a past event. With the present there is always the situational context or some word like bu, o, etc. And for the habitual her sabah, her gün, etc.
  1. Dün gördüğümüz öğrenci yeni öğrencilerden biri.
(The student we saw is one of the new students.)
  1. Yazdığı mektubu bitirdikten sonra gelsin beni görsün.
(After he finishes the letter he is writing, let him come and see me)
  1. Her Cuma verdiğimiz testleri nasıl buluyorsunuz?
(How do you find the exams we give every Friday?)

Note 2:

In the following examples (1) and (2), kalem and pencere are direct objects, although one is in the nominative and the other in the accusative case. In examples (3), (4), and (5), sandalye, oda, and er are indirect objects. Sandalyede (locative), odaya (dative), evden (ablative). Bayanla is a prepositional phrase. But all of these have the same construction.
  1. Ona bir kalem verdim. O kalem çok kısa. Ona verdiğim kalem çok kısa.
  2. Pencereyi açtım. O pencere çok büyük.
Açtığım pencere çok büyük.
  1. Sandalyede oturuyorum. O sandalye rahat değil.
Oturduğum sandalye rahat değil.
  1. Odaya girdim. O oda küçük.
Girdiğim oda küçük.
  1. Evden çıktık. O ev büyük değil.
Çıktığımız ev büyük değil.
  1. Bir bayanla konuşuyor. O bayan çok güzel.
Konuştuğu bayan çok güzel.
A B C A and C
Örnek: Ev çok küçük. Hangi ev? Biz şimdi o evde oturuyoruz. Şimdi oturduğumuz ev çok küçük.
1. Kitap çok iyi. Hangi kitap? O kitabı şimdi ben okuyorum.
2. Ders çok kolay. Hangi ders? O dersi şimdi siz okuyorsunuz.
3. Mektubu kime göndereceksin? Hangi mektubu? O mektubu şimdi sen yazıyorsun.
4. Bu cümle çok uzun. Hangi cümle? O cümleyi şimdi sen okuyorsun.
5. Park çok güzel. Hangi park? O parka şimdi Ali bey giriyor.
6. Hikâye çok enteresan. Hangi hikâye? O bayan şimdi onu okuyor.
7. Bu kadın çok genç. Hangi kadın? Biz onunla şimdi konuşuyoruz.
8. Çay çok şekerli. Hangi çay? O çayı şimdi içiyorum.
9. O gazete Türkçe mi? Hangi gazete? Onu şimdi siz okuyorsunuz.
10. Adamlar nereli? Hangi adamlar? Ben onları hergün okulda görüyorum.
11. Dükkânın sahibi kim? Hangi dükkân? Ben orada alış veriş yapıyorum.
Section 5 – Beşinci Kısım Gramer Egzersizleri Grammar Drill Örnek 2: Pattern 2:
A B C A and C
Örnek: O adam bir öğretmen. Hangi adam? Arkadaşım daima ondan bahseder. Arkadaşımın daima bahsettiği adam bir öğretmen.
1. Lokanta çok küçük. Hangi lokanta? Ben her akşam o lokantaya giderim.
2. Kulüp çok iyi mi? Hangi kulüp? Sen her gece o kulüpte bira içersin.
3. O sınıf çok kalabalık mı? Hangi sınıf? Sen her gün o sınıfa gidersin.
4. Plaja herkes gidiyor mu? Hangi plaja? Sen her hafta sonu o plaja gidersin.
5. O bayın ismi ne? Hangi bayın? Ben onu her zaman bu otobüs durağında görürüm.
6. O tencere çok büyük mü? Hangi tencere? Fatma hanım onda her gün yemek pişirir.
7. Kitap çok uzun. Hangi kitap? Biz onu okuma dersinde kullanırız.
8. Lokantanın yemekleri nasıl? Hangi lokantanın? Arkadaşlarım orada her gün yemek yerler.
9. Plajın kumu çok güzel mi? Hangi plajın? Siz her zaman oraya yüzmeye gidersiniz.
10. Okuma kitabı kolay mı? Hangi okuma kitabı? Siz her gün onu okursunuz.
11. Televizyon programı çok hoş. Hangi program? Onlar her hafta o programı seyrederler.
12. Gazino çok güzel. Hangi gazino? Onlar her akşam orada yemek yerler.
Section 5 – Beşinci Kısım Gramer Egzersizleri Grammar Drill Örnek 3: Pattern 3:
A B C A and C
Örnek: Mektup çok uzun. Hangi mektup? Ben dün akşam bir mektup yazdım. Benim dün akşam yazdığım mektup çok uzun.
1. Araba çok rahat. Hangi araba? O arabayı geçen hafta satın aldım.
2. Ev çok güzel? Hangi ev? O eve geçen ay taşındım.
3. Bu cümle doğru. Hangi cümle? O cümleyi karatahtaya yazdın.
4. Kayık çok güzel. Hangi kayık? Onu dün Bostancı’daki iskelede gördüm.
5. Fatma’nın bluzu yeşil. Hangi bluzu? Fatma o bluzu iki gün önce aldı.
Gündüzün 6. ayakkabısı çok sağlam. Hangi ayakkabısı? Gündüz geçen ay bir çift siyah ayakkabı aldı.
7. Parti çok heyecanlıydı. Hangi parti? Biz geçen pazar günü bir parti verdik.
8. Film çok heyecanlıydı. Hangi film? Biz o filmi Cuma gecesi gördük.
Evin çok güzel 9. ve geniş bir bahçesi var. Hangi evin? Siz, Đstanbul’da yeni bir ev satın aldınız.
10. Hikâye çok enteresan mı? Hangi hikâye? Siz onu geçen ay yazdınız.
11. O adamlar kimdi? Hangi adamlar? Ayşe biraz önce onlarla konuştu.
12. Tiyatro çok küçük. Hangi tiyatro? Onlar Cumartesi gecesi o tiyatroya gittiler.
Section 6 – Altıncı Kısım Çeviri: Türkçe’den Đngilizce’ye Translation: Turkish-English
  1. Okuduğunuz kitabı nereden aldınız?
  2. Oturduğunuz sandalye rahat mı?
  3. Dün akşam dans ettiğiniz bayan çok güzeldi.
  4. Dün eşinizin giydiği şapka çok güzeldi.
  5. Geçen hafta sonu partide yediğiniz yemekler çok kötüydü.
  6. Lütfen bu sabah size verdiğim kitabı yarın geri getiriniz.
  7. Oturduğunuz evde kaç oda var?
  8. Oturduğunuz yerden okula neyle geliyorsunuz?
  9. Dün gece konuştuğunuz kızla evlenecek misiniz?
  10. Bu sabah gördüğünüz adam çok şarap içer.
  11. Gelecek yıl eşimin doğduğu şehire gideceğiz.
  12. Geçen Cuma televizyonda seyrettiğimiz artistin ismi neydi?
  13. Bu yazdığınız kitap ne hakkında?
  14. Söylediğim şeyleri yapınız.
  15. Satın aldığım bu kitabı oğluma vereceğim.
Section 7 – Yedinci Kısım Çeviri: Đngilizce’den Türkçe’ye Translation: English-Turkish
  1. If he doesn’t come by six, can we leave?
  2. I wonder what the doctors do when they get sick?
  3. If you can give me a prescription, I’ll be able to get it filled before the drug store closes.
  4. If he doesn’t have any homework he may go to the movies.
  5. If they don’t have a car, how can they go to the picnic?
  6. If the silk is too expensive, shall I buy some other kind of material?
  7. If we cannot get a room with bath in this hotel, where shall we go?
  8. We have to get a hold of a man who can wash these large windows.
  9. Were you able to find today’s newspaper?
  10. If you still have my book, would you bring it to school this afternoon?
  11. If you have time, could you mail this letter for me?
  12. I’ll do whatever is necessary in order to be able to finish these.
  13. He is not going to be able to come and watch TV with us.
  14. If you have prepared the salad, can she put the meat in the oven?
  15. If I am through by Friday, I may be able to go to Đzmir with you.
Section 8 – Sekizinci Kısım Okuma Reading Manifaturacı (Kumaşçı) Dükkânında Bayan Kaya bu sabah kendisine yazlık bir elbise yapmak için ipekli ince bir kumaş almaya karar verdi. Uzun bir tartışmadan sonra kocasından kırk beş lira alabildi. Kocası işine gittikten sonra hemen hazırlanıp evden çıktı. Yavaş yavaş yürümeye başladı. Kocasının verdiği kırk beş lira, bu zamanda bir elbiselik kumaş almak için yeterli değildi. Onun için uzun bir zamandan beri biriktirdiği35 parayı da evden çıkmadan önce çantasına36 koydu. Çarşıda, bir çok kadın eşyası37 38 satan dükkânların vitrinlerine uzun uzun baktı. Bu vitrinlerde gördüğü şeylerin hepsi hoşuna gitti, fakat maalesef yanlız bir elbiselik kumaş alabilecek kadar parası vardı. Nihayet, ara sıra alış veriş yaptığı bir manifaturacı39 dükkânının önünde durup vitrine biraz baktıktan sonra içeri40 girdi. Dükkân kalabalık değildi. Satıcı hemen Bayan Kaya’yı tanıdı ve “Buyurun efendim, Buyurun” diye onu kapıda karşıladı. Bayan Kaya bir kaç kumaşa baktıktan sonra çok güzel desenli41 42 yazlık ipekli bir kumaş almaya karar verdi. Satıcıyla biraz pazarlık etmek43 istedi, maalesef bir kuruş aşağıya44 alamadı. Bununla beraber45 aldığı ipekli kumaş gerçekten çok güzeldi. Dükkânda daha bir çok güzel kumaş vardı. Fakat kocasının verdiği ve kendisinin biriktirdiği para bunları almaya yeterli değildi. 35 biriktirmek (-i) – to accumulate, to save 36 çanta – bag, case 37 eşya – commodities, objects 38 kadın eşyası – women’s apparel 39 manifaturacı – draper, dealer in fabrics 40 içeri – inside 41 desen – design, pattern 42 desenli – with designs 43 pazarlık etmek (-ile) – to bargain 44 aşağı – down, below 45 bununla beraber – in spite of this, however (together with this) Section 9 – Dokuzuncu Kısım Sorular Questions
  1. Bayan Kaya bu sabah ne yapmaya karar verdi?
  2. Onun satın almak istediği şey neydi?
  3. Kocasından kaç lira aldı?
  4. O parayı nasıl aldı?
  5. Ne zaman evden çıktı?
  6. Kocasının verdiği para yeterli miydi?
  7. Evden çıkmadan önce çantasına koyduğu şey neydi?
  8. Çarşıda gördüğü vitrinlerde neler vardı?
  9. Vitrinlerde gördüğü şeyler hoşuna gitti mi?
  10. Girdiği dükkân nasıl bir dükkândı?
  11. Dükkâna girmeden önce ne yaptı?
  12. Dükkân kalabalık mıydı?
  13. Satıcı Bayan Kaya’yı tanıdı mı?
  14. Bayan Kaya kumaş almadan önce ne yaptı?
  15. Kocasının verdiği para hoşuna giden kumaşı almak için yeterli miydi?
Section 10 – Onuncu Kısım Ev Ödevi Homework Written or on tape. Make a sentence with each of the following words in the form they are given.
  1. okuduğum
  2. konuştuğum
  3. içtiğim
  4. oturduğum
  5. satın aldığım
  6. yazdığı
  7. dans ettiği
  8. gördüğümüz
  9. seyrettiğimiz
  10. anlattığımız
  11. bindiğimiz
  12. verdiğimiz
  13. gösterdikleri
  14. getirdikleri
  15. yedikleri

TURKISH BASIC COURSE

Lesson 51 – ELLĐ BĐRĐNCĐ DERS Getting Ready for a Picnic Bir Pikniğe Hazırlık Section 1 – Birinci Kısım Alıştırma Egzersizleri Perception Drill Örnek 1: Yarın akşam vereceğimiz partiye kimler gelecek? Pattern 1:
A B C A and C
1. Bayan Türk. Hangi bayan? Yakında o bayanla evleneceğim. Yakında evleneceğim bayan Türk.
2. Ev Boğaz’da. Hangi ev? O evi satın alacağım. Satın alacağım ev Boğaz’da.
Film hangi 3. sinemada oynuyor? Hangi film? Sen o filmi bu akşam göreceksin. Bu akşam göreceğin film hangi sinemada oynuyor?
4. Şehir nerede? Hangi şehir? Sen gelecek ay o şehire gideceksin. Gelecek ay gideceğin şehir nerede?
Arabayı gördüm; 5. çok güzel. Hangi araba? O, yakında o arabayı satın alacak. Onun yakında satın alacağı arabayı gördüm; çok güzel.
Okul çok uzak 6. değil. Hangi okul? Ali o okula gidecek. Ali’nin gideceği okul çok uzak değil.
7. Hikâye 18. sayfada. Hangi hikâye? O hikâyeyi bugün okuyacağız. Bugün okuyacağımız hikâye 18. sayfada.
Yemeği kim 8. pişirdi? Hangi yemeği? Biraz sonra o yemeği yiyeceğiz. Biraz sonra yiyeceğimiz yemeği kim pişirdi?
9. Lokanta nerede? Hangi lokanta? Bu akşam o lokantada yemek yiyeceksiniz. Bu akşam yemek yiyeceğiniz lokanta nerede?
10. Oyunun ismini biliyor musunuz? Hangi oyunun? Çocuklar biraz sonra o oyunu oynayacaklar. Çocukların biraz sonra oynayacakları oyunun ismini biliyor musunuz?
11. Tren geldi mi? Hangi tren? Yolcular o trene binecekler. Yolcuların binecekleri tren geldi mi?
12. Filmin ismi ne? Hangi filmin? O filmi bu akşam seyredeceğiz. Bu akşam seyredeceğimiz filmin ismi ne?
Section 1 – Birinci Kısım Alıştırma Egzersizleri Perception Drill Örnek 2: Götüreceğim gazino deniz kenarında. Pattern 2:
A B C A and C
Adam hâlâ 1. gelmedi. Hangi adam? Ona bu parayı vereceğim. Bu parayı vereceğim adam hâlâ gelmedi.
2. Bayan çok zengin. Hangi bayan? Ben ona arabamı satacağım. Arabamı satacağım bayan çok zengin.
O yer Şile’ye yakın 3. mı? Hangi yer? Sen beni bu akşam o yere götüreceksin. Bu akşam beni götüreceğin yer Şile’ye yakın mı?
4. Oda bu binada46. Hangi oda? Sen bu masaları o odaya koyacaksın. Bu masaları koyacağın oda bu binada.
5. Ben o kentte iki yıl yaşadım. Hangi kentte? Ordu, oğlunuzu o kente gönderecek. Ordunun oğlunuzu göndereceği kentte iki yıl yaşadım.
6. Sinema nerede? Hangi sinema? Yarın oraya çocuklarımızı götüreceğiz. Yarın çocuklarımızı götüreceğimiz sinema nerede?
7. Lokantada Türk garsonları var. Hangi lokantada? Bu akşam yemeğimizi orada yiyeceğiz. Bu akşam yemeğimizi yiyeceğimiz lokantada Türk garsonları var.
8. Hastane büyük mü? Hangi hastane? Siz yarın babanızı o hastaneye götüreceksiniz. Yarın babanızı götüreceğiniz hastane büyük mü?
9. Doktorun ismi ne? Hangi doktorun? Yarın ona oğlunuzu götüreceksiniz. Yarın oğlunuzu götüreceğiniz doktorun ismi ne?
10. Dolap orada. Hangi dolap? O dolaba mantoları koyacaksınız. Mantoları koyacağınız dolap orada.
11. Park, Maltepe’de. Hangi park? Onlar köpeği oraya götürecekler. Onların köpeği götürecekleri park Maltepe’de.
12. Yer okula yakın. Hangi yer? Onlar arabalarını o yere park edecekler. Onların arabalarını park edecekleri yer okula yakın.
46 bina – building Section 2 – Đkinci Kısım Diyalog: English Translation Dialogue: Getting Ready for a Picnic
  1. Ziya: Suna, dear, with the friends in the office, we decided today to have a picnic. Suna: How nice! The children will be very happy. When is it?
  2. Ziya: God willing, this Saturday. Suna: Where is it going to be?
  3. Ziya: We really haven’t decided yet, but I think it is going to be an enormous picnic. Suna: The place we went to last summer wasn’t bad.
  4. Ziya: Tomorrow we’ll talk about the place where we are going to have it.
Suna: It will be nice if the place where we are going to have the picnic is close to a stream or a lake.
  1. Ziya: True, and the children will play in the water and have a very good time. Suna: Are the Doğans coming too?
  2. Ziya: No, I don’t believe they will be able to make it. Suna: Why?
  3. Ziya: Doğan had some business come up in Đstanbul. Suna: What are we going to cook this time?
  4. Ziya: Some of the friends want to make shish kebab and pilav.
Suna: That’s not a bad idea. It would be so much better if the place where we have the picnic had a barbecue pit.
  1. Ziya: You’re right. We’ll cook the food we are going to have right there. Suna: I wonder if all of your friends in the office will be coming.
  2. Ziya: I believe so.
Suna: I still have the dress I wore for the last picnic. I’ll wear it again. I wonder what the other women will be wearing? Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım Section 3 – Üçüncü Kısım Diyalog: Türkçe Çeviri Dialogue: Bir Pikniğe Hazırlık47
  1. Ziya: Suna’cığım, bugün ofiste çalışan arkadaşlarla bir piknik yapmaya karar verdik. Suna: Çok iyi! Çocuklar çok sevinecekler48. Peki ne zaman?
  2. Ziya: Allah izin verirse49 50 bu Cumartesi. Suna: Nerede olacak?
  3. Ziya: Vallahi henüz karar vermedik, ama muazzam51 bir piknik olacak galiba. Suna: Geçen yaz gittiğimiz yer fena değildi.
  4. Ziya: Yarın, piknik yapacağımız yer hakkında konuşacağız.
Suna: Piknik yapacağımız yer dereye52 yada göle yakın olursa çok iyi olur.
  1. Ziya: Doğru, çocuklar da suda oynarlar ve çok iyi vakit geçirirler. Suna: Doğan’lar da gelecekler mi?
  2. Ziya: Galiba gelemiyecekler. Suna: Niçin?
  3. Ziya: Doğan’ın Đstanbul’da bir işi çıktı53. Suna: Bu sefer54 ne pişireceğiz?
  4. Ziya: Bazı arkadaşlar şiş kebabı55 ve pilav yapmak istiyorlar.
Suna: Fena bir fikir değil. Piknik yapacağımız yerde ocak olursa daha iyi olur.
  1. Ziya: Doğru, yiyeceğimiz yemekleri orada pişiririz. Suna: Acaba ofisteki arkadaşlarının hepsi gelecek mi?
  2. Ziya: Öyle sanıyorum.
Suna: Geçen piknikte giydiğim elbise hâlâ duruyor. Yine onu giyerim. Acaba diğer kadınlar ne giyecekler? 47 hazırlık – preparation 48 sevinmek – to be glad, to be delighted, to be happy 49 izin vermek (-e) – to permit, to allow, to give permission 50 Allah izin verirse – “God willing” 51 muazzam – enormous, huge 52 dere – stream, creek 53 işi çıkmak – to have some business come up 54 sefer – turn, time 55 şiş kebabı – shish kebab Section 4 – Dördüncü Kısım Gramer Analizi: Grammar Analysis: yazacağım mektup (future participle)
    1. Evi görmek ister misin?
    2. Hangi evi?
A. Bir ev satın alacağım. O evi.

Satın alacağım evi.

  1. Mektupta senden bahsedeyim mi?
  2. Hangi mektupta?
  3. Anneme bir mektup yazacağım. O mektupta. Anneme yazacağım mektupta.
If we want to identify an object by what someone is going to do to it, or with it, we use the future participle followed by a possessive suffix. The possessive suffix indicates the subject of the verb. (See Lesson 50.) For example, if I am talking about a party which I am going to give then I say: Vereceğim parti. If I am talking about a party Ali is going to give, I say: ‘Ali’nin vereceği parti,’ and so on. If I am talking about a party you are going to give, I say: Vereceğiniz parti. Note: See Note II, Grammar Analysis, Lesson 50, for examples about direct and indirect objects. Section 5 – Beşinci Kısım Gramer Egzersizleri Grammar Drill Örnek 1: Pattern 1:
A B C A and C combination
Örnek: Ev çok güzel. Konuşmayı56 hazırladım. Hangi ev? Hangi konuşmayı? * Yakında ben o evi satın alacağım. Bu akşam bir konuşma yapcağım57. Yakında satın alacağım ev çok güzel. Bu akşam yapacağım konuşmayı hazırladım.
1. Okula gidiyorum. Hangi okula? Ben o okuldan gelecek yıl mezun olacağım.
2. O bayan Türk. Hangi bayan? Đki ay sonra ben o bayanla evleneceğim.
3. O kitap Türkçe. Hangi kitap? O kitabı arkadaşımdan alacağım.
Film enteresan 4. mı? Hangi film? Bu akşam onu görmeye gideceğim.
Ali’nin kız 5. arkadaşını tanıyor musun? Hangi kız arkadaşını? * Ali, iki gün sonra o kız arkadaşıyla evlenecek.
6. Vapur büyük. Hangi vapur? Sen onunla gelecek hafta Đzmir’e gideceksin.
Uçağın ikinci 7. pilotu var mı? Hangi uçağın?* Sen Pazar günü o uçağa bineceksin.
Şehirde 8. muazzam binalar var mı? Hangi şehirde?* Sen orada çalışacaksın.
Doktorun 9. muayenehanesi nerede? Hangi doktorun?* Siz o doktora muayene olacaksınız.
Fotoğrafçının58 10. dükkânı nerede, biliyor musun? Hangi fotoğrafçının dükkânı? Arkadaşlarımız bizi orada bekleyecekler.
* these are grammatically correct, but often spoken differently on the street (proper grammar as above) (common street language) Hangi konuşmayı? Hangi konuşma? Hangi arkadaşını? Hangi arkadaşı? Hangi uçağın? Hangi uçak? Hangi şehirde? Hangi şehir? Hangi doktorun? Hangi doktor? 56 konuşma – talk, speech 57 konuşma yapmak (-e) – to give a talk, to give a speech 58 fotoğrafçı - photographer Gramer Egzersizleri Grammar Drill Örnek 1: Pattern 1:
A B C A and C combination
11. Müze nerede? Hangi müze? Turistler59 pazar günü o müzeyi ziyaret edecekler.
O iş hakkında hiç 12. bir şey öğrenemedin mi? Hangi iş? O işi Süleyman ve Nuriye yapacak.
13. Halıyı60 gördün mü? Hangi halıyı?* Onu Öztürk’ler bize hediye edecekler.
14. Doktor Ali’nin muayenehanesi nerede? Hangi muayenehanesi? * Doktor Ali yakında Ankara’da bir muayenehane açacak.
15. Büyük gölü ziyaret ettiniz mi? Hangi büyük gölü? Gündüz, gelecek pazar günü oraya gidecek.
Doktor,Đstanbul’ 16. un en iyi çocuk hastalıkları61 doktoru. Hangi doktor? Beraber seyahat edeceğiz.
17. Okulu gördünüz mü? Hangi okulu?* Oğlunuz gelecek sene o okula gidecek.
18. Hikâyeyi okudunuz mu? Hangi hikâyeyi?* Biz yarın derste o hikâyeyi okuyacağız.
19. Evi gördünüz mü? Hangi evi?* Biz o eve gelecek ay taşınacağız.
Derse çalıştınız 20. mı? Hangi derse?* Biz o dersi gelecek hafta öğreneceğiz.
* these are grammatically correct, but often spoken differently on the street (proper grammar as above) (common street language) Hangi halıyı? Hangi halı? Hangi muayenehanesi? Hangi muayenehane? Hangi okulu? Hangi okul? Hangi hikâyeyi? Hangi hikâye? Hangi evi Hangi ev? Hangi derse? Hangi ders? 59 turist – tourist 60 halı – carpet 61 çocuk hastalıkları – pediatrics, chidren’s diseases LSSON 51 – ELLĐ BĐRĐNCĐ DERS Section 5 – Beşinci Kısım Gramer Egzersizleri Grammar Drill Örnek 2: Pattern 2:
A B C A and C combination
Örnek: Lokanta Florya’da. Hangi lokanta? Ben arkadaşımla orada buluşacağım. Arkadaşımla buluşacağım lokanta Florya’da.
1. Adam Mısır’a gidiyor. Hangi adam? Ben, onun arabasını satın alacağım.
2. Öğrenci Rusça öğreniyor. Hangi öğrenci? Ben, onun kardeşiyle telefonda konuşacağım.
3. Artist Đspanyol. Hangi artist? Ben, onun dansını seyredeceğim.
4. Bayan benim öğretmenim. Hangi bayan? Siz onu ziyaret edeceksiniz.
5. Garaj çok büyük. Hangi garaj? Siz oraya arabanızı götüreceksiniz.
6. Tabaklar mutfakta. Hangi tabaklar? Siz, o tabaklara yemekleri koyacaksınız.
Gramer Egzersizleri Grammar Drill Örnek 2: Pattern 2:
A B C A and C combination
7. Misafirler onların sınıf arkadaşları. Hangi misafirler? Onlara çay ikram edecekler.
8. Ocak bahçede. Hangi ocak? Orada şiş kebabı pişirecek.
9. Oda hastanede. Hangi oda? Doktor orada hastalarını muayene edecek.
10. Kalem çekmecede. Hangi kalem? Çekleri o kalemle imzalayacak.
11. Radyo ofiste. Hangi radyo? Biz o radyoda haberleri dinleyeceğiz.
12. Öğrenciler okula gelmediler. Hangi öğrenciler? Biz onların ev ödevlerini okuyacağız.
13. Dükkân ana caddede. Hangi dükkân? Onlar bizimle o dükkânda buluşacaklar.
Section 6 – Altıncı Kısım Okuma Reading Bir Pikniğe Hazırlık Bugün Ziya ofisten eve döndüğü zaman karısına çok iyi bir haber getirdi. O gün ofiste çalışan arkadaşları bir piknik yapmaya karar verdiler. Ziya bu haberi verdiği zaman karısı çok sevindi ve Ziya’ya yapacakları piknik hakkında bir çok sorular sordu. Maalesef, Ziya karısının sorduğu bazı sorulara yanıt veremedi. Fakat karısını memnun etmek için, “Yapacağımız piknik hakkında arkadaşlarla yarın daha çok konuşacağız. O zaman senin öğrenmek istedeğin şeyleri soracağım. Şimdi karnım aç, oturup yemeğimizi yiyelim” dedi. Yemekte Suna kocasına geçen yaz yaptıkları piknikten bahsetti. Bu sefer de yapacakları pikniğin aynı62 yerde olmasını istedi. Biraz da, piknikte pişirecekleri yemeklerden bahsettiler. Suna, “Bu sefer şiş kebabı pişirelim” dedi. Ziya karısının bu fikrini beğendi, ve “Yarın arkadaşlara söylerim” deyip yemeğini yemeye devam etti. Yemekten sonra gazetesini okumaya zaman bulamadı. Çünkü Suna, bu sefer pikniğe gelecek olan arkadaşları hakkında konuşmaya başladı. Ziya, karısının bütün sorularına yanıt vermeye çalıştı. Suna’nın soruları ve öğrenmek istediği şeyler bittiği zaman saat on birdi. Zavallı Ziya o günkü gazeteyi okuyamadan yatmaya gitti. 62 aynı – same, exact Section 7 – Yedinci Kısım Sorular Questions
  1. Ziya eve döndüğü zaman karısına ne dedi?
  2. O gün ofiste çalışan arkadaşlar ne yapmaya karar verdiler?
  3. Arkadaşlarının yapacağı şey neydi?
  4. Suna bu haberi işittiği zaman ne yaptı?
  5. Suna’nın sorduğu sorular ne hakkındaydı?
  6. Ziya karısının sorduğu soruların çoğuna yanıt verebildi mi?
  7. Ziya yarın arkadaşlarıyla ne yapacak?
  8. Ziya ne yapmak istedi?
  9. Suna yemekte de konuşmaya devam etti mi?
  10. Suna yemekte nelerden bahsetti?
  11. Suna bu sefer yapacakları pikniğin nerede olmasını istedi?
  12. Ziya’nın beğendiği fikir neydi?
  13. Karısı ne pişirmek istedi?
  14. Ziya yemekten sonra gazetesini okuyabildi mi?
  15. Ziya nasıl bir adamdı?
Section 8 – Sekizinci Kısım Ev Ödevi Homework Written or on tape. Make a sentence with each of the following words in the form they are given.
  1. gideceğim şehir
  2. göreceğim film
  3. söyleyeceğim şarkı
  4. okuyacağım kitap
  5. satın alacağım ev
  6. bineceği
  7. oturacağı
  8. dinleyeceğimiz
  9. içeceğimiz
  10. yıkayacağımız
  11. pişireceğimiz
  12. seyredecekleri
  13. tanışacakları
  14. göndereceğiniz
  15. giyeceğim şapka

TURKISH BASIC COURSE

Lesson 52 – ELLĐ ĐKĐNCĐ DERS Getting Ready to Go to a Picnic Pikniğe Gitmeye Hazırlanıyorlar Section 1 – Birinci Kısım Alıştırma Egzersizleri Perception Drill Örnek 1: Pattern 1: Örnekler: Onlar dün akşam sinemaya gitmişler. Bayan Kaya o zengin adamla evlenmiş. Siz geçen hafta sonu Samsun’a gitmişsiniz.
A I was there – I saw it. B I was not there – I did not see it.
  1. 1. O dün yeni bir elbise satın aldı.
    1. Öğretmenimiz Erzurum’a taşındı.
    2. Babam bu sabah dişçiye gitti.
    3. Doktor ona yeni bir şişe ilaç verdi.
    4. Ali ilkokulu geçen yıl bitirdi.
O dün yeni bir elbise satın almış. Öğretmenimiz Erzurum’a taşınmış. Babam bu sabah dişçiye gitmiş. Doktor ona yeni bir şişe ilaç vermiş. Ali ilkokulu geçen yıl bitirmiş.
  1. 6. Dün akşam sinemaya gittin.
    1. Bu sabah dört saat ders çalıştın.
    2. Sen o kitabı arkadaşına verdin.
Dün akşam sinemaya gitmişsin. Bu sabah dört saat ders çalışşsın. Sen o kitabı arkadaşına vermişsin.
I was aware of the fact. I was unaware of the fact.
  1. 9. Dün gece piyanonun üstündeki büyük vazoyu kırdım63.
    1. Dün gece uykumda64 Türkçe konuştum.
    2. Geçen hafta sonu çok sarhoş65 oldum.
Dün gece piyanonun üstündeki büyük vazoyu kırmışım. Dün gece uykumda Türkçe konuşmuşum. Geçen hafta sonu çok sarhoş olmuşum.
D. 12. Bu sabah okula geç kaldınız.
  1. Geçen hafta sonu Bodrum’a gittiniz.
  2. Çocuklarınızı hayvanat bahçesine götürdünüz.
Bu sabah okula geç kalmışsınız. Geçen hafta sonu Bodrum’a gitmişsiniz. Çocuklarınızı hayvanat bahçesine götürmüşsünüz.
E. 15. Onların çocukları Ankara’da doğdu.
  1. Arkadaşlarınız o yemeği beğendiler.
  2. Öğrenciler bu dersi anladılar.
Onların çocukları Ankara’da doğmuş. Arkadaşlarınız o yemeği beğenmişler. Öğrenciler bu dersi iyi anlamışlar.
63 kırmak (-i) – to break 64 uyku – sleep 65 sarhoş – drunk Section 2 – Đkinci Kısım Diyalog: English Translation Dialogue: Getting Ready to Go to a Picnic
  1. Suna: Come on, get up, Ziya. We are going to be late for the picnic. Ziya: What’s the time?
  2. Suna: Quarter to nine.
Ziya: Did the children get ready?
  1. Suna: A long time ago. They are having breakfast now. Ziya: Fine. I’ll be ready in half an hour.
  2. Emel: Mother, Leman telefoned. Suna: What did she say?
  3. Emel: It seems that their guests came from Istanbul, so they won’t be able to come to the picnic.
Suna: All right. You go finish your breakfast.
  1. Ziya: Well, I’m ready. Where’s my breakfast?
Suna: It is on the table. How are we going to the station?
  1. Ziya: In a taxi. Go and phone them right away.
Suna: All right. You finish your breakfast. The children are ready.
  1. Ziya: Emel, (my daughter) go and ask your mother if the lunch basket is ready. Emel: She said it was ready and that she has telephoned for the taxi.
  2. Ziya: Fine.
Can: Mother, the taxi is here (waiting). Come on, let’s go.
  1. Suna: You children go ahead and get in. We are coming. Ziya: Let me take the basket, you carry the blankets.
Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım Section 3 – Üçüncü Kısım Diyalog: Türkçe Çeviri Dialogue: Pikniğe Gitmeye Hazırlanıyorlar
  1. Suna: Haydi kalk Ziya. Pikniğe geç kalacağız. Ziya: Saat kaç?
  2. Suna: Dokuza çeyrek var.
Ziya: Çocuklar hazırlandılar mı?
  1. Suna: Çoktan. Şimdi kahvaltılarını ediyorlar. Ziya: Peki. Ben de yarım saatte hazır olurum66.
  2. Emel: Anne, Leman hanım telefon etti. Suna: Ne dedi?
  3. Emel: Đstanbul’dan misafirleri gelmiş, onun için pikniğe gelemeyecekler. Suna: Peki. Sen git kahvaltını bitir.
  4. Ziya: Đşte hazırım. Kahvaltım nerede? Suna: Masada. Đstasyona neyle gideceğiz?
  5. Ziya: Taksiyle. Hemen git, telefon et.
Suna: Peki. Sen kahvaltını bitir. Çocuklar hazır.
  1. Ziya: Emel kızım, git annene sor, yiyecek sepeti67 hazır mı? Emel: Hazırlamış ve taksiye de telefon etmiş.
  2. Ziya: Çok iyi.
Can: Anne taksi gelmiş, bekliyor. Haydi gidelim.
  1. Suna: Haydi çocuklar siz gidip binin. Biz de geliyoruz. Ziya: Ben sepeti alayım, sen de battaniyeleri68 taşı.
66 hazır olmak – to be ready, to be prepared 67 sepet – basket 68 battaniye – blanket Section 4 – Dördüncü Kısım Gramer Analizi: Grammar Analysis: -miş (Presumptive or reported past tense) I saw it. I did not see it. Dün geldi. Dün gelmiş. Bu sabah gittiler. Bu sabah gitmişler. Geçen Pazar geldiniz. Geçen Pazar gelmişsiniz. Bunu siz yazdınız. Bunu siz yazmışsınız. Kahvesini bitirdi. Kahvesini bitirmiş. Arabasını yıkadı. Arabasını yıkamış. Çocuklar okuldan döndüler. Çocuklar okuldan dönmüşler. In Turkish there are two past tenses.
  1. The -di past:
This is an activity, state or process which we have seen with our own eyes, or

something universally accepted.

  1. The -miş past:
This is something we have not seen. It is inferred or hearsay. The tense sign for this second hearsay past -miş is followed by personal endings, Type I.

-im, -sin, -iz, -siniz, -ler

vermişim (they say that, I gave
vermişsin it seems, You gave
vermiş apparently, He gave
vermişiz I hear that We gave
vermişsiniz It is rumored You gave
vermişler that) They gave
Note: The idea that this fact is inferred or hearsay and not something we ourselves have witnessed, is expressed explicitly in English. It comes out into the open. We have to state that it is something we have heard or inferred. In Turkish all this is implied. So the central idea, that of inferred or witnessed fact, is what remains vivid and uppermost in our minds. Section 5 – Beşinci Kısım Gramer Egzersizleri Grammar Drill Örnek 1: Pattern 1:
A I was there – I saw it. B I was not there – I did not see it.
Örnek: Dün arkadaşımın babası öldü. Eşim dün çocuklarımızı sinemaya götürdü. Dün arkadaşımın babası ölmüş. Eşim dün çocuklarımızı sinemaya götürmüş.
A.
  1. Ali dün gece sinemaya gitti.
  2. Kayınvalidem dün saat onda geldi.
  3. Oğlum saat dokuzda döndü.
  4. Ahmet arabasını sattı.
  5. Eşim bana bir kravat aldı.
  6. Kızım dün gece çok çalıştı.
  7. Arkadaşım evlendi.
  8. Saat yedide kahvaltı etti.
  9. Çocuğunu komşuya bıraktı.
  10. Karım et pişirdi.
B.
  1. Komutanından izin aldın.
  2. Ona para verdin.
  3. Ona çok soru sordun.
  4. Onlara iyi cevap verdin.
  5. Arkadaşına mektup gönderdin.
  6. Yeni gömleğini giydin.
Section 5 – Beşinci Kısım Gramer Egzersizleri Grammar Drill
A I was there – I saw it. B I was not there – I did not see it.
  1. Bu dersi iyi ezberledin.
  2. Geçen hafta sonu hastalandın.
  3. Nisan’da doğdun.
  4. Ayşe’yi davet ettin.
C.
  1. Dün akşam çok içtim.
  2. Dün gece çok güldüm69.
  3. Dün gece sekiz saat uyudum.
  4. Bu arabayı pahalıya aldım.
  5. Dün gece çok konuştum.
D.
  1. Saat beşte evden çıktınız.
  2. 2001’de evlendiniz.
  3. Onlara hikâye anlattınız.
  4. Ali’yi beklettiniz.
  5. Bıçakları iyi bilediniz.
E.
  1. Ahmet’i Bodrum’da gördüler.
  2. Dün sınava girdiler.
  3. Kuşadası’nda iyi vakit geçirdiler.
  4. Yeni öğrencilerle tanıştılar.
  5. Trene zamanında yetiştiler70.
69 gülmek (-e) – to laugh 70 yetişmek – to catch at the last minute Section 6 – Altıncı Kısım Çeviri: Türkçe’den Đngilizce’ye Translation: Turkish-English
  1. Can dün akşam sinemaya gitmiş.
  2. Eşim dün sabah yeni bir şapka satın almış.
  3. Geçen hafta sonu arkadaşım Đstanbul’a gitmiş.
  4. Siz dün yeni bir araba satın almışsınız.
  5. Siz Ankara’da oturmuşsunuz.
  6. Siz dün akşam barda çok içmişsiniz.
  7. Geçen gece çok kızgındın. Eşim söyledi, evde iki vazo kırmışsın.
  8. Hastanede iki gün uyumuşum.
  9. Ben küçük bir evde doğmuşum.
  10. Siz araba ısmarlamışsınız.
  11. Siz Türkiye’de deniz kenarında bir ev tutmuşsunuz.
  12. Can Bey Almanya’da çok para biriktirmiş.
  13. Siz dün Ortaköy’e gitmek zorunda kalmışsınız.
  14. O, geçen yıl Türkiye’de altı ay kalmış.
  15. Çocuklar dün nezle71 olmuşlar.
71 nezle – head cold Section 7 – Yedinci Kısım Çeviri: Đngilizce’den Türkçe’ye Translation: English-Turkish
  1. If he hasn’t sent the letters, I’ll take them.
  2. If you haven’t sharpened the knives, we won’t be able to cut the meat.
  3. I wonder if he can come and see me when he has finished his coffee.
  4. If he has brushed his teeth he can go to bed.
  5. If he hasn’t given you permission, of course you cannot do it.
  6. If the children are tired, let’s rest a while.
  7. When Ali and his wife arrive, will you introduce them to the other guests?
  8. If he has a temperature, phone the doctor immediately.
  9. If he hasn’t learned it by now, he’ll never be able to learn it.
  10. When I have time, I dust the furniture.
  11. If you have not given water to the roses, I’ll have to.
  12. When he turned to me and said, “Are you going to the cocktail party, too?”, I couldn’t say, “No”!
  13. If he did go to the dentist, we’ll have to wait for him.
  14. If the children are still sleeping, let’s not wake them up.
  15. If you have prepared your lesson, you can talk thirty minutes without stopping.
Section 8 – Sekizinci Kısım Okuma Reading Pikniğe Gitmeye Hazırlanıyorlar O sabah Suna herkesten, hatta72 çocuklardan bile73 daha erken kalkıp hazırlanmaya başladı. O gün, çocukların ve Suna’nın uzun zamandan beri bekledikleri piknik günüydü. Suna hemen mutfağa koşup pikniğe götürecekleri sepeti hazırlamaya başladı. Bunu bitirdikten sonra çocukların kahvaltısını hazırladı. Kendisi de bir iki fincan çay içti ve iki dilim74 kızarmış ballı75 76 ekmek yedi. Hava çok güzeldi. Gökte77 tek78 bir bulut bile yoktu. Saate baktı. Dokuza çeyrek vardı. Hemen yatak odasına gidip Ziya’yı uyandırdı. Sonra tekrar mutfağa koştu. O zaman Emel, “Anne Leman hanım telefon etti. Đstanbul’dan misafirleri gelmiş, onun için pikniğe gelemiyecekler” dedi. Suna biraz üzüldü. Çünkü Leman en çok sevdiği arkadaşlardan biriydi. Biraz sonra Ziya da mutfağa geldi. Herkesi mutfakta gördüğü zaman, “Ne kadar erken kalkmışsınız!” dedi. Eşinin hazırladığı kahvaltıyı yemek için daha fazla konuşmadan masaya oturdu. Emel, annesine yardım etmek için bulaşıkları yıkamaya başladı. Bugün evde herkes neşeliydi. Suna, istasyona gitmek için telefon edip bir taksi çağırdı. Hemen yatakları yaptı ve oturma odasını biraz düzeltti. Tekrar mutfağa döndüğü zaman herkes hazırdı. Bir kaç dakika sonra da taksi geldi. Hep79 beraber80 taksiye bindiler ve istasyona gittiler. 72 hatta – even, furthermore, and what’s more... (comes before the word to which it refers) 73 bile – even (always follows and stresses the importance of the word to which it refers) 74 dilim – slice 75 bal – honey 76 ballı – containing honey 77 gök – sky 78 tek – single, odd (numbers) 79 hep – all, always 80 hep beraber – altogether Section 9 – Dokuzuncu Kısım Sorular Questions
  1. O sabah en erken kalkan kimdi?
  2. Suna kalktıktan sonra ne yapmaya başladı?
  3. O gün ne günüydü?
  4. Suna’nın mutfakta hazırladığı şey neydi?
  5. Çocukların kahvaltısını hazırlayan kimdi?
  6. Suna kahvaltıda ne yedi ve ne içti?
  7. O gün hava nasıldı?
  8. Ziya’yı kim uyandırdı?
  9. Ziya kalktığı zaman saat kaçtı?
  10. Suna tekrar mutfağa geldiği zaman kızı ne dedi?
  11. Ziya mutfağa girdiği zaman ne dedi?
  12. Ziya’nın kahvaltısını kim hazırladı?
  13. Suna kime telefon etti?
  14. Niçin telefon etti?
  15. Suna evden çıkmadan önce temizlik81 yaptı82 mı?
81 temizlik – cleanliness, neatness 82 temizlik yapmak – to clean up Section 10 – Onuncu Kısım Ev Ödevi Homework Written or on tape. Write a short story (20 lines) about something which actually happened. You were not there when it happened but you heard about it.

TURKISH BASIC COURSE

Lesson 53 – ELLĐ ÜÇÜNCÜ DERS On Their Way to the Picnic Grounds Piknik Yerine Gidiyorlar Örnek 1: Pattern 1: Örnekler: Tom dün akşam dersine çalışmamış. Onlar bu kitabı okumamışlar. Dün sabah yine okula gitmemişsin.
A I was there – I saw it. B I was not there – I did not see it.
A.
  1. O bu sabah traş olmadı.
  2. O dün akşam sinemaya gitmedi.
  3. O satın aldığı eve daha taşınmadı.
O bu sabah traş olmamış. O dün akşam sinemaya gitmemiş. O satın aldığı eve daha taşınmamış.
B.
  1. Dün akşam dersine çalışmadın.
  2. Bu sabah kahvaltı etmeden okula gelmedin.
Dün akşam dersine çalışmamışsın. Bu sabah kahvaltı etmeden okula gelmemişsin.
I was aware of what I was doing. I was unaware of what I was doing.
C.
  1. Dün gece yatmadan önce kapıyı kapamadım.
  2. Çeki imzalamadım.
Dün gece yatmadan önce kapıyı kapamamışım. Çeki imzalamamışım.
D.
  1. Mektupları göndermediniz.
  2. Ev ödevinizi bitirmediniz.
Mektupları göndermemişsiniz. Ev ödevinizi bitirmemişsiniz.
E.
  1. Çocuklar dün okula gitmediler.
  2. Onlar Ankara’dan daha dönmediler.
Çocuklar dün okula gitmemişler. Onlar Ankara’dan daha dönmemişler.
Section 1 – Birinci Kısım Alıştırma Egzersizleri Perception Drill Örnek 2: Bu sabah uyandığım zaman yağmur yağıyordu. Pattern 2:
This is going on now. This was going on.
1. Öğretmeni dinliyorum. Öğretmeni dinliyordum.
2. Arkadaşımla konuşuyorum. Arkadaşımla konuşuyordum.
3. Televizyonu seyrediyorsun. Televizyonu seyrediyordun.
4. Çeşme’deki plajda yürüyorsun. Çeşme’deki plajda yürüyordun.
5. Mutfakta yemek pişiriyor. Mutfakta yemek pişiriyordu.
6. Arabanı yıkıyor. Arabanı yıkıyordu.
7. Manzarayı seyrediyoruz. Manzarayı seyrediyorduk.
8. Lokantada yemek yiyoruz. Lokantada yemek yiyorduk.
9. Gişeden bilet satın alıyorsunuz. Gişeden bilet satın alıyordunuz.
10. Onunla Türkçe konuşuyorsunuz. Onunla Türkçe konuşuyordunuz.
11. Onlar bir parti veriyorlar. Onlar bir parti veriyorlardı.
12. Alışveriş yapıyorlar. Alışveriş yapıyorlardı.
Örnek 3: Sınıfa girdiğim zaman öğrenciler derslerini hazırlıyorlardı. Pattern 3:
At the time the following things are done (A) These were going on (B) Combination of A and B
1. Zil çaldı83. Ben uyuyordum. Zil çaldığı zaman uyuyordum.
2. Öğretmen sınıfa girdi. Kitabı okuyordum. Öğretmen sınıfa girdiği zaman kitabımı okuyordum.
3. Ben odaya girdim. Sen dersine çalışıyordun. Ben odaya girdiğim zaman sen dersine çalışıyordun.
4. Ben televizyonu açtım. Sen uyuyordun. Ben televizyonu açtığım zaman sen uyuyordun.
5. Sen telefon ettin. O çalışıyordu. Sen telefon ettiğin zaman o çalışıyordu.
6. Komşumuz geldi. Annem yemek hazırlıyordu. Komşumuz geldiği zaman annem yemek hazırlıyordu.
7. Yağmur yağmaya başladı. Otobüs bekliyorduk. Yağmur yağmaya başladığı zaman otobüs bekliyorduk.
8. Öğretmen girdi. Tartışıyorduk. Öğretmen girdiği zaman tartışıyorduk.
9. Misafirler geldi. Masayı hazırlıyordunuz. Misafirler geldiği zaman masayı hazırlıyordunuz.
10. Biz evden çıktık. Siz uyuyordunuz. Biz evden çıktığımız zaman siz uyuyordunuz.
11. Komutan koğuşa girdi. Askerler koşuyorlardı. Komutan koğuşa girdiği zaman askerler koşuyorlardı.
12. Sen odaya girdin. Onlar futboldan bahsediyorlardı. Sen odaya girdiğin zaman onlar futboldan bahsediyorlardı.
83 çalmak (-i) – to ring Section 2 – Đkinci Kısım Diyalog: English Translation Dialogue: On Their Way to the Picnic Grounds
  1. Can: Mother, how much further are the picnic grounds? Suna: Not very far.
  2. Emel: Where are the picnic grounds, mother? Suna: At Kayaş.
  3. Ziya: Get ready, children, our train is approaching Kayaş. Suna: Come on, get up, the train has slowed down.
  4. Ziya: Nuran and her husband have arrived.
Suna: I wonder if they have brought the children too?
  1. Ziya: I don’t see their children. Hello, Nuran; hello, Yusuf. Nuran and Yusuf: Hello, we came to meet you. Come on, let’s go!
  2. Ziya: Come on, children, walk.
Emel: Is the place we are going to very ar?
  1. Ziya: Only one kilometer. Suna did you ask Nuran? Has she brought her children? Suna: I did ask her. She says she hasn’t brought them.
  2. Ziya: I wonder why?
Suna: She tells me that they both have head colds.
  1. Ziya: I am sorry to hear that. Suna: Look, everyone has come.
  2. Ziya: They have built the fire, and they are warming up the food. Suna: How nice. We won’t have to work very hard.
  3. Can: Mother, what are we having to eat at the picnic?
Suna: Be patient! In a short while we are going to have shish kebab, rice, salad and watermelon.
  1. Emel: Mother, I am going to go play near the river with Can. Ziya: Don’t go too far now!
Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım Section 3 – Üçüncü Kısım Diyalog: Türkçe Çeviri Dialogue: Piknik Yerine Gidiyorlar
  1. Can: Anne, piknik yeri84 daha ne kadar uzakta? Suna: Çok uzakta değil.
  2. Emel: Anne, piknik yeri nerede? Suna: Kayaş’ta.
  3. Ziya: Çocuklar hazırlanın, trenimiz Kayaş’a yaklaşıyor85. Suna: Haydi kalkın tren yavaşladı86.
  4. Ziya: Nuran ve kocası gelmişler.
Suna: Acaba çocuklarını da getirmişler mi?
  1. Ziya: Çocuklarını görmüyorum. Merhaba Nuran, merhaba Yusuf. Nuran ve Yusuf: Merhaba. Sizi karşılamaya geldik. Haydi gidelim.
  2. Ziya: Haydi çocuklar, yürüyün. Emel: Gideceğimiz yer çok uzak mı?
  3. Ziya: Yanlız bir kilometre. Suna, Nuran’a sordun mu? Çocuklarını getirmiş mi? Suna: Sordum, getirmemiş.
  4. Ziya: Niçin acaba?
Suna: Đkisi de nezle olmuş.
  1. Ziya: Vah vah üzüldüm.
Suna: Bak herkes gelmiş.
  1. Ziya: Ateşi87 de yakmışlar, yemekleri ısıtıyorlar88. Emel: Ne iyi bizim çok çalışmamız gerekmeyecek.
  2. Can: Anne piknikte ne yiyeceğiz?
Suna: Patlama!89 90 Biraz sonra şiş kebabı, pilav, salata ve karpuz91 yiyeceğiz.
  1. Emel: Anne ben Can’la gidip derenin kenarında oynayacağım. Ziya: Çok uzaklara gitmeyin.
84 piknik yeri – picnic grounds 85 yaklaşmak (-e) – to approach 86 yavaşlamak – to slow down 87 ateş – fire 88 ısıtmak (-i) – to warm, to heat 89 Patlama! (fig.) – Don’t be impatient 90 patlamak – to explode, to burst 91 karpuz – watermelon Section 4 – Dördüncü Kısım Gramer Analizi: Grammar Analysis: -iyordu (past continuous) Yapıyordum - I was doing it. The suffix iyor indicates that an action is in progress. By itself it indicates no tense. If we want to indicate that an action is going on now, we add the present tense of the verb ‘to be’, um: yapıyorum - I am now doing it. yazıyorum - I am now writing. içiyorum - I am now drinking. To show that some action was going on in the past we add the past tense of the verb “to be” or the suffix -dum after -iyor suffix. yapıyordum - I was doing it (in the past). yazıyordunuz - You were writing (in the past). içiyordu - He was drinking (in the past). The interrogative is the regular interrogative of the verb to be in the past.

miydim

yapıyor muydum? yazıyor muydunuz? içiyor muydu? Note: In the third person plural, there is a variant form of -dular, -lardı. Both forms are common. We can say gidiyordular or gidiyorlardı. This is possible only in the third person plural.
A I was there – I saw it. B I was not there – I did not see it.
Örnek: Evine erken gitti. Çok hastaydınız. Saat onda yattılar. Evine erken gitmiş. Çok hastaymışsınız. Saat onda yatmışlar.
A. Dün akşam çalışmadı. 1.
2. Dersini ezberlemedi.
3. Evini satmadı.
4. Yeni araba almadı.
5. Türklerden bahsetmedi.
B. 6. Beni beklemedin.
7. Đyi yanıt vermedin.
8. Çekini bozdurmadın.
9. Derslere devam etmedin.
10. Yeni elbiseni giymedin.
I was aware of what I was doing. I was unaware of what I was doing.
C. 11. Çeki imzalamadım.
12. Kâğıdı doğru doldurmadım.
13. Bankaya kâfi para yatırmadım.
14. Çok soru sormadım.
15. Ali’ye söylemedim.
I was aware of what I was doing. I was unaware of what I was doing.
D. 16. Ahmet’e mektup yazmadınız.
17. Çocukları yatırmadınız.
18. Ayakkabınızı değiştirmediniz.
19. Öğretmene haber vermediniz.
20. Ona yemek ısmarlamadınız.
I was there – I saw it. I was not there – I did not see it.
E. 21. Öğrenciler dikkat etmediler.
22. Subaylar futbol oynamadılar.
23. Çocuklar ağlamadılar.
24. Elbiseyi iyi temizlemediler.
25. Bankaya uğramadılar.
Section 5 – Beşinci Kısım Gramer Egzersizleri Grammar Drill Örnek 2: Pattern 2:
These are going on now. These were going on.
Örnek: Dersime çalışıyorum. Dersime çalışıyordum.
1. Kitap okuyorum.
2. Öğretmene soru soruyorum.
3. Alışveriş yapıyorum.
4. Kola içiyorsun.
5. Ev ödevini yapıyorsun.
6. Balık tutuyorsun92.
7. Pilav pişiriyor.
8. Benimle konuşuyor.
9. Kardeşine mektup yazıyor.
10. Bahçede çalışıyoruz.
11. Plajda yürüyoruz.
12. Sahilde geziyoruz.
13. Postaneye gidiyorsunuz.
14. Dergi okuyorsunuz.
15. Ona telefon ediyorsunuz.
16. Dans ediyorlar.
17. Okuldan bahsediyorlar.
18. Koğuşta ders çalışıyorlar.
92 balık tutmak (-i) – to catch fish Örnek 3: Pattern 3:
At the time the following are done (A) These were going on (B) Combination of A and B
Örnek: Sen odaya girdin. Yemek yiyordum. Sen odaya girdiğin zaman yemek yiyordum.
1. Sen telefon ettin. Ben radyo dinliyordum.
2. Sen beni gördün. Berbere93gidiyordum.
3. O beni çağırdı. Ben çek bozduruyordum.
Ben senin evine 4. gittim. Sen banyo yapıyordun.
5. Biz geldik. Sen uyuyordun.
6. Ben evden çıktım. Sen traş oluyordun.
7. Biz uğradık. Fatma evini temizliyordu.
8. Arkadaşları geldiler. O mutfakta bulaşıkları yıkıyordu.
9. Ben onu gördüm. O telefon ediyordu.
10. Siz geldiniz. Biz sınıftan çıkıyorduk.
11. Onlar girdiler. Biz Türkiye’den bahsediyorduk.
12. Onlar kapıyı çaldılar. Biz yemek pişiriyorduk.
13. Biz onları gördük. Onlar arabayı yıkıyorlardı.
14. Misafirler geldiler. Çocuklar yatıyorlardı.
15. Biz iskeleye vardık. Onlar vapurdan iniyorlardı.
93 berber – barber Section 6 – Altıncı Kısım Çeviri: Türkçe’den Đngilizce’ye Translation: Turkish-English
  1. Arkadaşınız o yeni arabayı satın almış mı?
  2. Hayır, arkadaşım o yeni arabayı satın almamış. Kâfi parası yokmuş.
  3. Siz, söylediğim şeyi yapmamışsınız.
  4. Oğlum bu sabah okula gitmemiş.
  5. Siz dün akşam dersinizi çalışmamışsınız.
  6. Onlar, o filmi görmemişler.
  7. Eşiniz gidip o evi görmüş mü?
  8. Çocuklar yemeklerini yememişler.
  9. Onlar hiç Türkiye’ye gitmemişler.
  10. O öğretmenin hiç çocuğu yokmuş.
  11. Siz dün gece evde değilmişsiniz.
  12. Arkadaşınız evli değilmiş.
  13. Onun evi burada değilmiş.
  14. Eşiniz bahsettiğim kitabı okumuş mu?
  15. Onlar dün geceki partide çok iyi vakit geçirmemişler.
Section 7 – Yedinci Kısım Çeviri: Đngilizce’den Türkçe’ye Translation: English-Turkish
  1. Weren’t the lamb chops I got yesterday fresh?
  2. The engineer you met in my office this morning is a very good friends of Ali’s.
  3. What was the name of the magazine your friend showed us?
  4. Fly, birds, fly to the land where I was born.
  5. My wife gave the frying pan I bought her to the cook.
  6. The letter I read to you this morning at breakfast was the one which your friend wrote.
  7. I didn’t like any of the movies I saw in Istanbul last week.
  8. Everybody liked the salad you made with parsley.
  9. Are these the maps they gave you at the travel agency?
  10. The rice you cooked with chicken broth was much better than the rice which I cooked.
  11. I wasn’t able to find the examination papers you corrected this morning.
  12. If you have read the article I showed you, will you please give it back?
  13. I have never had coffee anywhere like the coffee I used to have in Turkey.
  14. The factory you see is not as big as the one we visited in Denizli.
  15. Before I sign this I have to read it again.
Section 8 – Sekizinci Kısım Okuma Reading Piknik Yerine Gidiyorlar Trende çocuklar çok neşeliydiler. Anne ve babalarına durmadan sorular soruyorlardı: “Daha ne kadar gideceğiz?” “Piknik yeri istasyondan ne kadar uzakta?” vesaire, vesaire. Suna, Ziya ve çocuklar kırk beş dakikalık bir tren seyahatinden sonra piknik yapacakları yere vardılar. Đstasyonda arkadaşları Nuran ve kocasını gördüler. Suna onları gördüğü zaman, “Bak! Nuran ve kocası gelmişler, her halde bizi karşılamaya geldiler” dedi. Trenden inip Nuran ve kocasıyla beraber piknik yerine doğru yürümeye başladılar. Ziya, yemek sepetini taşıyor, çocuklar da battaniyeleri taşımaya yardım ediyorlardı. Yirmi dakika yürüdükten sonra Emel, “Baba, piknik yeri oldukça uzakmış” dedi. Ziya, Emele, “Kızım koş, annene sor, iskambil kağıtlarını94 getirmiş mi?” dedi. Emel, annesiyle konuşup döndükten sonra, “Hayır getirmemiş” dedi. Bir kaç dakika sonra piknik yapacakları yere vardıkları zaman Suna şaşırdı95, “Bak, herkes gelmiş! Ateşi bile yakmışlar” dedi. Ziya, eşinin söylediği şeyleri işitmedi. Çok yorgundu, onun için hemen sepeti bir ağacın altına koydu ve battaniyeyi de yere serdi96 ve üstüne oturdu. Çocuklar da, “Karnımız aç, ne zaman yiyeceğiz?” diye sabırsızlanmaya97 başladılar. Suna, oynamaları için onları derenin kenarına gönderdi, kendisi de arkadaşlarıyla konuşmaya gitti. 94 iskambil kâğıdı – playing cards 95 şaşırmak (-e) – to be surprised, to be astounded 96 sermek (-i) – to spread, to lay out 97 sabırsızlanmak – to become impatient Section 9 – Dokuzuncu Kısım Sorular Questions
  1. Çocuklar trende ne yaptılar?
  2. Çocukların öğrenmek istediği şeyler neydi?
  3. Tren seyahati kaç dakika sürdü?
  4. Đstasyonda onları bekleyenler kimdi?
  5. Suna onları gördüğü zaman ne dedi?
  6. Trenden indikten sonra ne yaptılar?
  7. Đstasyondan piknik yerine nasıl gittiler?
  8. Sepeti ve battaniyeleri kim taşıdı?
  9. Suna neyi taşıdı?
  10. Kaç dakikada (dakika içinde) piknik yerine vardılar?
  11. Nuran’ın çocuğu var mı?
  12. Nuran çocuklarını pikniğe getirdi mi?
  13. Piknik yerine vardıkları zaman Suna ne dedi?
  14. Piknik yerine varan Ziya ne yaptı?
  15. Çocuklar ne istediler?
Section 10 – Onuncu Kısım Ev Ödevi Homework Written or on tape. Write about an incident that was witnessed by a friend or relative of yours. They told you how it happened. How would you relate it?

TURKISH BASIC COURSE

Lesson 54 – ELLĐ DÖRDÜNCÜ DERS They are Going to the Movies Sinemaya Gidiyorlar
While this was going on (A) This happened or was happening (B) Combination of A and B
1. Okula geliyordum. Arkadaşımı gördüm. Ben okula gelirken arkadaşımı gördüm.
2. Kahve içiyordum. Dersime çalıştım. Ben kahve içerken dersime çalıştım.
Sen dersine 3. çalışıyordun. Eşin ne yaptı? Sen dersine çalışırken eşin ne yaptı?
Sen bu sabah gazete 4. okuyordun. Çocukların ne yapıyordu? Sen bu sabah gazete okurken çocukların ne yapıyordu?
Öğretmen ders 5. anlatıyordu. O öğrenci uyuyordu. Öğretmen ders anlatırken o öğrenci uyuyordu.
O, filmi 6. seyrediyordu. Arkadaşı uyuyordu. O, filmi seyrederken arkadaşı uyuyordu.
7. Biz çalışıyorduk. Onlar oynuyorlardı. Biz çalışırken onlar oynuyorlardı.
Biz Erzurum’a 8. gidiyorduk. Üç gün Ankara’da kaldık. Biz Erzurum’a giderken üç gün Ankara’da kaldık.
Siz Almanya’ya 9. geliyordunuz. Nerelerden geçtiniz? Siz Almanya’ya gelirken nerelerden geçtiniz?
10. Onlar yemek yiyordu. Televizyon seyrediyorlardı. Onlar yemek yerken televizyon seyrediyorlardı.
Askerler 11. yürüyorlardı. Şarkı söylüyorlardı. Askerler yürürken şarkı söylüyorlardı.
Section 1 – Birinci Kısım Alıştırma Egzersizleri Perception Drill Örnek 2: Pattern 2: Ben dersime çalışırken sigara içmem.
While this is going on (A) This happens (B) Combination of A and B
1. Kitap okuyorum. Çok sigara içerim. Ben kitap okurken çok sigara içerim.
2. Öğretmeni dinliyorum. Konuşmam. Ben öğretmeni dinlerken konuşmam.
3. Sen banyo yapıyorsun. Şarkı söyler misin? Sen banyo yaparken şarkı söyler misin?
4. Sen yemek yiyorsun. Konuşur musun? Sen yemek yerken konuşur musun?
5. O içki içiyor. Çok sigara içer. O içki içerken çok sigara içer.
Kardeşim televizyon 6. seyrediyor. Hiç konuşmaz. Kardeşim televizyon seyrederken hiç konuşmaz.
Biz her sabah okula 7. geliyoruz. Türkçe konuşuruz. Biz her sabah okula gelirken Türkçe konuşuruz.
Biz balkonda sigara 8. içiyoruz. Hiç Đngilizce konuşmayız. Biz balkonda sigara içerken hiç Đngilizce konuşmayız.
Eşiniz arkadaşlarını 9. ziyaret ediyor. Siz ne yaparsınız? Eşiniz arkadaşlarını ziyaret ederken siz ne yaparsınız?
Siz araba 10. kullanıyorsunuz98. Sigara içer misiniz? Siz araba kullanırken sigara içer misiniz?
Onlar denizde 11. yüzüyorlar. Çocukları kumda oynarlar. Onlar denizde yüzerken çocukları kumda oynarlar.
Anneleri mutfakta 12. çalışıyor. Çocukları sokakta oynarlar. Anneleri mutfakta çalışırken çocukları sokakta oynarlar.
98 araba kullanmak – to drive a car Section 1 – Birinci Kısım Alıştırma Egzersizleri Perception Drill Örnek 3: Pattern 3: Onlar Ankara’ya giderken Đzmit’ten geçecekler.
While this is going on (A) This will happen (B) Combination of A and B
1. Eve gidiyorum. Kasaba uğrayacağım. Eve giderken kasaba uğrayacağım.
Eşim annesine mektup 2. yazıyor. Ben televizyon seyredeceğim. Eşim annesine mektup yazarken ben televizyon seyredeceğim.
3. Ben arabayı yıkıyorum. Sen evi temizleyeceksin. Ben arabayı yıkarken sen evi temizleyeceksin.
4. O, arabayı kullanıyor. Sen haritaya bakacaksın. O, arabayı kullanırken sen haritaya bakacaksın.
Ben alış veriş 5. yapıyorum. Eşim yemek hazırlayacak. Ben alış veriş yaparken eşim yemek hazırlayacak.
6. Biz konuşuyoruz. O bulaşıkları yıkayacak. Biz konuşurken o mutfakta bulaşıkları yıkayacak.
7. Ben anlatıyorum. Siz oturup dinleyeceksiniz. Ben anlatırken siz oturup dinleyeceksiniz.
Onlar vapurla 8. Türkiye’ye gidiyorlar. Bir çok limana uğrayacaklar. Onlar vapurla Türkiye’ye giderken bir çok limana uğrayacaklar.
Section 2 – Đkinci Kısım Diyalog: English Translation Dialogue: They are Going to the Movies
  1. Doğan: Sevim, are you ready?
Sevim: Almost. At what time does the movie begin?
  1. Doğan: At nine.
Sevim: We have some time yet. Could you phone and call a taxi while I dress?
  1. Doğan: Taxis are rather expensive; let’s go by bus. Sevim: Well, I’m ready. Put on your jacket and let’s go.
  2. Doğan: On our way to the bus stop remind me to buy a pack of cigarettes. Sevim: O.K. What was the name of the movie?
  3. Doğan: “The Bridge on the River Kwai.”
Sevim: I read in a magazine that this movie has won many Academy Awards.
  1. Doğan: Just a minute, let me buy some cigarettes here.
Sevim: Buy me some chewing gum, too. I love to chew gun while watching the movies.
  1. Doğan: O.K.
Sevim: Hurry, the bus is coming.
  1. Doğan: Here is your chewing gum. Get on or we’ll be late. Sevim: Come, let’s sit here.
  2. Doğan: The movie will start in fifteen minutes. Sevim: Don’t worry; we’ll get there on time.
  3. Doğan: What was the name of the actor? The one who plays the lead in this movie? Sevim: Alec Guiness. I am told he is a very good English actor.
  4. Doğan: Here we are at Ulus Square. Come on, let’s get off.
Sevim: Look how crowded it is in front of the movie house. Run and get in line right away. Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım Section 3 – Üçüncü Kısım Diyalog: Türkçe Çeviri Dialogue: Sinemaya Gidiyorlar
  1. Doğan: Sevim, hazır mısın?
Sevim: Hemen hemen. Film kaçta başlıyor?
  1. Doğan: Dokuzda.
Sevim: Daha vaktimiz var. Ben giyinirken telefon edip bir taksi çağırır mısın?
  1. Doğan: Taksiler oldukça pahalı, otobüsle gidelim. Sevim: Đşte hazırım. Ceketini giy de gidelim.
  2. Doğan: Otobüs durağına doğru yürürken hatırlat99 ta bir paket sigara satın alayım. Sevim: Peki. Filmin ismi neydi?
  3. Doğan: “Kwai nehri üzerindeki100 köprü.”
Sevim: Dergide okudum, bu film bir çok Akademi Ödülü101 102 kazanmış103.
  1. Doğan: Bir dakika şuradan bir sigara alayım.
Sevim: Bana da bir sakız104 al. Film seyrederken sakız çiğnemeyi105 çok severim.
  1. Doğan: Peki!
Sevim: Acele et, otobüs geliyor.
  1. Doğan: Đşte sakızın. Bin, geç kalacağız. Sevim: Gel şuraya oturalım.
  2. Doğan: Film on beş dakika sonra başlayacak. Sevim: Merak etme yetişiriz.
  3. Doğan: Bu filmde başrolü106 oynayan aktörün107 ismi neydi? Sevim: Alec Guiness. Çok iyi bir Đngiliz aktörüymüş.
  4. Doğan: Đşte Ulus Meydanı’na geldik. Haydi inelim.
Sevim: Bak sinemanın önü ne kadar kalabalık! Koş hemen kuyruğa (sıraya) gir108. 99 hatırlatmak, anımsatmak (-i) – to remind 100 üzerinde – over, on top of ... 101 ödül, mükâfat – award, prize 102 Akademi Ödülü (mükâfatı) – Academy Awards 103 kazanmak (-i) – to win, to earn 104 sakız – chewing gum 105 çiğnemek (-i) – to chew 106 başrol – leading role 107 aktör – actor 108 kuyruğa (sıra) girmek (-e) – to get in a line

Time Relations.

An event B can occur either before, during, after, or at the time that another event A was completed. A is the fixed point from which B is measured. If we were to make a diagram of time, it would be a straight line moving in one direction. On this we shall mark a point A representing an event: A Time  But A must have some duration to be perceived at all. So in reality A would be indicated in this way: A
    1. Let us now mark an event B1 as occurring before A occurs.
A B1 This relationship is indicated by adding -meden önce (OR –meden önce) directly to the verb root representing event A. If A represents ‘reading a letter’ (mektubu okumak), then B1 occurred ‘before reading the letter’ (mektubu okumadan önce).
    1. Now let us mark event B2 as occurring during the time A is taking place but before it is completed: A
B2 This relationship is indicated by adding -ken to the aorist verb-base representing event A. Then B2 occurred ‘while reading the letter’ (mektubu okurken).
    1. Now let us mark event B3 as occurring when A has taken place or is completed.
A B3 This relationship is indicated by adding -diği zaman to the verb-root. (See Lesson 48 for changes in -diği). B3 occurred : ‘when he read the letter’ (mektubu okuduğu zaman) Section 4 – Dördüncü Kısım Gramer Analizi: Grammar Analysis:
    1. Now let us mark event B4 as occurring after event A has occurred.
A B4 This relationship is indicated by adding -dikten sonra directly to the verb-root. B4 occurred : ‘after reading the letter’ (mektubu okuduktan sonra) Note: The verb representing events B1, B2, B3, and B4 can be in any tense any person or any mood, the sequence, relative to B will be the same, therefore there will be no change in the suffixes representing this relationship. -ken (while doing, verb) As was shown in paragraph 2 in the above analysis, -ken added to a verb root represents the event during which another event took place, is taking or will take place.

-ken never changes and is never accented.

Example: Arkadaşımı gördüm. (B) I saw my friend. Ne zaman? When? Okula gelirken. (A) (While coming to school) The main action (B) may be in any tense or mode; (A) will always be the same:
      1. (B)
  1. Okula gelirken gördüm.
  2. Okula gelirken görmüş.
  3. Okula gelirken görsün.
  4. Okula gelirken görecek
  5. Okula gelirken görürse
  6. Okula gelirken göremez.
  7. Okula gelirken görebilir miyim?
      1. (B)
onu gördüm I saw him { { onu görmüş He saw him onu görsün Let him see him
(A) onu görecek (A) While He is going to see him
dönerken onu görürse returning If he sees him
onu göremez He cannot see him
onu görebilir miyim? Can I see him?
The subject of the (A) clause is not indicated. Therefore:
  1. When the subject of the (A) clause is not the same as that of the main verb (B), it has to be indicated by a pronoun or a noun placed before the –ken form.
Sen mektubu yazarken : While you are writing the letter, ben de gazeteyi okurum : I will read the newspaper.
  1. When the subject of the (A) clause is the same as that of the main verb we do not need to indicate the subject of the (A) clause.
Koşarken düş109. : He fell while running. Koşarken düştüm. : I fell while running. Koşarken düştük. : We fell while running. 109 düşmek – to fall, to go down
While this was going on (A) This happened or was happening (B) Combination of A and B
Örnek: Ben bulaşıkları yıkıyordum. Eşim çocuklara kitap okuyordu. Ben bulaşıkları yıkarken eşim çocuklara kitap okuyordu.
1. Ben kahvaltı hazırlıyordum. Eşim yatakları yapıyordu.
2. Ben yeni dersimi ezberliyordum. Çocuklarım derslerine çalışıyorlardı.
3. Sen Đgilizce’den Türkçe’ye çeviri yapıyordun. Ben senin yanlışlarını düzeltiyordum.
4. Sen arabalara bakıyordun. Kızın lokantaya girdi.
5. Hüseyin traş oluyordu. Radyo dinliyordu.
6. Osman kravatını takıyordu110 111. Şarkı söylüyordu.
7. Biz ilginç haberler anlatıyorduk. Öğretmen dinliyordu.
8. Biz eski dersleri gözden geçiriyorduk. Birbirimize sorular sorduk.
9. Siz sınav oluyordunuz. Arkadaşlarınız ne yapıyordu?
10. Siz kuzu etini112 kesiyordunuz. Eşiniz patatesleri temizledi.
11. Onlar fasulye pişiriyorlardı. Biz patatesleri soyuyorduk.
12. Çocuklar uyuyorlardı. Biz televizyon seyrediyorduk.
110 takmak (-i) – to put or attach, (to wear a tie, belt, ring, etc.) 111 kravat takmak – to put on or wear a tie 112 kuzu eti – lamb (meat) Section 5 – Beşinci Kısım Gramer Egzersizleri Grammar Drill Örnek 2: Pattern 2:
While this is going on (A) This happens (B) Combination of A and B
Örnek: Ben araba kullanıyorum. Çok sigara içerim. Ben araba kullanırken çok sigara içerim.
1. Ben kahve içiyorum. Yemek yemem.
2. Derslerimi okuyorum. Yeni kelimeleri bir kağıda yazarım.
3. Sen yeni dersini öğreniyorsun. Anlamadığın cümleleri öğretmene sorar mısın?
4. Sen film seyrediyorsun. Bir şey yer misin?
5. Suzan çamaşır113 yıkıyor114. Nesrin bahçede oynar.
6. Bekir okula gidiyor. Her zaman bakkala115 uğrar.
7. Biz seyahat ediyoruz. Güzel yerlerin resmini çekeriz.
8. Biz seyahata çıkıyoruz. Arkadaşlara “Allaha ısmarladık” deriz.
9. Siz traş oluyorsunuz. Oturur musunuz?
10. Siz kitap okuyorsunuz. Radyo dinler misiniz?
11. Çocuklar televizyon seyrediyorlar. Anneleri mutfakta yemek pişirir.
12. Misafirler oturma odasında konuşuyorlar. Çocuklar kendi odalarında oynarlar.
113 çamaşır – laundry 114 çamaşır yıkamak (-i) – to wash laundry, to launder 115 bakkal - grocer Section 5 – Beşinci Kısım Gramer Egzersizleri Grammar Drill Örnek 3: Pattern 3:
While this is going on (A) This happens (B) Combination of A and B
Örnek: Biz Türkiye’ye gidiyoruz. Đtalya ve Yunanistan’a uğrayacağız. Biz Türkiye’ye giderken Đtalya ve Yunanistan’a uğrayacağız.
1. Eve gidiyorum. Bakkala uğrayacağım.
2. Arabayla Adana’ya gidiyorum. Antalya’dan geçeceğim.
3. Sen seyahat ediyorsun. Bir çok ülke göreceksin.
4. Sen oraya gidiyorsun. Bir çok yeni şeyler göreceksin.
5. Öğretmen derse gidiyor. Kitabını alacak.
6. O öğrenci Türkçe öğreniyor. Başka bir dil öğrenmeyecek.
7. Biz pikniğe gidiyoruz. Bir arabaya bineceğiz.
8. Ben ve kız arkadaşım denizde yüzüyoruz. Siz ne yapacaksınız?
9. Siz dersinize çalışıyorsunuz. Biz bulaşıkları yıkayacağız.
10. Siz iskambil oynuyorsunuz. Biz televizyon seyredeceğiz.
11. Öğrenciler Türkçe öğreniyorlar. Đngilizce konuşmayacaklar.
12. Onlar kahve almaya gidiyorlar. Ceket ve şapkalarını giyecekler.
Section 6 – Altıncı Kısım Çeviri: Türkçe’den Đngilizce’ye Translation: Turkish-English
  1. Dün akşam dersime çalışırken arkadaşlarım geldi.
  2. Bu sabah otobüsü beklerken Bayan Demir’i gördünüz mü?
  3. Dün akşam televizyon seyrederken kardeşim Ankara’dan telefon etti.
  4. Biz bu sabah kahvaltı ederken yağmur yağmaya başladı.
  5. Öğretmen ders verirken öğrenciler dinlerler.
  6. Eşim araba kullanırken sigara içmez.
  7. Ev ödevinizi yaparken radyo dinler misiniz?
  8. O her akşam dersine çalışırken eşi ve çocukları televizyon seyrederler.
  9. Biz Gelibolu’ya giderken Çakmaklı’dan geçeceğiz.
  10. Ben yarın sabah arabayı yıkarken eşim evi temizleyecek.
  11. Bu hafta sonu siz futbol oynarken ben seyredeceğim.
  12. Öğretmen ders anlatırken konuşmayınız.
  13. Araba kullanırken sigara içmeyiniz.
  14. Ben kahvaltı ederken lütfen sen de hazırlan.
  15. O konuşurken iyi dinleyiniz.
Section 7 – Yedinci Kısım Çeviri: Đngilizce’den Türkçe’ye Translation: English-Turkish
  1. Did you show your mother the car you are going to buy?
  2. If he hasn’t left, let him show you the book he showed me.
  3. How many rooms does the house he is going to rent have?
  4. I have something to speak to you about.
  5. It won’t be a bad idea if you made a list of the things you are going to buy.
  6. If he has missed the bus, let him come by car.
  7. Everybody liked the dinner your friend cooked.
  8. Don’t forget the things I told you.
  9. If the place we are going to is very far, let’s take a taxi.
  10. Into which box did you put the letters you were going to send?
  11. If there is anything I have forgotten, please remind me before you go.
  12. I’ll show you the pictures he took when he leaves.
  13. If he is not better by tomorrow, I’ll give him the medicine the doctor gave (him).
  14. If you find what you are looking for, phone me right away, won’t you?
  15. Let the students who are coming this evening see me before they leave.
Section 8 – Sekizinci Kısım Okuma Reading Sinemaya Gidiyorlar Doğan ve Sevim uzun zamandan beri dergi ve gazetelerde okudukları, ve bir kaç Akademi Ödülü kazanan, “Kwai Nehri Üzerindeki Köprü” filmini görmeye karar verdiler. O akşam Doğan işinden çıktıktan sonra hemen eve geldi. Sinemaya geç kalmamak için akşam yemeğini erken yediler. Sevim mutfakta bulaşıkları yıkarken Doğan gazetesini okudu. Gazetede, görecekleri film hakkında uzun bir yazı vardı. Doğan bunun bir kısmını mutfakta bulaşıkları yıkayan eşine okudu. Sevim bulaşıkları bitirdikten sonra hazırlanmak için hemen yatak odasına gitti. Bir kaç dakika sonra Doğan oturma odasından, “Geç kalacağız, acele et” diye bağırmaya116 başladı. Sevim rahat rahat117 hazırlanabilmek için kocasını meşgul etmeye118 çalıştı, ve ona sorular sormaya başladı. Doğan bu soruları yanıtlamaya çalışırken, Sevim de rahat hazırlandı ve oturma odasına geldi. Hemen evden çıkıp otobüs durağına doğru yürümeye başladılar. Yolda yürürken Doğan bir paket sigara satın almak için bir tütüncüye119 uğradı. Orada kendisine sigara ve karısına da sakız aldı. Otobüste biraz daha bu film hakkında konuştular. Karısı bir kaç defa ismini sordu. On beş dakika sonra, otobüs sinemanın önünde durdu. Sinemanın önü çok kalabalıktı. Bilet almak için bekleyen insanların yaptığı kuyruk oldukça uzundu. Doğan hemen otobüsten indi ve kuyruğa girmek için koşmaya başladı. 116 bağırmak – to shout, to yell 117 rahat rahat – leisurely, without any difficulty or trouble 118 meşgul etmek (-i) – to keep busy, to occupy 119 tütüncü – tobacconist Section 9 – Dokuzuncu Kısım Sorular Questions
  1. Doğan ve Sevim ne yapmaya karar verdiler?
  2. Onların görecekleri bu film nasıl bir filmdi?
  3. Đsmi neydi?
  4. Doğan o akşam işinden çıktıktan sonra niçin hemen eve gitti?
  5. Yemekten sonra Doğan gazete okurken Sevim ne yaptı?
  6. Doğan’ın okuduğu gazetede görecekleri film hakkında nasıl bir yazı vardı?
  7. Sevim mutfakta işini bitirdikten sonra ne yapmaya başladı?
  8. Sevim rahat rahat hazırlanabildi mi?
  9. Sevim yatak odasında giyinirken Doğan ne yaptı?
  10. Sevim kocasını nasıl meşgul etti?
  11. Sevim niçin kocasını meşgul etmek istedi?
  12. Sinemaya neyle gittiler?
  13. Doğan otobüs durağına giderek ne satın aldı?
  14. Kaç dakikada sinemaya vardılar?
  15. Sinemanın önü nasıldı?
Section 10 – Onuncu Kısım Ev Ödevi Homework Written or on tape. The following acts are done, are being done, or will be done sometime between the start and the completion of another act. Fill in the suitable acts in the following sentences:
  1. televizyonu seyretmem.
  2. sigara içmem.
  3. oturma odasında gazete okudum.
  4. eşim mutfakta akşam yemeğini pişirdi.
  5. çocuklar bahçede oynayacaklar.
  6. o köşede120 uyumaya çalışıyor.
  7. iki üç paket sigara içer.
  8. her sabah benim evimin önünden geçerler.
  9. konuşmak iyi bir şey değil.
  10. arkadaşı Ankara’dan telefon etti.
120 köşe – corner

TURKISH BASIC COURSE

Lesson 55 – ELLĐ BEŞĐNCĐ DERS A Bridge Game Briç Oyunu
A B
Ben küçüktüm. → 1. Ankara’da oturdum. Ben küçükken Ankara’da oturdum.
Ben sivildim. → 2. Evlendim. Ben sivilken evlendim.
Sen gençtin. → 3. Spor yaptın mı? Sen gençken spor yaptın mı?
Sen çocuktun. → 4. Hangi şehirde oturdun? Sen çocukken hangi şehirde oturdun?
O hasta. → 5. Hiç yemek yemez. O hastayken hiç yemek yemez.
O altı yaşındaydı. → 6. Okula başladı. O altı yaşındayken okula başladı.
Biz gençtik. → 7. Yüzme öğrendik. Biz gençken yüzme öğrendik.
Biz zengindik. → 8. Bir yıl Büyükada’da oturduk. Biz zenginken bir yıl Büyükada’da oturduk.
Siz Türkiye’deydiniz. → 9. Đzmir’i ziyaret ettiniz mi? Siz Türkiye’deyken Đzmir’i ziyaret ettiniz mi?
Siz Ankara’daydınız. → 10. Çok seyahat ettiniz mi? Siz Ankara’dayken çok seyahat ettiniz mi?
Onlar öğrenciydi. → 11. Çok çalışıyorlardı. Onlar öğrenciyken çok çalışıyorlardı.
Onlar Đstanbul’daydılar. → 12. Çok iyi vakit geçirdiler. Onlar Đstanbul’dayken çok iyi vakit geçirdiler.
Section 1 – Birinci Kısım Alıştırma Egzersizleri Perception Drill Örnek 2: Ben on yıl önce her gün tenis121 oynardım122. Pattern 2:
Present Habits Former Habits
1. Ben günde iki paket sigara içerim. Ben günde iki paket sigara içerdim.
2. Ben her sabah bir saat yüzerim. Ben geçen yıl hiç yüzmedim.
3. Sen her sabah geç kalkarsın. Sen eskiden123 erken kalkardın.
4. Sen her gece sekiz saat uyursun. Sen eskiden hiç uyumazdın.
5. O her gün yalnız bir saat çalışır. O üç yıl önce her gün sabahtan akşama kadar çalışırdı.
6. O her gün saat beşte bankadan çıkar. O eskiden saat sekizde bankadan çıkardı.
7. Biz her gün lokantada yemek yeriz. Geçen yıl biz her gün lokantada yemek yemezdik.
8. Biz her gece sinemaya gideriz. Bir kaç yıl önce biz hiç sinemaya gitmezdik.
9. Siz her gün traş olur musunuz? Siz eskiden her gün traş olurdunuz.
10. Siz daima buzlu rakı içersiniz. Bir kaç yıl önce siz rakı içmezdiniz.
11. Onlar her Pazar kiliseye giderler. Onlar ayda bir defa kiliseye giderlerdi.
12. Onlar her akşam televizyon seyretmezler. Onlar televizyonu satın aldıkları zaman her akşam televizyon seyrederlerdi.
121 tenis – tennis 122 tenis oynamak – to play tennis 123 eskiden – formerly, in the past Section 1 – Birinci Kısım Alıştırma Egzersizleri Perception Drill Örnek 3: Ben küçükken her akşam parkta futbol oynardım. Pattern 3:
A B
Ben sivildim. → 1. Her akşam bara giderdim. Ben sivilken her akşam bara giderdim.
Ben askerdim. → 2. Her gün üç saat yürürdüm. Ben askerken her gün üç saat yürürdüm.
Sen gençtin. → 3. Her sabah yüzerdin. Sen gençken her sabah yüzerdin.
Sen öğrenciydin. → 4. Çok çalışırdın. Sen öğrenciyken çok çalışırdın.
O zengindi. → 5. Her yaz Ayvalık’a giderdi. O zenginken her yaz Ayvalık’a giderdi.
O öğrenciydi. → 6. Kız kardeşinin evinde kalırdı. O öğrenciyken kız kardeşinin evinde kalırdı.
Biz askerdik. → 7. Her akşam saat dokuzda yatardık. Biz askerken her akşam saat dokuzda yatardık.
Biz çocuktuk. → 8. Çok seyahat ederdik. Biz çocukken çok seyahat ederdik.
Siz bekârdınız. → 9. Çok şarap içerdiniz. Siz bekârken çok şarap içerdiniz.
Siz gençtiniz. → 10. Gözlük takardınız. Siz gençken gözlük takardınız.
Onlar erdi. → 11. Az para alırlardı. Onlar erken az para alırlardı.
Onlar zengindi. → 12. Her akşam gazinoya giderlerdi. Onlar zenginken her akşam gazinoya giderlerdi.
Section 2 – Đkinci Kısım Diyalog: English Translation Dialogue: A Bridge Game
  1. Halil: Would you like to play bridge?
Suzan: I’d be glad to. Kerim also likes to play cards.
  1. Leyla: Come on let’s go to the living room. Halil: Where are the playing cards?
  2. Leyla: In the drawer.
Halil: I found them. Come let’s sit down.
  1. Leyla: I’ll shuffle the pack; you go and get some drinks for the guests. Halil: What would you like to drink?
  2. Kerim: What do you have?
Halil: Wait a minute, I’ll go and see. Wine, vodka and beer.
  1. Suzan: Vodka for me, please. Kerim: And wine for me.
  2. Halil: What would you like to have Leyla? Leyla: Beer.
  3. Halil: I’m going to have beer, too. Leyla: Come on and draw a card.
  4. Kerim: I drew an ace. That means I shuffle the pack.
Suzan: Kerim plays a very good game of bridge. When he was with the army, he played bridge with his friends almost every night.
  1. Kerim: Please cut.
Suzan: I hope you won’t get it all mixed up when you deal.
  1. Leyla: I’ve got all my cards. Suzan: One heart.
  2. Halil: Pass.
Leyla: Two spades. Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım Section 3 – Üçüncü Kısım Diyalog: Türkçe Çeviri Dialogue: Briç Oyunu
  1. Halil: Briç oynamak ister misiniz?
Suzan: Memnuniyetle. Kerim de kâğıt oyunlarını124 çok sever.
  1. Leyla: Buyurun misafir odasına gidelim. Halil: Đskambil kâğıtları nerede?
  2. Leyla: Çekmecede.
Halil: Buldum. Buyurun oturalım.
  1. Leyla: Ben kâğıtları karıştırırken125 sen de git misafirlerimize içki getir. Halil: Ne içmek istersiniz?
  2. Kerim: Neler var?
Halil: Dur bir bakayım. Şarap, votka126 ve bira.
  1. Suzan: Bana votka lütfen. Kerim: Bana da şarap.
  2. Halil: Sen ne istiyorsun Leyla? Leyla: Bira.
  3. Halil: Ben de bira içeceğim. Leyla: Gel bir kart çek.
  4. Kerim: Ben as127 çektim128. O halde kâğıtları ben karıştıracağım.
Suzan: Kerim çok iyi briç oynar. Askerdeyken hemen hemen her gece arkadaşlarıyla briç oynarmış.
  1. Kerim: Kes lütfen.
Suzan: Đnşallah dağıtırken129 yanlış yapmazsın. 124 kâğıt oyunu – card game 125 kâğıtları karıştırmak (-i) – to shuffle the cards 126 votka – vodka 127 as – ace (only in cards) 128 as çekmek – to draw an ace 129 dağıtmak (-i) – to distribute Section 3 – Üçüncü Kısım Diyalog: Türkçe Çeviri Dialogue:
  1. Leyla: Benim kâğıtlarım tamam. Kerim: Bir kupa130.
  2. Halil: Pas131. Leyla: Đki maça132.
Coker Kör, Kupa (As, Birli) Pik, Maça (Rua, Papaz) Karo133 (Dam, Kız) Sinek134 (Vale, Bacak) Kör, Kupa (Onlu) 130 kupa, kör – heart (only in cards) 131 pas – pass 132 maça, pik – spade (only in cards) 133 Karo – diamonds (only in cards) 134 sinek – clubs (only on cards) Section 4 – Dördüncü Kısım Gramer Analizi: Grammar Analysis: -ken (while being) We saw in lesson 54 that in order to show that an event A took place while another event B was going on but not completed, we place -ken after the aorist verb-base indicating B.
  1. <─── Okula gidiyorum. ───> Okula giderken Ahmet’e rastladım.
  2. Ahmet’e rastladım.
While on my way to school (I hadn’t arrived yet), I met Ahmet. But an event can also occur during the time a certain condition occurs. If we want to indicate this face, we place the suffix -ken after the adjective or noun denoting this condition or state.
  1. <──── During the time I was a child (childhood) ───>
A. Something was learned Bunu çocukken öğrendim: I learned this when I was a child. The noun may have various endings. Çocukken - When I was a child Evdeyken - When at home Evinizdeyken - When at your home Öğretmenimken - While (you, he, she etc.) was my teacher -ken does not indicate person or time. Note: When the word to which -ken is attached ends in a vowel, a (y) is placed before -ken. Section 4 – Dördüncü Kısım Gramer Analizi: Grammar Analysis: yapardım (aorist past tense, used to) The aorist suffix indicates habit or something done at regular intervals. By itself it does not indicate whether it is present or past habit. The personal suffix shows that. (See Grammar Analysis Lesson 53) Present Habit Past Habit Erken yatar. He goes to bed early. Erken yatardı: He was in the habit of going to bed early. Đçerim I drink. Đçerdim: I was in the habit of drinking. I used to drink. Note: When used in the past the implication is that this is no longer a habit: it used to be a habit, but is not a habit any more. Ben günde dört beş fincan kahve içerdim. (artık şimdi içmiyorum). Ben her akşam ondan önce yatardım. (artık ondan önce yatmıyorum). Okuldayken her gün tenis oynardım. (artık her gün tenis oynamıyorum). Şimdi │ Eskiden │ Yüzmüyorum. │ Çocukken yüzerdim. Yemek pişiriyorum. │ Yemek pişirmezdim. Gömleklerimi kendim yıkıyorum. │ Gömlekleri kendim yıkamazdım. Bahçede çalışmayı seviyorum. │ Bahçede çalışmayı sevmezdim. Đzmir’e şimdi çok az gidiyorum. │ Đzmir’e sık sık giderdim. Az süt içiyorum. │ Çok süt içerdim. Burada tiyatroya çok gitmiyorum. │ Đstanbul’dayken tiyatroya çok giderdim. Şimdi sanat müziğinden çok hoşlanıyorum. │ Eskiden sanat müziğinden hiç hoşlanmazdım. │ Note: The interrogative is the regular interrogative of the verb to be in the past: -miydi? Erken kalkar mıydınız? - Did you used to get up early? Were you in the habit of getting up early? Đçer miydi? - Was he in the habit of drinking? Did he drink? (formerly) Section 5 – Beşinci Kısım Gramer Egzersizleri Grammar Drill Örnek 1: Pattern 1:
A B
Örnek: Ben gençtim. → Çok hasta oldum. Ben gençken çok hasta oldum.
Ben bekârdım. → 1. Avrupa’ya gittim.
Ben öğretmendim. → 2. Tarih öğretirdim.
Ben gençtim. → 3. Bisiklete135 çok binerdim.
Sen öğrenciydin. → 4. Hangi okula gittin?
Sen üniversitede öğrenciydin. → 5. Yabancı dil136 öğrendin mi?
Sen bakıcıydın. → 6. Komutan geldi mi?
Ali yanlız. → 7. Ne yapar?
Öğretmen sınıfta. → 8. Öğrenciler çok soru sorarlar.
Hasan ordudaydı. → 9. Piyadeydi.
Biz Çakmaklı’daydık. → 10. Her hafta sonu Đstanbul’a giderdik.
Biz Đzmir’deydik. → 11. Efes’i ziyaret ettik.
Biz çocuktuk. → 12. Aynı okula gittik.
Siz Karamürsel’deydiniz. → 13. Bursa’ya gittiniz mi?
Siz deniz piyadesiydiniz. → 14. Çok seyahat ettiniz mi?
Siz yüzbaşıydınız. → 15. Hangi kursları aldınız?
Onlar bizdeydiler. → 16. Çok güzel vakit geçirdik.
Onlar Đzmir’deydiler. → 17. Türkiye’nin bir çok yerlerini gezdiler.
Onlar Bursa’daydılar. → 18. Uludağ’a137 gittiler.
135 bisiklet – bicycle 136 yabancı dil – foreign language 137 Uludağ – a mountain on the northwestern part of Turkey near the city of Bursa. Section 5 – Beşinci Kısım Gramer Egzersizleri Grammar Drill Örnek 2: Pattern 2:
Present Habits Former Habits
Örnek: Ben her sabah süt içerim. Ben her sabah süt içerdim.
1. Ben günde bir paket sigara içerim.
2. Ben her sabah saat altıda kalkarım.
3. Ben her gün üç bardak süt içerim.
4. Sen her gün okula erken gelirsin.
5. Sen her gece televizyon seyredersin.
6. Sen her yıl yeni bir araba satın alırsın.
7. Arkadaşım her hafta Đstanbul’a gider.
Erkek kardeşim her hafta anneme 8. telefon eder.
9. Ali Bey her yıl seyahat eder.
10. Biz onlara her zaman yardım ederiz.
11. Biz her Cumartesi arabamızı yıkarız.
12. Biz her gün yüzeriz.
Siz her gün Zaman gazetesini 13. okursunuz.
14. Siz günde iki defa traş olursunuz.
15. Siz her Pazar piknik yaparsınız.
16. O kadınlar daima dedikodu yaparlar.
Arkadaşlarım her Pazar tenis 17. oynarlar.
Semra ve Leyla daima çocuklarından 18. bahsederler.
Section 6 – Altıncı Kısım Okuma Reading Briç Oyunu O akşam Halil ve Leyla misafirleriyle briç oynamaya karar verdiler ve yemek odasından misafir odasına gittiler. Halil, içkileri hazırlamak için mutfakta kaldı. Halil mutfaktayken, Leyla kâğıtları karıştırmaya başladı. Leyla kâğıtları karıştırırken, Halil içkileri getirip misafirlere verdi. Suzan’a votka, Kerim’e şarap ve eşine de bira getirdi. Đçkileri misafirlerine verdikten sonra kâğıtları ilk dağıtacak olanı seçmek138 için birer kâğıt çektiler. Kerim’in çektiği kâğıt astı. Onun için hemen kâğıtları toplayıp karıştırdı ve Suzan kestikten sonra dağıtmaya başladı. Kerim’le Leyla, Halil’le de Suzan ortaktı139. Suzan her eş gibi kocasının briç oyununu övmeye140 başladı. Suzan konuşurken Kerim bir kaç defa konuyu141 değiştirmeye çalıştı. Kerim nihayet oyunu bir körle açtı. Halil’in eli çok fenaydı. “Pas” dedi. Leyla kâğıtları bir defa saydıktan sonra, “iki pik” dedi. Suzan “pas” diye karşılık verdi. Kerim “pas” dedi ve Leyla “üç kör” dedi. Herkes, “pas” dedikten sonra Suzan oyuna başladı ve Kerim kâğıtlarını sırayla masaya koydu. 138 seçmek (-i) – to choose, to select 139 ortak – partner 140 övmek, methetmek (-i) – to praise, to eulogize 141 konu, mevzu – subject, topic Section 7 – Yedinci Kısım Sorular Questions
  1. Halil ve Leyla yemekten sonra misafirleriyle ne yapmak istediler?
  2. Onların oynayacağı oyun neydi?
  3. Hangi odada oynadılar?
  4. Leyla kâğıtları karıştırırken Halil ne yaptı?
  5. Halil’in evinde ne gibi içkiler vardı?
  6. Onlar kâğıtları ilk dağıtacak kişiyi seçmek için ne yaptılar?
  7. En büyük kâğıdı kim çekti?
  8. Kâğıtları kim kesti?
  9. Halil’in bu oyunda ortağı kimdi?
  10. Suzan kocasının briç oyunu hakkında neler söyledi?
  11. Bu söylediği şeyler Kerim’in hoşuna gitti mi?
  12. Kerim karısını susturmak142 için ne yapmaya çalıştı?
  13. Oyunu açan kimdi?
  14. Leyla, “iki pik” demeden önce ne yaptı?
  15. Kâğıtlarını masaya koyan kimdi?
142 susturmak (-i) – to silence, to shut one up Section 8 – Sekizinci Kısım Ev Ödevi Homework Written or on tape. The following acts are done, are being done, or will be done when you are in different situations, conditions or locations. Fill in the right endings and words.
  1. Ben (çocuk) hiç hasta olmadım.
  2. Ben (Türkiye) üniversiteyi bitirdim.
  3. Ben (hasta) _ eşim bana çok yardım etti.
  4. O (bekâr) _ annesi ve babasıyla otururdu.
  5. (Genç) nerede oturdunuz?
  6. Siz (banyo) _ şarkı söylemeyi sever misiniz?
  7. O (hastane) çocuklarına biz baktık.
  8. Biz (Türkiye) _ daima Türkçe konuştuk.
  9. Siz (Đstanbul) müzelere gidecek misiniz?
  10. O (genç) çok güzeldi.

TURKISH BASIC COURSE

Lesson 56 – ELLĐ ALTINCI DERS At the Produce Market Manavda Section 1 – Birinci Kısım Alıştırma Egzersizleri Perception Drill Örnek 1: Ankara’ya geldiğimden beri bu evde oturuyorum. Pattern 1:
A B started with A B Present situation Combination of A and B
Orduya girdim. 1. Bu üniformayı giyiyorum. Orduya girdiğimden beri bu üniformayı giyiyorum.
Türkiye’ye 2. geldim. Yalnız Türkçe konuşuyorum. Türkiye’ye geldiğimden beri yalnız Türkçe konuşuyorum.
3. Hastaneden çıktın. Çok yemek yiyorsun. Hastaneden çıkğından beri çok yemek yiyorsun.
4. Okula geldin. Az kahve içiyorsun. Okula geldiğinden beri az kahve içiyorsun.
5. Bu evi satın aldı. Ev kirası vermiyor. Bu evi satın alğından beri ev kirası vermiyor.
6. Türkiye’ye gitti. Bize mektup yazmadı. Türkiye’ye gittiğinden beri bize mektup yazmadı.
Yeni araba satın 7. aldık. Üç defa Đstanbul’a gittik. Yeni araba satın alğımızdan beri üç defa Đstanbul’a gittik.
8. Bu okula geldik. Geceleri geç yatıyoruz. Bu okula geldiğimizden beri geceleri geç yatıyoruz.
9. Buraya geldiniz. Hangi müzeleri ziyaret ettiniz? Buraya geldiğinizden beri hangi müzeleri ziyaret ettiniz?
10. Arabanızı sattınız. Okula yürüyorsunuz. Arabanızı satğınızdan beri okula yürüyorsunuz.
Türkçe öğrenmeye 11. başladılar. Evde Đngilizce konuşmuyorlar. Türkçe öğrenmeye başladıklarından beri evde Đngilizce konuşmuyorlar.
Çocuklar hayvanat 12. bahçesine gittiler. Ayılardan bahsediyorlar. Çocuklar hayvanat bahçesine gittiklerinden beri ayılardan bahsediyorlar.
Section 2 – Đkinci Kısım Diyalog: English Translation Dialogue: At the Produce Market
  1. Seller: Please come in! What would you like to have? Sevim: Are your vegetables and fruits fresh?
  2. Seller: Of course, Mrs. Sevim. They all arrived this morning.
Sevim: I want to buy some eggplants, but since it has come on the market the price has not come down.
  1. Seller: It’s true ma’am, but after the local eggplants appear the price will drop.
Sevim: Your peppers for stuffing are rather nice. Please give me two kilos. (weigh two kilos)
  1. Seller: Certainly ma’am. Is there anything else?
Sevim: I need some tomatoes but they are too expensive.
  1. Seller: Ma’am these tomatoes came all the way from Adana. Sevim: Give me half a kilo. The nice ones please.
  2. Seller: Certainly. Do you need some fruit, too?
Sevim: Oh yes, it’s a good thing you reminded me. I need some fruit. Five kilos of apples. Nice ones, please.
  1. Seller: Our apples are Amasya apples.
Sevim: We haven’t had apples since they came on the market.
  1. Seller: Why ma’am?
Sevim: They were too expensive. Ever since we’ve moved to Ankara, we haven’t been able to eat much fruit.
  1. Sevim: How much do I owe you?
Seller: Twelve liras and thirty five kuruş.
  1. Sevim: Here is twelve and twenty five kuruş and ten more makes thirty. Goodbye. Seller: Goodbye, Come again ma’am.
Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım Section 3 – Üçüncü Kısım Diyalog: Türkçe Çeviri Dialogue: Manavda
  1. Manav143: Buyurun efendim. Ne emredersiniz?144 Sevim: Sebze ve meyveleriniz taze mi?
  2. Manav: Tabii Sevim hanım. Hepsi bu sabah geldi.
Sevim: Patlıcan145 almak istiyorum. Fakat piyasaya146 çıktığından147 beri fiyatı148 hâlâ düşmedi.
  1. Manav: Doğru efendim, fakat yerli149 patlıcan çıktıktan sonra fiyatlar daha ucuzlar150. Sevim: Dolmalık biberleriniz151 oldukça iyi. Lütfen iki kilo152 tartınız153.
  2. Manav: Başüstüne efendim. Başka bir şey lazım mı? Sevim: Domates te lazım, fakat çok pahalı.
  3. Manav: Efendim bu domatesler ta ...154 Adana’dan geldi155. Sevim: Đyilerinden yarım kilo ver lütfen.
  4. Manav: Başüstüne efendim. Meyve de lazım mı?
Sevim: Ha, evet156. Đyi ki haırlattın. Meyve lazım. Beş kilo elma. Đyilerinden lütfen.
  1. Manav: Elmalarımız Amasya elması. Sevim: Elma çıktığından beri yemedik.
  2. Manav: Niçin efendim?
Sevim: Çok pahalıydı. Ankara’ya taşındığımızdan beri çok meyve yiyemiyoruz.
  1. Sevim: Borcum ne kadar? Manav: On iki lira otuz beş kuruş.
  2. Sevim: Đşte on iki lira yirmi beş kuruş, on daha otuz beş. Allaha ısmarladık. Manav: Güle güle, yine buyurun efendim.
143 manav – produce market owner 144 Ne emredersiniz? – What is your wish? 145 patlıcan – eggplant 146 piyasa – market 147 piyasaya çıkmak – to come on the market 148 fiyat – price 149 yerli – domestic, native 150 ucuzlamak – to become cheap 151 dolmalık biber – bell pepper 152 kilo – kilogram 153 tartmak (-i) – to weigh 154 ta ... – all the way from, (or) to 155 ta ... Adana’dan geldi – it (he, she) came all the way from Adana 156 Ha... evet – Oh... yes (now I remember) Section 4 – Dördüncü Kısım Gramer Analizi: Grammar Analysis: ------ den beri (since, verb) (See also lesson 42) If we want to specify a period of time beginning sometime in the past and continuing up to the present, we place -den beri after whatever marks the beginning of that period. During this period the following happened or is happening. Beginning │ The Period │ (This is the situation)
Cuma Cumadan beri Cumadan beri bir yere gitmedim.
Sabah Sabahtan beri Sabahtan beri mektup yazıyor.
Bir ay │ │ Bir aydan beri│ │ Bir aydan beri buradayım.
But if the period begins from the time something has happened then we add ---diğimden beri, -diğinizden beri, -diğimizden beri, -diğinden beri, etc., (depending upon who it was) to the verb root. (See Grammar Analysis Lesson 48 and 50). During this period the following has
Beginning with the time that this happened│ Up to now happened or is happening (this is the situation)
Geldim. │ geldiğimden beri Geldiğimden beri kimseyi görmedim.
Kalktı. │ kalkğından beri Kalkğından beri telefonda.
Evinizi sattınız. │ evinizi satğınız- Evinizi satğınızdan beri bir yere
dan beri gitmek istemiyorsunuz.
Mektubu aldı. │ mektubu alğın- Mektubu alğından beri pek memnun.
│ │ dan beri │ │
Section 5 – Beşinci Kısım Gramer Egzersizleri Grammar Drill Örnek 1: Pattern 1:
A Beginning with the time that A happened B This is the situation Combination of A and B
Örnek: Evlendim. Bu evde oturuyoruz. Evlendiğimden beri bu evde oturuyoruz.
Sigara içmeye 1. başladım. Đştahım yok.
2. Đzmir’e geldim. Çok balık yiyorum.
Pipo içmeye 3. başladım. Çok kibrit satın alıyorum.
Türkçe 4. öğrendin. Đngilizce mektup yazmıyorsun.
5. Onunla tanıştın. Her gün beraber dansa gidiyorsun.
6. Okula başladın. Erken kalkıyorsun.
Zeytinyağlı 7. fasulye yedi. Midesi ağrıyor.
8. Buraya geldi. Daima hasta.
9. Evi satın aldı. Bahçede çalışıyor.
Seyahatten 10. geldik. Yorgunuz.
Türkiye’ye 11. gittik. Hiç hasta olmadık.
Televizyon 12. aldık. Geç yatıyoruz.
Yeni araba satın 13. aldınız. Sizi görmedik.
14. Asker oldunuz. Sivil elbise satın almıyorsunuz.
Çok yemek 15. yediniz. Uyumak istiyorsunuz.
Bu okula 16. geldiler. Aynı evde oturuyorlar.
Ankara’ya 17. gittiler. Hâlâ bize mektup yazmadılar.
18. Evlendiler. Hiç seyahat etmediler.
Section 6 – Altıncı Kısım Çeviri: Türkçe’den Đngilizce’ye Translation: Turkish-English
  1. Biz 2006’dan beri Ankara’da oturuyoruz.
  2. Onlar geçen yıldan beri okula gidiyorlar.
  3. Babam beş yıldan beri sigara içmiyor.
  4. Đki günden beri durmadan yağmur yağıyor.
  5. Üç saatten beri burada sizi bekliyorum.
  6. Türkiye’ye geldiğimden beri Türkçe öğrenmeye çalışıyorum.
  7. Türkiye’den ayrıldığından beri onu hiç görmemiş.
  8. Sigarayı bıraktığından beri çalışmak istemiyor.
  9. Arkadaşım doğduğundan beri babasını görmemiş.
  10. Ankara’ya vardığından beri yalnız Türkçe konuşuyor.
  11. Đstanbul’a vardığından beri ondan mektup almadık.
  12. O kitabı okuduğundan beri kahvaltı etmek istemiyor.
  13. Sigaraya başladığından beri kahvaltı etmek istemiyor.
  14. Annesi öldüğünden beri bizimle oturuyor.
  15. Karısı hastaneye girdiğinden beri her akşam barlarda içki içiyor.
Section 7 – Yedinci Kısım Çeviri: Đngilizce’den Türkçe’ye Translation: English-Turkish
  1. (I hear) you bought a five room house near the sea.
  2. (I see) he has prepared the drinks.
  3. (It seems that) Sermet plays a very good game of bridge.
  4. (I hear) you have forgotten your coat you bought last Friday at home.
  5. Who is going to cook the eggplants we bought?
  6. Oh Good! You haven’t forgotten the tomatoes this time.
  7. I met no one while I was going to school this morning.
  8. (It seems) Ahmet has gone hunting with his friend who came from Ankara yesterday.
  9. (I hear) he wasn’t able to answer the questions you asked him.
  10. Have you got the letter Tom gave you?
  11. When you lived in London, did you go to the theatre very often?
  12. (He tells me that) while he was in Turkey, he spoke nothing but Turkish.
  13. (I see that) you have forgotten everything I told you.
  14. (Why!) you haven’t even touched the beer I brought you.
  15. Don’t mention the things you are going to see this evening to anyone.
Section 8 – Sekizinci Kısım Okuma Reading Manavda O gün Sevim, kocası işe gittikten sonra, alış veriş yapmak için çarşıya gitti. O gün akşam yemeği için sebze lazımdı. Bir kaç yıldan beri sebze ve meyveler oldukça pahalıydı. Sevim, Ankara’ya taşındığından beri alış veriş yaptığı manav Hasan’ın dükkânına girdi. Manav Sevim’i güler yüzle157 karşılayıp, o sabah gelen taze sebze ve meyveleri göstermeye başladı. Hakikaten hem meyveler hem de sebzeler taze ve güzeldi, fakat fiyatları çok yüksekti. Sevim, sepetler içinde duran meyve ve sebzelere ayrı ayrı158 baktı. Ispanak159 almak istedi, fakat etiketteki fiyata baktığı zaman hemen fikrini değiştirdi. Dolmalık biber oldukça ucuzdu. Onun için iki kilo satın aldı. Biber dolması160 ve salata için domates lazımdı. Uzun zaman domates sepetinin önünde düşündü. Çünkü, domates hâlâ pahalıydı. Nihayet kararını verdi ve yarım kilo domates aldı. Manav, domatesleri tartarken Sevim’e tezgâhtaki161 meyveleri gösterdi. Elmalar Sevim’in çok hoşuna gitti. Fiyatları da fena değildi. Beş kilo Amasya elması satın aldı. Daha fazla para harcamamak162 için manava parasını verip dükkândan çıktı. 157 güler yüz – smiling face, friendly look 158 ayrı ayrı – separately, one by one 159 ıspanak – spinach 160 biber dolması – stuffed bell pepper 161 tezgâh – counter 162 harcamak, sarfetmek (-i) – to spend Section 9 – Dokuzuncu Kısım Sorular Questions
  1. Sevim ne zaman evden çıktı?
  2. Niçin çarşıya gitti?
  3. Sevim o günkü akşam yemeği için ne satın alacak?
  4. Ne zamandan beri sebze ve meyve fiyatları pahalı?
  5. Sevim, Ankara’ya taşındığından beri hangi manavdan sebze veya meyve satın alır?
  6. O manav Sevim’i nasıl karşıladı?
  7. Manavın Sevim’e göstermek istediği sebze ve meyveler nasıldı?
  8. Dükkândaki şeyler Sevim’in hoşuna gitti mi?
  9. Sevim’in satın almak istediği fakat alamadığı sebze neydi?
  10. Hangi sebzeyi satın almaya karar verdi?
  11. Sevim kaç türlü sebze satın aldı?
  12. Manav domatesleri tartarken ne yaptı?
  13. Sevim meyve de satın aldı mı?
  14. Kaç kilo meyve satın aldı?
  15. Bütün bu satın aldığı şeyler için kaç lira ödedi?
Section 10 – Onuncu Kısım Ev Ödevi Homework Written or on tape. Use the following words in a sentence in the form they are given:
  1. doğduğundan beri
  2. orduya girdiğimden beri
  3. evlendiğimden beri
  4. sigarayı bıraktığımızdan beri
  5. yürümeye başladığından beri
  6. Đzmir’e geldiğinden beri
  7. vardığımızdan beri
  8. taşındığımızdan beri
  9. gittiklerinden beri
  10. satın aldıklarından beri
  11. hasta olduğumdan beri
  12. başladığınızdan beri
  13. öldüğünden beri
  14. verdiğimizden beri
  15. okulu bitirdiklerinden beri
TURKISH - ENGLISH VOCABULARY – LESSONS 49 - 56 TÜRKÇE - ĐNGĐLĐZCE KELĐMELER 49 – 56 DERS A acıkmak – to get hungry 10 Akademi Ödülü – Academy Awards 90 aktör – actor 90 Allah izin verirse – “God willing” 42 araba kullanmak – to drive a car 85 as – ace (only in cards) 110 as çekmek – to draw an ace 110 aşağı – down, below 32 ateş – fire 72 aynı – same, exact 48 ayrı ayrı – separately, one by one 129 B bağırmak – to shout, to yell 99 bakkal - grocer 95 bal – honey 62 balık tutmak (-i) – to catch fish 76 ballı – containing honey 62 baş rol – leading role 90 baş üstüne – with great pleasure, very well 24 battaniye – blanket 56 berber – barber 77 biber dolması – stuffed bell pepper 129 bile – even 62 bina – building 37 biriktirmek (-i) – to accumulate, to save 32 bisiklet – bicycle 114 bol bol – abundantly, amply 12 bununla beraber – in spite of this, however (together with this) 32 bütün – total, all of, entire 12 C cins, türlü – kind, sort, variety 24 Ç çalmak (-i) – to ring 68 çamaşır – laundry 95 çamaşır yıkamak (-i) – to wash laundry, to launder 95 çanta – bag, case 32 çiğnemek (-i) – to chew 90 sakız – chewing gum 90 çocuk hastalıkları – pediatrics, chidren’s diseases 45 D dağıtmak (-i) – to distribute 110 davetli – invited, guest 8 dayanıklı – durable, lasting, strong 24 dere – stream, creek 42 desen – design, pattern 32 desenli – with designs 32 dilim – slice 62 dinlenmek – to rest, to take a rest 10 dolmalık biber – bell pepper 124 dolu – full 12 düşmek – to fall, to go down 93 E eskiden – formerly, in the past 105 eşya – commodities, objects 32 etiket – label, tag 24 F fiyat – price 124 fotoğrafçı - photographer 44 G gezmeye gitmek – to go for a walk, to go for an outing 10 gök – sky 62 güler yüz – smiling face, friendly look 129 gülmek (-e) – to laugh 59 H Ha... evet – Oh... yes (now I remember) 124 hafif – light (weight) 12 halı – carpet 45 harcamak, sarfetmek (-i) – to spend 129 hatırlatmak, anımsatmak (-i) – to remind 90 hatta – even, furthermore, and what’s more 62 hazır olmak – to be ready, to be prepared 56 hazırlık – preparation 42 henüz – yet, just now 8 hep – all, always 62 hep beraber – altogether 62 her taraf – everywhere 12 Đ içeri – inside 32 ince – thin, fine 24 indirim, iskonto – discount 24 ipek – silk 24 ipekli – silken, containing silk 24 işi çıkmak – to have some business come up.42 iskambil kâğıdı – playing cards 80 izin vermek (-e) – to permit, to allow, to give permission 42 I ısıtmak (-i) – to warm, to heat 72 ıspanak – spinach 129 K kadın eşyası – women’s apparel 32 kâğıt oyunu – card game 110 kâğıtları karıştırmak (-i) – to shuffle cards 110 Karo – diamonds (only in cards) 111 karpuz – watermelon 72 karşılamak (-i) – to meet or greet, welcome 12 kazanmak (-i) – to win, to earn 90 kilo – kilogram 124 kırmak (-i) – to break 52 konu, mevzu – subject, topic 116 konuşma – talk, speech 44 konuşma yapmak (-e) – to give a talk, to give a speech 44 köşe – corner 101 kravat takmak – to put on or wear a tie 94 kupa, kör – heart (only in cards) 111 kuyruğa girmek (-e) – to get in a line 90 kuzu eti – lamb (meat) 94 M maça, pik – spade (only in cards) 111 manav – produce market owner 124 manifaturacı – draper, dealer in fabrics 32 meşgul etmek (-i) – to keep busy, to occupy .99 metre – meter 24 muazzam – enormous, huge 42 N Ne emredersiniz? – What is your wish? 124 nezle – head cold 60 O ortak – partner 116 Ö ödül, mükâfat – award, prize 90 övmek, methetmek (-i) – to praise, eulogize116 P park etmek – to park (a car) 19 pas – pass 111 Patlama! (fig.) – Don’t be impatient 72 patlamak – to explode, to burst 72 patlıcan – eggplant 124 pazarlık etmek (-ile) – to bargain 32 piknik yeri – picnic grounds 72 piyasa – market 124 piyasaya çıkmak – to come on the market 124 R rahat rahat – leisurely, without any difficulty or trouble 99 S sabırsızlanmak – to become impatient 80 sarhoş – drunk 52 seçmek (-i) – to choose, to select 116 sefer – turn, time 42 sepet – basket 56 sermek (-i) – to spread, to lay out 80 ses – voice, sound 12 sevinmek – to be glad, to be delighted, to be happy 42 sinek – clubs (only on cards) 111 susturmak (-i) – to silence, to shut one up 117 Ş şaşırmak (-e) – to be surprised, astounded 80 şekerim – darling (my sugar) 12 şiş kebabı – shish kebab 42 T ta ... – all the way from, (or) to 124 ta Adana’dan geldi – it (he, she) came all the way from Adana 124 takmak (-i) – to put or attach, (to wear a tie, belt, ring, etc.) 94 Tanıştığımıza memnun oldum (müşerref oldum) – I am very glad, I am honored (to meet you) 8 tanıştırmak – to introduce 8 tartmak (-i) – to weigh 124 taşımak (-i) – to carry 19 tek – single, odd (numbers) 62 temizlik – cleanliness, neatness 63 temizlik yapmak – to clean up 63 tenis – tennis 105 tenis oynamak – to play tennis 105 tezgâh – counter 129 top (kumaş) – bolt (fabric) 24 turist – tourist 45 tütüncü – tobacconist 99 U ucuzlamak – to become cheap 124 Uludağ – a mountain on the northwestern part of Turkey near the city of Bursa 114 uyku – sleep 52 Ü üzerinde – over, on top of 90 üzülmek (-e) – to be sorry, to grieve, to be depressed, to feel bad 8 V vitrin – show window 24 votka – vodka 110 yabancı dil – foreign language 114 yaklaşmak (-e) – to approach 72 yavaşlamak – to slow down 72 yazlık – for summer use, for summer 24 yerli – domestic, native 124 yeterli – sufficient, enough 13 yetişmek – to catch at the last minute 59 yiyecek – food, provisions 13 Z zahmet olmazsa – if it is not much trouble for you, if you would be so kind 24 zevk – taste (ref. to artistic taste), pleasure 24