TURKISH
BASIC COURSE
Volume 7
Home – Turkish Course
Turkish Course BOOK

PREFACE
These drills are taken from the
Turkish basic course and revised for current word usage and context.
The use of drills is often underutilized when learning a second language. A musician practices a song over and over again focusing on different aspects each time; one time for correctness of notes, once for dynamics, again for timing etc… In the same way the language learner must repeat their work over and over again, each time practicing one aspect of the sentence; first pronunciation, next for correct emphasis, again for intonation and then for speed and fluency. Each aspect is important to speaking well and the multiple practices help the brain to retain the information being used. These drills can be used to simplify the drilling process and give a start for drilling practice. Enjoy as you learn Turkish!
Kolay gelsin.
TABLE OF CONTENTS
Lesson 49 – KIRK DOKUZUNCU DERS 1
Ziyafet 8
-diyse (Conditional (past tense)) 9
Lesson 50 – ELLĐNCĐ DERS 15
Manifaturacı (Kumaşçı) Dükkânında 24
verdiğim kalem (-dik past participle) 25
Lesson 51 – ELLĐ BĐRĐNCĐ DERS 35
Bir Pikniğe Hazırlık 42
yazacağım mektup (future participle) 43
Lesson 52 – 51
Pikniğe Gitmeye Hazırlanıyorlar 56
-miş (Presumptive or reported past tense) 57
Lesson 53 – 65
Piknik Yerine Gidiyorlar 72
-iyordu (past continuous) 73
Lesson 54 – DERS 83
Sinemaya Gidiyorlar 90
Time Relations 91
-ken (while doing, verb) 92
Lesson 55 – DERS 103
Briç Oyunu 110
-ken (while being) 112
yapardım (aorist past tense, used to) 113
Lesson 56 – DERS 119
Manavda 124
------ den beri (since, verb) (See also lesson 42) 125
TURKISH - ENGLISH VOCABULARY – LESSONS 49 - 56 132
TURKISH BASIC COURSE
Lesson 49 – KIRK DOKUZUNCU DERS
Dinner Party Ziyafet
Section 1 – Birinci Kısım
Alıştırma Egzersizleri Perception Drill
Örnek 1: Pattern 1:
Yemeğini bitir
diysen oynabilirsin.
Under these conditions “A” |
The following will be done “B” |
Combination of A and B |
1. Yemeğinizi
bitirdiniz. |
Gidebilirsiniz. |
Yemeğinizi bitirdiyseniz gidebilirsiniz. |
Dün gece iyi
2. uyumadınız. |
Bu akşam erken
yatabilirsiniz. |
Dün gece iyi uyumadıysanız bu akşam erken
yatabilirsiniz. |
3. Bilet satın almadınız. |
Vapura binemezsiniz. |
Bilet satın almadıysanız vapura binemezsiniz. |
4. Ofise geldi. |
Görebilirsiniz. |
Ofise geldiyse görebilirsiniz. |
5. Güneş çıktı. |
Plaja gidebilirsiniz. |
Güneş çıktıysa plaja gidebilirsiniz. |
6. Ev ödevini bitirdi. |
Oynayabilir. |
Ev ödevini bitirdiyse oynayabilir. |
Ev ödevlerini
7. getirmediler. |
Okuldan erken
çıkamazlar. |
Ev ödevlerini getirmedilerse erken çıkamazlar. |
8. Ellerini yıkadılar. |
Yemek masasına
oturabilirler. |
Ellerini yıkadılarsa yemek masasına
oturabilirler. |
9. Bir yere gitmediler. |
Onlarla konuşabiliriz. |
Bir yere gitmedilerse onlarla konuşabiliriz. |
Örnek 2: Pattern 2:
O filmi gör
düyseniz bize anlatınız.
Under these conditions “A” |
Do the following “B” |
Combination of A and B |
1. O kitabı bitirdiniz. |
Geri veriniz. |
O kitabı bitirdiyseniz geri veriniz. |
Mektubu
2. bitirmediniz. |
Hemen bitiriniz. |
Mektubu bitirmediyseniz hemen bitiriniz. |
3. Soğuk aldınız. |
Doktoru görünüz. |
Soğuk aldıysanız doktoru görünüz. |
4. Đzin aldı. |
Gitsin. |
Đzin aldıysa gitsin. |
5. Parası kalmadı. |
Bankaya gitsin. |
Parası kalmadıysa bankaya gitsin. |
6. Okumadı. |
Đmzalamasın. |
Okumadıysa imzalamasın. |
Yemeğinizi
7. bitirdiniz. |
Gidelim. |
Yemeğinizi bitirdiyseniz gidelim. |
8. Yoruldunuz. |
Biraz oturalım. |
Yorulduysanız biraz oturalım. |
9. Yemeği hazırladınız. |
Hemen yiyelim. |
Yemeği hazırladıysanız hemen yiyelim. |
10. Bu dersi anlamadılar. |
Biraz daha çalışsınlar. |
Bu dersi anlamadılarsa biraz daha çalışsınlar. |
O arabayı satın
11. aldılar. |
Hemen gidip garajdan
alsınlar. |
O arabayı satın aldılarsa hemen gidip garajdan
alsınlar. |
12. Yemek yediler. |
Hemen gitsinler. |
Yemek yedilerse hemen gitsinler. |
Section 1 – Birinci Kısım
Alıştırma Egzersizleri Perception Drill
Örnek 3: Pattern 3:
Otobüsü kaçır
dıysa trenle gelir.
Under these conditions
“A” |
The following will
be done “B” |
Combination of A and B |
1. Bu sabah kahvaltı
etmediniz. |
Biraz sonra gidip
kahvaltı ederiz. |
Bu sabah kahvaltı etmediyseniz biraz sonra gidip
ederiz. |
2. O kitabı okudunuz. |
Bunları çok iyi
bilirsiniz. |
O kitabı okuduysanız bunları çok iyi bilirsiniz. |
3. Bu otobüsü kaçırdınız. |
Diğer otobüsle
gidersiniz. |
Bu otobüsü kaçırdıysanız diğer otobüsle
gidersiniz. |
4. Đyi olmadı. |
Tekrar yaparız. |
Đyi olmadıysa tekrar yaparız. |
5. Otobüsü kaçırdı. |
Taksiyle gelir. |
Otobüsü kaçırdıysa taksiyle gelir. |
6. Yemek pişirmedi. |
Lokantaya gidip
yeriz. |
Yemek pişirmediyse lokantaya gidip yeriz. |
Saat 5’te Ankara’dan
7. ayrıldılar. |
Saat 8’de burada
olurlar. |
Saat 5’te Ankara’dan ayrıldılarsa saat 8’de
burada olurlar. |
8. Bu dersi anlamadılar. |
Onlara bir defa daha
anlatırız. |
Bu dersi anlamadılarsa bir defa daha anlatırız. |
9. Öğrenciler izin aldılar. |
Yarın okula
gelmezler. |
Öğrenciler izin aldılarsa yarın okula gelmezler. |
Section 2 – Đkinci Kısım
Diyalog: English Translation Dialogue:
Dinner Party
- Leyla: Welcome, please come in. Sevim & Doğan: Thank you.
- Leyla: Come; let me introduce you to the other guests. Sevim: Were the Esins able to come?
- Leyla: Unfortunately they were unable to come. Their eldest daughter is still sick. Sevim: That’s a shame. I’m sorry to hear it.
- Leyla: What would you like to drink? Sevim: A glass of wine for me, please.
- Leyla: What would you like to have, Mr. Doğan? Doğan; A whisky for me, please.
- Leyla: After I bring your drinks, I shall introduce you to the other guests.
Sevim: Doğan, if the Cans have arrived I’ll introduce you to them. They are very nice people.
- Doğan: Very well. Come, let’s find a place and sit down.
Sevim: Let’s not leave. Leyla won’t be able to find us when she brings our drinks.
- Doğan: Here comes Leyla now. Who is the man with her? Sevim: I don’t know.
- Leyla: Here are your drinks. Have you met my brother? Sevim & Doğan: No, we haven’t yet.
- Leyla: Necdet, this is Mr. and Mrs. Kip. Necdet: Very happy to meet you.
- Sevim & Doğan: We’re happy to meet you, too.
Leyla: You go ahead and talk. I have a few things to do in the kitchen.
- Sevim: Leyla, if Ayşe hasn’t come yet, let me help. Leyla: No, thank you; there isn’t much left to do.
Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım

Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım

Section 3 – Üçüncü Kısım
Diyalog: Türkçe Çeviri Dialogue:
Ziyafet
- Leyla: Hoş geldiniz. Buyurun. Sevim ve Doğan: Hoş bulduk.
- Leyla: Gelin, sizi diğer davetlilerle1 tanıştırayım2. Sevim: Esin’in ailesi gelebildi mi?
- Leyla: Maalesef gelemediler. Büyük kızları hâlâ rahatsız. Sevim: Vah vah, çok üzüldüm3.
- Leyla: Ne içmek istersiniz?
Sevim: Lütfen bana bir bardak şarap.
- Leyla: Siz ne arzu edersiniz Doğan bey? Doğan: Bana bir viski lütfen.
- Leyla: Đçkilerinizi getirdikten sonra sizi diğer misafirlerle tanıştıracağım. Sevim: Doğan, eğer geldilerse seni Can’larla tanıştırayım. Çok iyi insanlar.
- Doğan: Pek iyi. Gel şimdilik bir yer bulup oturalım.
Sevim: Buradan ayrılmayalım. Leyla içkilerimizi getirdiği zaman bizi bulamaz.
- Doğan: Đşte Leyla geliyor. Yanındaki adam da kim? Sevim: Bilmiyorum.
- Leyla: Buyurun. Đşte içkileriniz. Kardeşimle tanıştınız mı? Sevim ve Doğan: Hayır, henüz4 tanışmadık.
- Leyla: Necdet, Bay ve Bayan Kip.
Necdet: Tanıştığımıza memnun oldum
5 efendim.
- Sevim ve Doğan: Biz de efendim.
Leyla: Siz buyurun konuşun, benim mutfakta biraz işim var.
- Sevim: Leyla, Ayşe gelmediyse ben yardım edeyim. Leyla: Hayır, teşekkür ederim, fazla iş kalmadı.
1 davetli – invited, guest
2 tanıştırmak – to introduce (to one another)
3 üzülmek (-e) – to be sorry, to grieve, to be depressed, to feel bad
4 henüz – yet, just now
5 Tanıştığımıza memnun oldum (müşerref oldum) – I am very glad, I am honored (to meet you)
Section 4 – Dördüncü Kısım
Gramer Analizi: Grammar Analysis:
-diyse (Conditional (past tense))
We may conceive of events and situations as conditions for some other event.
If we want to indicate that an event in the past is a necessary condition for a present decision or proposal and we don’t know if that condition has been fulfilled we place-
(y)sem, -(y)sen, -(y)se, - (y)sek, -(y)seniz, -(y)seler or more commonly
-lerse after the past tense-base.
Example:
If I want to show that you can leave on condition that you have finished your lesson (I don’t know if you have or not), I say:
Dersini bitir
diysen gidebilirsin. - You can leave if you have finished your
lesson.
For more examples refer to lesson 49, Section 1.
Note: There is an alternative form for the past conditional. The suffix
-se is added to the past definite: geldim - geldim
se.
verdim
se verdik
se
verdin
se verdiniz
se
verdiy
se verdiler
se This form is as frequently used as the other.
Section 5 – Beşinci Kısım
Gramer Egzersizleri Grammar Drill
Örnek 1: Pattern 1:
Under these conditions “A” |
The following can be done “B” |
Combination of A and B |
Örnek:
Ödevinizi bitirdiniz. |
Gidebilirsiniz. |
Ödevinizi bitirdiyseniz gidebilirsiniz. |
1. O kitabı okumadınız. |
Anlayamazsınız. |
|
2. Acıktınız.6 |
Yemek
yiyebilirsiniz. |
|
3. Đşinizi bitirdiniz. |
Evinize
gidebilirsiniz. |
|
4. Giyindiniz. |
Partiye
gidebilirsiniz. |
|
5. Hastalandınız. |
Okula
gelemezsiniz. |
|
6. Arkadaşıyla buluştu. |
Gelemez. |
|
7. Derse çalıştı. |
Yatabilir. |
|
8. Yoruldu. |
Dinlenebilir7. |
|
9. Gezmeye gittiler8. |
Evde bulamayız. |
|
10. Dün hareket ettiler. |
Bugün gelirler. |
|
11. Çorlu’ya geldiler. |
Onları görebiliriz. |
|
Örnek 2: Pattern 2:
Under these conditions “A” |
Do the following “B” |
Combination of A and B |
Örnek:
O kitabı bitirdiniz. |
Geri veriniz. |
O kitabı bitirdiyseniz geri veriniz. |
1. Bu dersi öğrendiniz. |
Anlatınız. |
|
2. Henüz uyanmadı. |
Uyandırınız. |
|
3. Soruyu anladınız. |
Cevap veriniz. |
|
4. Yemeğinizi bitirdiniz. |
Gidelim. |
|
6 acıkmak – to get hungry
7 dinlenmek – to rest, to take a rest
8 gezmeye gitmek – to go for a walk, to go for an outing
Section 5 – Beşinci Kısım
Gramer Egzersizleri Grammar Drill
Under these conditions
“A” |
Do the following
“B” |
Combination of A and B |
5. Yemeği hazırladınız. |
Yiyelim. |
|
6. Ayten yıkanmadı. |
Yatmasın. |
|
7. Arabayı temizlemedi. |
Sen temizle. |
|
8. Hastalandı. |
Doktora
götürünüz. |
|
9. Davet etti. |
Gidelim. |
|
Çocuklar ev
10. ödevlerini bitirdiler. |
Televizyon
seyredebilirler. |
|
Yabancı dil
11. öğrenmeğe karar verdiler. |
Öğrenebilirler. |
|
Örnek 3: Pattern 3:
Under these conditions “A” |
The following will be done “B” |
Combination of A and B |
Örnek:
Đyi oldu. (iyileşti) |
Yarın okula gelir. |
Đyi olduysa yarın okula gelir. (iyileştiyse) |
1. Karım ödemedi. |
Ben öderim. |
|
Bu ceketi arkadaşım
2. almadı. |
Ben alırım. |
|
3. O kitabı okudun. |
Bilirsin. |
|
4. Hasta oldu. |
Yarın okula
gelmez. |
|
5. Türkiye’ye gitti. |
Onları görür. |
|
6. Siz okumadınız. |
Ben okurum. |
|
7. Bunu anladınız. |
Yaparsınız. |
|
Bu dersi çok iyi
8. öğrendin. |
Bilirsin. |
|
9. Yatakları yaptılar. |
Kahvaltıyı
hazırlarlar. |
|
10. Çok içmedi. |
Ofise gelir. |
|
11. Hastaneye girdi. |
Bir kaç hafta
orada kalır. |
|
Section 6 – Altıncı Kısım
Okuma Reading
Ziyafet
Leyla ve kocası çok parti seven insanlardır. Hemen hemen ayda iki defa parti verirler.
Geçen Cumartesi akşamı bir kokteyl parti verdiler. Bu partiye en iyi arkadaşlarını davet ettiler.
Bir hafta önce Leyla, partiye davet etmek için Sevim’e telefon ettiği zaman, Sevim, “Kaya’ları davet ettiysen gelemeyiz” dedi. Leyla merak edip, “Niçin?” diye sorduğu zaman, Sevim, “Hâlâ onlarla konuşmuyoruz” diye cevap verdi. Onun için Kaya’ları partiye davet etmediler. Zaten, Leyla’nın kocası da Kaya’ları sevmez.
Cumartesi gecesi Leyla’nın kokteyl partisine gelen bütün
9 davetliler çok iyi bir gece geçirdiler.
Leyla bütün misafirlerini kapıda karşıladı
10. Herkes bol bol
11 yiyip içti. Son misafir ayrıldığı zaman sabah saat iki buçuktu. Her taraf
12 kirli bardak ve tabaklarla doluydu
13. Pencerenin yanında bir kanapede oturan Leyla yatmadan önce bulaşıkları yıkamak için mutfağa doğru giden kocasına hafif
14 bir sesle
15, “Şekerim
16 yorulduysan yarın bulaşıkları ben yıkarım” dedi. Fakat, kocası bunu işitmedi, Leyla da tekrar etmedi. Biraz daha oturup dinlendikten sonra kalkıp yatak odasına gitti.
9 bütün – total, all of, entire
10 karşılamak (-i) – to meet or greet, to welcome
11 bol bol – abundantly, amply
12 her taraf – everywhere
13 dolu – full
14 hafif – light (weight)
15 ses – voice, sound
16 şekerim – darling (my sugar)
Section 7 – Yedinci Kısım
Sorular Questions
- Leyla ve kocası neyi çok severler?
- Onlar her ay ne yaparlar?
- Geçen Cumartesi akşamı ne yaptılar?
- Leyla kime telefon etti?
- Niçin telefon etti?
- Sevim telefonda ne dedi?
- Sevim telefonda kimden bahsetti?
- Sevim Leyla’nın partisine gitti mi?
- Leyla’nın partisi nasıldı?
- Misafirler nasıl vakit geçirdiler?
- Leyla misafirlerini nerede karşıladı?
- Leyla’nın partisinde yeterli17 yiyecek18 ve içecek var mıydı?
- Misafirler saat kaça kadar kaldılar?
- Parti bittikten sonra bulaşıkları kim yıkadı?
- Leyla ne yaptı?
17 yeterli – sufficient, enough
18 yiyecek – food, provisions
Section 8 – Sekizinci Kısım
Ev Ödevi Homework
Written or on tape.
Comple the following phrases:
- Bu dersi anlamadıysanız...
- Henüz uyanmadıysa...
- Dün akşam Đzmir’den dönmediyse...
- Henüz hazırlanmadıysanız...
- Dün akşam dersine çalışmadıysa...
- Akşam yemeğini pişirmediyseniz...
- O kitabı okuduysanız...
- Bu sabah bana telefon ettiyse...
- Ofisten çıktıktan sonra bara gitmediyse...
- Burada çok içip kaldıysa...
TURKISH BASIC COURSE
Lesson 50 – ELLĐNCĐ DERS
At the Fabric Store Manifaturacı (Kumaşçı) Dükkânında
A |
B |
C |
A and C |
1. Kitap çok iyi. |
Hangi kitap? |
O kitabı şimdi
okuyorum. |
Şimdi okuduğum kitap çok iyi. |
2. Sandalye rahat. |
Hangi
sandalye? |
O sandalyede
oturuyorum. |
Oturduğum sandalye rahat. |
3. Çay iyi mi? |
Hangi çay? |
O çayı içiyorsunuz. |
Đçtiğiniz çay iyi mi? |
4. Bayan kim? |
Hangi bayan? |
Ali, o bayanla
konuşuyor. |
Ali’nin konuştuğu bayan kim? |
Mektubu ne zaman
5. aldınız? |
Hangi
mektubu? |
O mektubu
okuyorsunuz. |
Okuduğunuz mektubu ne
zaman aldınız? |
6. Öğretmen evli mi? |
Hangi
öğretmen? |
Şimdi o öğretmeni
dinliyoruz. |
Şimdi dinlediğimiz öğretmen
evli mi? |
7. Evi çok seviyorum. |
Hangi evi? |
Biz şimdi o evde
oturuyoruz. |
Şimdi oturduğumuz evi çok
seviyorum. |
8. Çorbayı eşim pişirdi. |
Hangi çorbayı? |
O çorbayı şimdi
içiyorsunuz. |
Şimdi içtiğiniz çorbayı eşim
pişirdi. |
Topu nereden
9. aldılar? |
Hangi topu? |
Şimdi o topla
oynuyorlar. |
Şimdi oynadıkları topu nereden
aldılar? |
Patatesleri ne zaman
10. pişirecekler? |
Hangi
patatesleri? |
Şimdi o patatesleri
soyuyorlar. |
Şimdi soydukları patatesleri ne
zaman pişirecekler? |
O oda senin odan
11. mı? |
Hangi oda? |
Hizmetçi şimdi o
odayı temizliyor. |
Hizmetçinin şimdi temizlediği
oda senin odan mı? |
Dergiyi ona kim
12. verdi? |
Hangi dergiyi? |
Şimdi o dergiye
bakıyor. |
Şimdi baktığı dergiyi ona kim
verdi? |
A |
B |
C |
A and C |
Bar dün çok
1. kalabalıktı. |
Hangi bar? |
Ben her akşam o bara
giderim. |
Her akşam gittiğim bar dün
çok kalabalıktı. |
2. Öğrenci zengin. |
Hangi öğrenci? |
Ben her gün o öğrenciyle okula
gelirim. |
Benim her gün okula geldiğim öğrenci zengin. |
3. Lokanta nerede? |
Hangi lokanta? |
Siz her öğleyin o
lokantaya gidersiniz. |
Sizin her öğleyin gittiğiniz
lokanta nerede? |
4. Otobüs saat kaçta okula varıyor? |
Hangi otobüs? |
Siz her sabah o
otobüsle okula gelirsiniz. |
Sizin her sabah okula
geldiğiniz otobüs saat kaçta okula varıyor? |
Dergiyi okumak
5. istiyorum. |
Hangi dergiyi? |
O her hafta dergiyi
satın alır. |
Onun her hafta satın aldığı
dergiyi okumak istiyorum. |
6. Şarap çok iyi. |
Hangi şarap? |
O her akşam yemekte
onu içer. |
Onun her akşam yemekte içtiği
şarap çok iyi. |
Gazeteleri nereden
7. alır? |
Hangi
gazeteleri? |
Onları her sabah
sokakta satar. |
Her sabah bu sokakta sattığı
gazeteleri nereden alır? |
8. Gazeteci hasta. |
Hangi gazeteci? |
Her sabah biz ondan
gazete satın alırız. |
Her sabah gazete satın
aldığımız gazeteci hasta. |
Biz de o lokantaya
9. gidelim. |
Hangi
lokantaya? |
Onlar her akşam o
lokantaya giderler. |
Biz de onların her akşam
gittikleri lokantaya gidelim. |
Section 1 – Birinci Kısım
Alıştırma Egzersizleri Perception Drill
Örnek 3: Pattern 3:
Dün akşam
tanış
tığ
ım adam bir subay?
A |
B |
C |
A and C |
Arabayı görmek
1. ister misiniz? |
Hangi
arabayı? |
Ben o arabayı bu sabah
satın aldım. |
Bu sabah satın aldığım
arabayı görmek ister misiniz? |
Hikâyeyi iyi
2. anladınız mı? |
Hangi
hikâyeyi? |
Ben o hikâyeyi dün
size anlattım. |
Dün size anlattığım hikâyeyi
iyi anladınız mı? |
O güzel bayan
3. arkadaşımın kız kardeşi. |
Hangi güzel bayan? |
Siz o güzel bayanla geçen hafta sonu dans
ettiniz. |
Sizin geçen hafta sonu dans ettiğiniz güzel bayan
arkadaşımın kız kardeşi. |
4. Pastayı kim yedi? |
Hangi pastayı? |
Siz o pastayı dün
getirdiniz. |
Sizin dün getirdiğiniz pastayı
dün gece kim yedi? |
Kitabı dün gece
5. bitirdim. |
Hangi kitabı? |
Kardeşiniz o kitabı
yazdı. |
Kardeşinizin yazdığı kitabı
dün gece bitirdim. |
6. Elbise çok güzel. |
Hangi elbise? |
Dün bir elbise
ısmarladı. |
Dün ısmarladığı elbise çok
güzel. |
7. Film çok eskiydi. |
Hangi film? |
Dün gece o filmi
televizyonda seyrettik. |
Dün gece televizyonda
seyrettiğimiz film çok eskiydi. |
O subay yedi dil
8. biliyor. |
Hangi subay? |
Geçen hafta biz o
subayla tanıştık. |
Geçen hafta tanıştığımız
subay yedi dil biliyor. |
9. Evi hiç görmedim. |
Hangi evi? |
Onlar o evi dün
sattılar. |
Onların dün sattıkları evi hiç
görmedim. |
10. Partiye gittiniz mi? |
Hangi partiye? |
Öğrenciler geçen hafta
sonu parti verdiler. |
Öğrencilerin geçen hafta sonu
verdikleri partiye gittiniz mi? |
11. Evi gördünüz mü? |
Hangi evi? |
Onlar geçen hafta o evi
satın aldılar. |
Onların geçen hafta satın
aldıkları evi gördünüz mü? |
12. Hikâyeyi bitirelim. |
Hangi
hikâyeyi? |
Dün o hikâyeye
başladık. |
Dün başladığımız hikâyeyi
bitirelim. |
Section 1 – Birinci Kısım
Alıştırma Egzersizleri Perception Drill
Örnek 4: Pattern 4:
Dün kızımı
götürdüğ
üm sinema çok kalabalıktı.
A |
B |
C |
A and C |
1. Banka Đzmir’de. |
Hangi banka? |
Ben o bankaya
paramı yatırırım. |
Paramı yatırdığım banka Đzmir’de. |
2. Doktor çok genç. |
Hangi doktor? |
Ben dün o doktora
oğlumu götürdüm. |
Dün oğlumu götürdüğüm doktor
çok genç. |
3. O garaj senin mi? |
Hangi garaj? |
Sen bu sabah arabanı o garaja
koydun. |
Bu sabah arabanı koyduğun garaj
senin mi? |
4. Gazino çok güzel bir yerde. |
Hangi gazino? |
Sen her hafta sonu
arkadaşlarını oraya götürürsün. |
Her hafta sonu arkadaşlarını
götürdüğün gazino çok güzel bir yerde. |
5. Masa temiz değil. |
Hangi masa? |
O öğrenci o masaya
kitabını koyuyor. |
O öğrencinin kitabını koyduğu
masa temiz değil. |
6. Adam çok zengin. |
Hangi adam? |
Biz ona evimizi
sattık. |
Evimizi sattığımız adam çok zengin. |
Dişçi çok iyi
7. Türkçe konuşuyor. |
Hangi dişçi? |
Geçen ay biz ona kızımızı götürdük. |
Geçen ay kızımızı götürdüğümüz dişçi çok iyi Türkçe konuşuyor. |
8. Kutu ne renk? |
Hangi kutu? |
Siz o kutuya
sigaralarınızı koydunuz. |
Sigaralarınızı koyduğunuz kutu ne renk? |
O yer çok uzak
9. mı? |
Hangi yer? |
Siz o yere arabanızı
park ettiniz19. |
Arabanızı park ettiğiniz yer çok
uzak mı? |
10. Parkta çok güzel çiçekler var. |
Hangi parkta? |
Çocuklar her gün o parka gidip
oynuyorlar. |
Çocukların her gün gidip
oynadıkları parkta çok güzel çiçekler var. |
11. Eve taşınacağız20. |
Hangi eve? |
Onlar o evi bize
sattılar. |
Onların bize sattıkları eve
taşınacağız. |
19 park etmek – to park (a car)
20 taşımak (-i) – to carry
Section 2 – Đkinci Kısım
Diyalog: English Translation Dialogue:
At the Fabric Store
- Shopkeeper: Please come in, come in.
Mrs. Kaya: Have your new summer fabrics come in?
- Shopkeeper: Yes, they have, madam. What kind would you like? Mrs. Kaya: Can I see your silk fabrics?
- Shopkeeper: All these bolts which you see are our summer silk fabrics. Mrs. Kaya: Could you take out the second bolt from the bottom?
- Shopkeeper: Certainly, madam.
Mrs. Kaya: It is very nice, but it is rather thin, isn’t it?
- Shopkeeper: Yes, it is thinner than the other fabrics, but it is a lot more durable. Mrs. Kaya: Is the fabric I saw in the window silk, too?
- Shopkeeper: Yes, madam. Would you like to see it? Mrs. Kaya: If it is no trouble.
- Shopkeeper: It will only take a minute.
Mrs. Kaya: This is the nicest silk material I have seen so far.
- Shopkeeper: You have very good taste, ma’am. This is the best fabric that we sell in this store. Mrs. Kaya: How much is (it) a meter?
- Shopkeeper: One minute, ma’am. The price tag must be here. Yes, here it is. Fifteen liras a meter. Mrs. Kaya: I need five meters. If you’ll give me a small discount I’ll buy some for my sister,
enough for a skirt.
- Shopkeeper: Sorry, ma’am. I can’t make a reduction of even a cent. Mrs. Kaya: All right, give me five meters.
Shopkeeper: Very well, ma’am.
Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım

Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım

Section 3 – Üçüncü Kısım
Diyalog: Türkçe Çeviri Dialogue:
Manifaturacı (Kumaşçı) Dükkânında
- Dükkâncı: Buyurun efendim. Buyurun.
Bayan Kaya: Yeni yazlık
21 kumaşlarınız geldi mi?
- Dükkâncı: Geldi efendim. Ne cins22 istiyorsunuz? Bayan Kaya: Đpekli kumaşlarınızı görebilir miyim?
- Dükkâncı: Đşte bütün bu gördüğünüz toplar23 yazlık ipekli24 25 kumaşlarımız. Bayan Kaya: Alttan ikinci topu çıkarır mısınız?
- Dükkâncı: Tabii efendim.
Bayan Kaya: Çok güzel, fakat oldukça ince
26 değil mi?
- Dükkâncı: Evet, diğer kumaşlardan daha ince, fakat çok daha dayanıklıdır27. Bayan Kaya: Vitrinde28 gördüğüm kumaş ta ipekli mi?
- Dükkâncı: Evet efendim. Görmek ister misiniz? Bayan Kaya: Eğer zahmet olmazsa29.
- Dükkâncı: Bir dakikalık iş efendim.
Bayan Kaya: Şimdiye kadar gördüğüm ipekli kumaşların en güzeli.
- Dükkâncı: Çok iyi bir zevkiniz30 var efendim. Bu dükkânda sattığımız kumaşların en iyisidir. Bayan Kaya: Metresi31 kaça?
- Dükkâncı: Bir dakika efendim. Etiketi32 burada olacak. Evet, işte. Metresi on beş lira.
Bayan Kaya: Bana beş metre lazım. Eğer biraz indirim
33 yaparsanız kız kardeşim için de bir eteklik alırım.
- Dükkâncı: Maalesef efendim, hiç indirim yapamam. Bayan Kaya: Peki, beş metre kesin.
Dükkâncı: Baş üstüne
34 efendim.
21 yazlık – for summer use, for summer
22 cins, türlü – kind, sort, variety
23 top (kumaş) – bolt (fabric)
24 ipek – silk
25 ipekli – silken, containing silk
26 ince – thin, fine
27 dayanıklı – durable, lasting, strong
28 vitrin – show window
29 zahmet olmazsa – if it is not much trouble for you, if you would be so kind
30 zevk – taste (referring to artistic taste), pleasure
31 metre – meter
32 etiket – label, tag
33 indirim, iskonto – discount
34 baş üstüne – with great pleasure, very well
Section 4 – Dördüncü Kısım
Gramer Analizi: Grammar Analysis:
verdiğ
im kalem (-dik past participle)
Past: |
A.
B.
A. |
Kalem nerede? Hangi kalem?
(Sana dün bir kalem verdim. O kalem.) Sana dün verdiğim kalem. |
|
A.
B.
A. |
Evi satın alacağım. Hangi ev?
(Dün bir ev gördük. O evi.) Dün gördüğümüz evi. |
Present: |
A.
B.
A. |
Kitap benim. Hangi kitap?
(Ali şimdi bir kitap okuyor. O kitap.) Ali’nin şimdi okuduğu kitap. |
Habitual: |
A.
B.
A. |
Tercümeleri bana göstersin. Hangi tercümeleri?
(Her akşam bir tercüme yapar. O tercümeleri.)
Her akşam yaptığı tercümeleri. |
If the best way of identifying something,
a pencil, for example, is the fact that it is the pencil that I (you, he, etc.)
gave, we use the past participle
verdik followed by the appropriate possessive suffix.
-
- If it is the pencil that I gave, we say:
Benim verdiğim kalem.
We can drop
benim and simply say:
Verdiğ
im kalem.
-
- If it is the pencil that you gave we say:
Senin verdiğin kalem. Or Verdiğin kalem.
-
- If it is the pencil he gave, we say:
Onun verdiği kalem. Or Verdiği kalem.
Section 4 – Dördüncü Kısım
Gramer Analizi: Grammar Analysis:
Note 1:
The -dik past participle is used for
present, past and
habitual. Whether it is the man
you
saw or
are now seeing or
see every day the form is the same. Usually the context makes this clear. However, for further clarity, we can add
dün, bir, az, önce, bir yıl önce, etc., to indicate that you are speaking of a
past event. With the present there is always the situational context or some word like
bu, o, etc. And for the habitual
her sabah, her gün, etc.
- Dün gördüğümüz öğrenci yeni öğrencilerden biri.
(The student we
saw is one of the new students.)
- Yazdığı mektubu bitirdikten sonra gelsin beni görsün.
(After he finishes the letter he is writing, let him come and see me)
- Her Cuma verdiğimiz testleri nasıl buluyorsunuz?
(How do you find the exams we give every Friday?)
Note 2:
In the following examples (1) and (2),
kalem and
pencere are direct objects, although
one is in the nominative and the other in the accusative case.
In examples (3), (4), and (5),
sandalye, oda, and
er are indirect objects.
Sandalyede (locative),
odaya (dative),
evden (ablative). Bayanla is a prepositional phrase.
But all of these have the same construction.
- Ona bir kalem verdim. O kalem çok kısa. Ona verdiğim kalem çok kısa.
- Pencereyi açtım. O pencere çok büyük.
Açtığ
ım pencere çok büyük.
- Sandalyede oturuyorum. O sandalye rahat değil.
Oturduğ
um sandalye rahat değil.
- Odaya girdim. O oda küçük.
Girdiğ
im oda küçük.
- Evden çıktık. O ev büyük değil.
Çıktığ
ımız ev büyük değil.
- Bir bayanla konuşuyor. O bayan çok güzel.
Konuş
tuğ
u bayan çok güzel.
A |
B |
C |
A and C |
Örnek:
Ev çok küçük. |
Hangi ev? |
Biz şimdi o evde oturuyoruz. |
Şimdi oturduğumuz ev çok küçük. |
1. Kitap çok iyi. |
Hangi kitap? |
O kitabı şimdi ben okuyorum. |
|
2. Ders çok kolay. |
Hangi ders? |
O dersi şimdi siz okuyorsunuz. |
|
3. Mektubu kime göndereceksin? |
Hangi mektubu? |
O mektubu şimdi sen yazıyorsun. |
|
4. Bu cümle çok uzun. |
Hangi cümle? |
O cümleyi şimdi sen okuyorsun. |
|
5. Park çok güzel. |
Hangi park? |
O parka şimdi Ali bey giriyor. |
|
6. Hikâye çok enteresan. |
Hangi hikâye? |
O bayan şimdi onu okuyor. |
|
7. Bu kadın çok genç. |
Hangi kadın? |
Biz onunla şimdi konuşuyoruz. |
|
8. Çay çok şekerli. |
Hangi çay? |
O çayı şimdi içiyorum. |
|
9. O gazete Türkçe mi? |
Hangi gazete? |
Onu şimdi siz okuyorsunuz. |
|
10. Adamlar nereli? |
Hangi adamlar? |
Ben onları hergün okulda
görüyorum. |
|
11. Dükkânın sahibi kim? |
Hangi dükkân? |
Ben orada alış veriş yapıyorum. |
|
Section 5 – Beşinci Kısım
Gramer Egzersizleri Grammar Drill
Örnek 2: Pattern 2:
A |
B |
C |
A and C |
Örnek:
O adam bir öğretmen. |
Hangi adam? |
Arkadaşım daima ondan bahseder. |
Arkadaşımın daima bahsettiği adam bir öğretmen. |
1. Lokanta çok küçük. |
Hangi lokanta? |
Ben her akşam o lokantaya giderim. |
|
2. Kulüp çok iyi mi? |
Hangi kulüp? |
Sen her gece o kulüpte bira içersin. |
|
3. O sınıf çok kalabalık mı? |
Hangi sınıf? |
Sen her gün o sınıfa gidersin. |
|
4. Plaja herkes gidiyor mu? |
Hangi plaja? |
Sen her hafta sonu o plaja gidersin. |
|
5. O bayın ismi ne? |
Hangi bayın? |
Ben onu her zaman bu otobüs durağında
görürüm. |
|
6. O tencere çok büyük mü? |
Hangi tencere? |
Fatma hanım onda her gün yemek pişirir. |
|
7. Kitap çok uzun. |
Hangi kitap? |
Biz onu okuma dersinde kullanırız. |
|
8. Lokantanın yemekleri nasıl? |
Hangi lokantanın? |
Arkadaşlarım orada her gün yemek yerler. |
|
9. Plajın kumu çok güzel mi? |
Hangi plajın? |
Siz her zaman oraya yüzmeye gidersiniz. |
|
10. Okuma kitabı kolay mı? |
Hangi okuma kitabı? |
Siz her gün onu okursunuz. |
|
11. Televizyon
programı çok hoş. |
Hangi program? |
Onlar her hafta o programı seyrederler. |
|
12. Gazino çok güzel. |
Hangi gazino? |
Onlar her akşam orada yemek yerler. |
|
Section 5 – Beşinci Kısım
Gramer Egzersizleri Grammar Drill
Örnek 3: Pattern 3:
A |
B |
C |
A and C |
Örnek:
Mektup çok uzun. |
Hangi mektup? |
Ben dün akşam bir mektup yazdım. |
Benim dün akşam yazdığım mektup çok uzun. |
1. Araba çok rahat. |
Hangi araba? |
O arabayı geçen hafta satın aldım. |
|
2. Ev çok güzel? |
Hangi ev? |
O eve geçen ay taşındım. |
|
3. Bu cümle doğru. |
Hangi cümle? |
O cümleyi karatahtaya yazdın. |
|
4. Kayık çok güzel. |
Hangi kayık? |
Onu dün
Bostancı’daki iskelede gördüm. |
|
5. Fatma’nın bluzu yeşil. |
Hangi bluzu? |
Fatma o bluzu iki gün önce aldı. |
|
Gündüzün
6. ayakkabısı çok sağlam. |
Hangi ayakkabısı? |
Gündüz geçen ay bir çift siyah ayakkabı
aldı. |
|
7. Parti çok
heyecanlıydı. |
Hangi parti? |
Biz geçen pazar günü bir parti verdik. |
|
8. Film çok
heyecanlıydı. |
Hangi film? |
Biz o filmi Cuma gecesi gördük. |
|
Evin çok güzel
9. ve geniş bir bahçesi var. |
Hangi evin? |
Siz, Đstanbul’da yeni bir ev satın aldınız. |
|
10. Hikâye çok
enteresan mı? |
Hangi hikâye? |
Siz onu geçen ay yazdınız. |
|
11. O adamlar kimdi? |
Hangi adamlar? |
Ayşe biraz önce onlarla konuştu. |
|
12. Tiyatro çok küçük. |
Hangi tiyatro? |
Onlar Cumartesi
gecesi o tiyatroya gittiler. |
|
Section 6 – Altıncı Kısım
Çeviri: Türkçe’den Đngilizce’ye Translation: Turkish-English
- Okuduğunuz kitabı nereden aldınız?
- Oturduğunuz sandalye rahat mı?
- Dün akşam dans ettiğiniz bayan çok güzeldi.
- Dün eşinizin giydiği şapka çok güzeldi.
- Geçen hafta sonu partide yediğiniz yemekler çok kötüydü.
- Lütfen bu sabah size verdiğim kitabı yarın geri getiriniz.
- Oturduğunuz evde kaç oda var?
- Oturduğunuz yerden okula neyle geliyorsunuz?
- Dün gece konuştuğunuz kızla evlenecek misiniz?
- Bu sabah gördüğünüz adam çok şarap içer.
- Gelecek yıl eşimin doğduğu şehire gideceğiz.
- Geçen Cuma televizyonda seyrettiğimiz artistin ismi neydi?
- Bu yazdığınız kitap ne hakkında?
- Söylediğim şeyleri yapınız.
- Satın aldığım bu kitabı oğluma vereceğim.
Section 7 – Yedinci Kısım
Çeviri: Đngilizce’den Türkçe’ye Translation: English-Turkish
- If he doesn’t come by six, can we leave?
- I wonder what the doctors do when they get sick?
- If you can give me a prescription, I’ll be able to get it filled before the drug store closes.
- If he doesn’t have any homework he may go to the movies.
- If they don’t have a car, how can they go to the picnic?
- If the silk is too expensive, shall I buy some other kind of material?
- If we cannot get a room with bath in this hotel, where shall we go?
- We have to get a hold of a man who can wash these large windows.
- Were you able to find today’s newspaper?
- If you still have my book, would you bring it to school this afternoon?
- If you have time, could you mail this letter for me?
- I’ll do whatever is necessary in order to be able to finish these.
- He is not going to be able to come and watch TV with us.
- If you have prepared the salad, can she put the meat in the oven?
- If I am through by Friday, I may be able to go to Đzmir with you.
Section 8 – Sekizinci Kısım
Okuma Reading
Manifaturacı (Kumaşçı) Dükkânında
Bayan Kaya bu sabah kendisine yazlık bir elbise yapmak için ipekli ince bir kumaş almaya karar verdi. Uzun bir tartışmadan sonra kocasından kırk beş lira alabildi. Kocası işine gittikten sonra hemen hazırlanıp evden çıktı. Yavaş yavaş yürümeye başladı. Kocasının verdiği kırk beş lira, bu zamanda bir elbiselik kumaş almak için yeterli değildi. Onun için uzun bir zamandan beri biriktirdiği
35 parayı da evden çıkmadan önce çantasına
36 koydu.
Çarşıda, bir çok kadın eşyası
37 38 satan dükkânların vitrinlerine uzun uzun baktı. Bu vitrinlerde gördüğü şeylerin hepsi hoşuna gitti, fakat maalesef yanlız bir elbiselik kumaş alabilecek kadar parası vardı. Nihayet, ara sıra alış veriş yaptığı bir manifaturacı
39 dükkânının önünde durup vitrine biraz baktıktan sonra içeri
40 girdi. Dükkân kalabalık değildi. Satıcı hemen Bayan Kaya’yı tanıdı ve “Buyurun efendim, Buyurun” diye onu kapıda karşıladı.
Bayan Kaya bir kaç kumaşa baktıktan sonra çok güzel desenli
41 42 yazlık ipekli bir kumaş almaya karar verdi. Satıcıyla biraz pazarlık etmek
43 istedi, maalesef bir kuruş aşağıya
44 alamadı. Bununla beraber
45 aldığı ipekli kumaş gerçekten çok güzeldi. Dükkânda daha bir çok güzel kumaş vardı. Fakat kocasının verdiği ve kendisinin biriktirdiği para bunları almaya yeterli değildi.
35 biriktirmek (-i) – to accumulate, to save
36 çanta – bag, case
37 eşya – commodities, objects
38 kadın eşyası – women’s apparel
39 manifaturacı – draper, dealer in fabrics
40 içeri – inside
41 desen – design, pattern
42 desenli – with designs
43 pazarlık etmek (-ile) – to bargain
44 aşağı – down, below
45 bununla beraber – in spite of this, however (together with this)
Section 9 – Dokuzuncu Kısım
Sorular Questions
- Bayan Kaya bu sabah ne yapmaya karar verdi?
- Onun satın almak istediği şey neydi?
- Kocasından kaç lira aldı?
- O parayı nasıl aldı?
- Ne zaman evden çıktı?
- Kocasının verdiği para yeterli miydi?
- Evden çıkmadan önce çantasına koyduğu şey neydi?
- Çarşıda gördüğü vitrinlerde neler vardı?
- Vitrinlerde gördüğü şeyler hoşuna gitti mi?
- Girdiği dükkân nasıl bir dükkândı?
- Dükkâna girmeden önce ne yaptı?
- Dükkân kalabalık mıydı?
- Satıcı Bayan Kaya’yı tanıdı mı?
- Bayan Kaya kumaş almadan önce ne yaptı?
- Kocasının verdiği para hoşuna giden kumaşı almak için yeterli miydi?
Section 10 – Onuncu Kısım
Ev Ödevi Homework
Written or on tape.
Make a sentence with each of the following words in the form they are given.
- okuduğum
- konuştuğum
- içtiğim
- oturduğum
- satın aldığım
- yazdığı
- dans ettiği
- gördüğümüz
- seyrettiğimiz
- anlattığımız
- bindiğimiz
- verdiğimiz
- gösterdikleri
- getirdikleri
- yedikleri
TURKISH BASIC COURSE
Lesson 51 – ELLĐ BĐRĐNCĐ DERS
Getting Ready for a Picnic Bir Pikniğe Hazırlık
Section 1 – Birinci Kısım
Alıştırma Egzersizleri Perception Drill
Örnek 1: Yarın akşam vereceğimiz partiye kimler gelecek? Pattern 1:
A |
B |
C |
A and C |
1. Bayan Türk. |
Hangi bayan? |
Yakında o bayanla
evleneceğim. |
Yakında evleneceğim bayan
Türk. |
2. Ev Boğaz’da. |
Hangi ev? |
O evi satın alacağım. |
Satın alacağım ev Boğaz’da. |
Film hangi
3. sinemada oynuyor? |
Hangi film? |
Sen o filmi bu akşam
göreceksin. |
Bu akşam göreceğin film
hangi sinemada oynuyor? |
4. Şehir nerede? |
Hangi şehir? |
Sen gelecek ay o
şehire gideceksin. |
Gelecek ay gideceğin şehir
nerede? |
Arabayı gördüm;
5. çok güzel. |
Hangi araba? |
O, yakında o arabayı
satın alacak. |
Onun yakında satın alacağı
arabayı gördüm; çok güzel. |
Okul çok uzak
6. değil. |
Hangi okul? |
Ali o okula gidecek. |
Ali’nin gideceği okul çok uzak
değil. |
7. Hikâye 18. sayfada. |
Hangi hikâye? |
O hikâyeyi bugün
okuyacağız. |
Bugün okuyacağımız hikâye
18. sayfada. |
Yemeği kim
8. pişirdi? |
Hangi yemeği? |
Biraz sonra o yemeği
yiyeceğiz. |
Biraz sonra yiyeceğimiz
yemeği kim pişirdi? |
9. Lokanta nerede? |
Hangi lokanta? |
Bu akşam o
lokantada yemek yiyeceksiniz. |
Bu akşam yemek yiyeceğiniz lokanta nerede? |
10. Oyunun ismini biliyor musunuz? |
Hangi oyunun? |
Çocuklar biraz sonra o oyunu
oynayacaklar. |
Çocukların biraz sonra
oynayacakları oyunun ismini biliyor musunuz? |
11. Tren geldi mi? |
Hangi tren? |
Yolcular o trene
binecekler. |
Yolcuların binecekleri tren
geldi mi? |
12. Filmin ismi ne? |
Hangi filmin? |
O filmi bu akşam
seyredeceğiz. |
Bu akşam seyredeceğimiz
filmin ismi ne? |
Section 1 – Birinci Kısım
Alıştırma Egzersizleri Perception Drill
Örnek 2: Götüreceğim gazino deniz kenarında. Pattern 2:
A |
B |
C |
A and C |
Adam hâlâ
1. gelmedi. |
Hangi adam? |
Ona bu parayı
vereceğim. |
Bu parayı vereceğim adam
hâlâ gelmedi. |
2. Bayan çok zengin. |
Hangi bayan? |
Ben ona arabamı
satacağım. |
Arabamı satacağım bayan çok
zengin. |
O yer Şile’ye yakın
3. mı? |
Hangi yer? |
Sen beni bu akşam o
yere götüreceksin. |
Bu akşam beni götüreceğin yer
Şile’ye yakın mı? |
4. Oda bu binada46. |
Hangi oda? |
Sen bu masaları o
odaya koyacaksın. |
Bu masaları koyacağın oda bu
binada. |
5. Ben o kentte iki yıl yaşadım. |
Hangi kentte? |
Ordu, oğlunuzu o kente gönderecek. |
Ordunun oğlunuzu göndereceği kentte iki yıl
yaşadım. |
6. Sinema nerede? |
Hangi sinema? |
Yarın oraya çocuklarımızı
götüreceğiz. |
Yarın çocuklarımızı götüreceğimiz sinema nerede? |
7. Lokantada Türk garsonları var. |
Hangi lokantada? |
Bu akşam
yemeğimizi orada yiyeceğiz. |
Bu akşam yemeğimizi
yiyeceğimiz lokantada Türk garsonları var. |
8. Hastane büyük mü? |
Hangi hastane? |
Siz yarın babanızı o hastaneye
götüreceksiniz. |
Yarın babanızı götüreceğiniz
hastane büyük mü? |
9. Doktorun ismi ne? |
Hangi doktorun? |
Yarın ona oğlunuzu
götüreceksiniz. |
Yarın oğlunuzu götüreceğiniz
doktorun ismi ne? |
10. Dolap orada. |
Hangi dolap? |
O dolaba mantoları
koyacaksınız. |
Mantoları koyacağınız dolap
orada. |
11. Park, Maltepe’de. |
Hangi park? |
Onlar köpeği oraya
götürecekler. |
Onların köpeği götürecekleri
park Maltepe’de. |
12. Yer okula yakın. |
Hangi yer? |
Onlar arabalarını o
yere park edecekler. |
Onların arabalarını park
edecekleri yer okula yakın. |
46 bina – building
Section 2 – Đkinci Kısım
Diyalog: English Translation Dialogue:
Getting Ready for a Picnic
- Ziya: Suna, dear, with the friends in the office, we decided today to have a picnic. Suna: How nice! The children will be very happy. When is it?
- Ziya: God willing, this Saturday. Suna: Where is it going to be?
- Ziya: We really haven’t decided yet, but I think it is going to be an enormous picnic. Suna: The place we went to last summer wasn’t bad.
- Ziya: Tomorrow we’ll talk about the place where we are going to have it.
Suna: It will be nice if the place where we are going to have the picnic is close to a stream or a lake.
- Ziya: True, and the children will play in the water and have a very good time. Suna: Are the Doğans coming too?
- Ziya: No, I don’t believe they will be able to make it. Suna: Why?
- Ziya: Doğan had some business come up in Đstanbul. Suna: What are we going to cook this time?
- Ziya: Some of the friends want to make shish kebab and pilav.
Suna: That’s not a bad idea. It would be so much better if the place where we have the picnic had a barbecue pit.
- Ziya: You’re right. We’ll cook the food we are going to have right there. Suna: I wonder if all of your friends in the office will be coming.
- Ziya: I believe so.
Suna: I still have the dress I wore for the last picnic. I’ll wear it again. I wonder what the other women will be wearing?
Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım

Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım

Section 3 – Üçüncü Kısım
Diyalog: Türkçe Çeviri Dialogue:
Bir Pikniğe Hazırlık
47
- Ziya: Suna’cığım, bugün ofiste çalışan arkadaşlarla bir piknik yapmaya karar verdik. Suna: Çok iyi! Çocuklar çok sevinecekler48. Peki ne zaman?
- Ziya: Allah izin verirse49 50 bu Cumartesi. Suna: Nerede olacak?
- Ziya: Vallahi henüz karar vermedik, ama muazzam51 bir piknik olacak galiba. Suna: Geçen yaz gittiğimiz yer fena değildi.
- Ziya: Yarın, piknik yapacağımız yer hakkında konuşacağız.
Suna: Piknik yapacağımız yer dereye
52 yada göle yakın olursa çok iyi olur.
- Ziya: Doğru, çocuklar da suda oynarlar ve çok iyi vakit geçirirler. Suna: Doğan’lar da gelecekler mi?
- Ziya: Galiba gelemiyecekler. Suna: Niçin?
- Ziya: Doğan’ın Đstanbul’da bir işi çıktı53. Suna: Bu sefer54 ne pişireceğiz?
- Ziya: Bazı arkadaşlar şiş kebabı55 ve pilav yapmak istiyorlar.
Suna: Fena bir fikir değil. Piknik yapacağımız yerde ocak olursa daha iyi olur.
- Ziya: Doğru, yiyeceğimiz yemekleri orada pişiririz. Suna: Acaba ofisteki arkadaşlarının hepsi gelecek mi?
- Ziya: Öyle sanıyorum.
Suna: Geçen piknikte giydiğim elbise hâlâ duruyor. Yine onu giyerim. Acaba diğer kadınlar ne giyecekler?
47 hazırlık – preparation
48 sevinmek – to be glad, to be delighted, to be happy
49 izin vermek (-e) – to permit, to allow, to give permission
50 Allah izin verirse – “God willing”
51 muazzam – enormous, huge
52 dere – stream, creek
53 işi çıkmak – to have some business come up
54 sefer – turn, time
55 şiş kebabı – shish kebab
Section 4 – Dördüncü Kısım
Gramer Analizi: Grammar Analysis:
yaz
acağ
ım mektup (future participle)
-
- Evi görmek ister misin?
- Hangi evi?
A. Bir ev satın alacağım. O evi.
Satın alacağım evi.
- Mektupta senden bahsedeyim mi?
- Hangi mektupta?
- Anneme bir mektup yazacağım. O mektupta. Anneme yazacağım mektupta.
If we want to identify an object by what someone is going to do to it, or with it, we use the future participle followed by a possessive suffix.
The possessive suffix indicates the subject of the verb. (See Lesson 50.)
For example, if I am talking about a party which I am going to give then I say: Ver
eceğ
im parti.
If I am talking about a party
Ali is going to give, I say: ‘Ali’nin ver
eceğ
i parti,’ and so on.
If I am talking about a party
you are going to give, I say: Ver
eceğ
iniz parti.
Note: See Note II, Grammar Analysis, Lesson 50, for examples about direct and indirect objects.
Section 5 – Beşinci Kısım
Gramer Egzersizleri Grammar Drill
Örnek 1: Pattern 1:
A |
B |
C |
A and C combination |
Örnek:
Ev çok güzel.
Konuşmayı56 hazırladım. |
Hangi ev?
Hangi konuşmayı? * |
Yakında ben o evi satın alacağım.
Bu akşam bir konuşma
yapcağım57. |
Yakında satın alacağım ev çok güzel.
Bu akşam yapacağım konuşmayı
hazırladım. |
1. Okula gidiyorum. |
Hangi okula? |
Ben o okuldan gelecek yıl mezun
olacağım. |
|
2. O bayan Türk. |
Hangi bayan? |
Đki ay sonra ben o bayanla
evleneceğim. |
|
3. O kitap Türkçe. |
Hangi kitap? |
O kitabı
arkadaşımdan alacağım. |
|
Film enteresan
4. mı? |
Hangi film? |
Bu akşam onu
görmeye gideceğim. |
|
Ali’nin kız
5. arkadaşını tanıyor musun? |
Hangi kız arkadaşını? * |
Ali, iki gün sonra o
kız arkadaşıyla evlenecek. |
|
6. Vapur büyük. |
Hangi vapur? |
Sen onunla gelecek hafta Đzmir’e
gideceksin. |
|
Uçağın ikinci
7. pilotu var mı? |
Hangi
uçağın?* |
Sen Pazar günü o
uçağa bineceksin. |
|
Şehirde
8. muazzam binalar var mı? |
Hangi
şehirde?* |
Sen orada çalışacaksın. |
|
Doktorun
9. muayenehanesi nerede? |
Hangi doktorun?* |
Siz o doktora muayene
olacaksınız. |
|
Fotoğrafçının58
10. dükkânı nerede, biliyor musun? |
Hangi
fotoğrafçının dükkânı? |
Arkadaşlarımız bizi orada bekleyecekler. |
|
* these are grammatically correct, but often spoken differently on the street (proper grammar as above) (common street language) Hangi konuşmayı? Hangi konuşma?
Hangi arkadaşını? Hangi arkadaşı?
Hangi uçağın? Hangi uçak?
Hangi şehirde? Hangi şehir?
Hangi doktorun? Hangi doktor?
56 konuşma – talk, speech
57 konuşma yapmak (-e) – to give a talk, to give a speech
58 fotoğrafçı - photographer
Gramer Egzersizleri Grammar Drill
Örnek 1: Pattern 1:
A |
B |
C |
A and C combination |
11. Müze nerede? |
Hangi müze? |
Turistler59 pazar
günü o müzeyi ziyaret edecekler. |
|
O iş hakkında hiç
12. bir şey öğrenemedin mi? |
Hangi iş? |
O işi Süleyman ve Nuriye yapacak. |
|
13. Halıyı60 gördün mü? |
Hangi halıyı?* |
Onu Öztürk’ler bize hediye
edecekler. |
|
14. Doktor Ali’nin muayenehanesi nerede? |
Hangi muayenehanesi?
* |
Doktor Ali yakında Ankara’da bir
muayenehane açacak. |
|
15. Büyük gölü
ziyaret ettiniz mi? |
Hangi büyük gölü? |
Gündüz, gelecek pazar günü oraya gidecek. |
|
Doktor,Đstanbul’
16. un en iyi çocuk hastalıkları61 doktoru. |
Hangi doktor? |
Beraber seyahat edeceğiz. |
|
17. Okulu gördünüz mü? |
Hangi okulu?* |
Oğlunuz gelecek
sene o okula gidecek. |
|
18. Hikâyeyi okudunuz mu? |
Hangi hikâyeyi?* |
Biz yarın derste o hikâyeyi
okuyacağız. |
|
19. Evi gördünüz
mü? |
Hangi evi?* |
Biz o eve gelecek ay taşınacağız. |
|
Derse çalıştınız
20. mı? |
Hangi derse?* |
Biz o dersi gelecek hafta öğreneceğiz. |
|
* these are grammatically correct, but often spoken differently on the street (proper grammar as above) (common street language) Hangi halıyı? Hangi halı?
Hangi muayenehanesi? Hangi muayenehane?
Hangi okulu? Hangi okul?
Hangi hikâyeyi? Hangi hikâye?
Hangi evi Hangi ev?
Hangi derse? Hangi ders?
59 turist – tourist
60 halı – carpet
61 çocuk hastalıkları – pediatrics, chidren’s diseases
LSSON 51 – ELLĐ BĐRĐNCĐ DERS
Section 5 – Beşinci Kısım
Gramer Egzersizleri Grammar Drill
Örnek 2: Pattern 2:
A |
B |
C |
A and C combination |
Örnek:
Lokanta Florya’da. |
Hangi lokanta? |
Ben arkadaşımla orada buluşacağım. |
Arkadaşımla buluşacağım lokanta
Florya’da. |
1. Adam Mısır’a gidiyor. |
Hangi adam? |
Ben, onun arabasını satın alacağım. |
|
2. Öğrenci Rusça öğreniyor. |
Hangi öğrenci? |
Ben, onun kardeşiyle telefonda konuşacağım. |
|
3. Artist Đspanyol. |
Hangi artist? |
Ben, onun dansını seyredeceğim. |
|
4. Bayan benim öğretmenim. |
Hangi bayan? |
Siz onu ziyaret edeceksiniz. |
|
5. Garaj çok büyük. |
Hangi garaj? |
Siz oraya arabanızı götüreceksiniz. |
|
6. Tabaklar
mutfakta. |
Hangi tabaklar? |
Siz, o tabaklara yemekleri koyacaksınız. |
|
Gramer Egzersizleri Grammar Drill
Örnek 2: Pattern 2:
A |
B |
C |
A and C combination |
7. Misafirler onların sınıf arkadaşları. |
Hangi misafirler? |
Onlara çay ikram edecekler. |
|
8. Ocak bahçede. |
Hangi ocak? |
Orada şiş kebabı pişirecek. |
|
9. Oda hastanede. |
Hangi oda? |
Doktor orada hastalarını muayene
edecek. |
|
10. Kalem çekmecede. |
Hangi kalem? |
Çekleri o kalemle imzalayacak. |
|
11. Radyo ofiste. |
Hangi radyo? |
Biz o radyoda
haberleri dinleyeceğiz. |
|
12. Öğrenciler okula gelmediler. |
Hangi öğrenciler? |
Biz onların ev ödevlerini
okuyacağız. |
|
13. Dükkân ana caddede. |
Hangi dükkân? |
Onlar bizimle o dükkânda
buluşacaklar. |
|
Section 6 – Altıncı Kısım
Okuma Reading
Bir Pikniğe Hazırlık
Bugün Ziya ofisten eve döndüğü zaman karısına çok iyi bir haber getirdi. O gün ofiste çalışan arkadaşları bir piknik yapmaya karar verdiler. Ziya bu haberi verdiği zaman karısı çok sevindi ve Ziya’ya yapacakları piknik hakkında bir çok sorular sordu. Maalesef, Ziya karısının sorduğu bazı sorulara yanıt veremedi. Fakat karısını memnun etmek için, “Yapacağımız piknik hakkında arkadaşlarla yarın daha çok konuşacağız. O zaman senin öğrenmek istedeğin şeyleri soracağım. Şimdi karnım aç, oturup yemeğimizi yiyelim” dedi.
Yemekte Suna kocasına geçen yaz yaptıkları piknikten bahsetti. Bu sefer de yapacakları pikniğin aynı
62 yerde olmasını istedi. Biraz da, piknikte pişirecekleri yemeklerden bahsettiler. Suna, “Bu sefer şiş kebabı pişirelim” dedi. Ziya karısının bu fikrini beğendi, ve “Yarın arkadaşlara söylerim” deyip yemeğini yemeye devam etti. Yemekten sonra gazetesini okumaya zaman bulamadı. Çünkü Suna, bu sefer pikniğe gelecek olan arkadaşları hakkında konuşmaya başladı. Ziya, karısının bütün sorularına yanıt vermeye çalıştı. Suna’nın soruları ve öğrenmek istediği şeyler bittiği zaman saat on birdi. Zavallı Ziya o günkü gazeteyi okuyamadan yatmaya gitti.
62 aynı – same, exact
Section 7 – Yedinci Kısım
Sorular Questions
- Ziya eve döndüğü zaman karısına ne dedi?
- O gün ofiste çalışan arkadaşlar ne yapmaya karar verdiler?
- Arkadaşlarının yapacağı şey neydi?
- Suna bu haberi işittiği zaman ne yaptı?
- Suna’nın sorduğu sorular ne hakkındaydı?
- Ziya karısının sorduğu soruların çoğuna yanıt verebildi mi?
- Ziya yarın arkadaşlarıyla ne yapacak?
- Ziya ne yapmak istedi?
- Suna yemekte de konuşmaya devam etti mi?
- Suna yemekte nelerden bahsetti?
- Suna bu sefer yapacakları pikniğin nerede olmasını istedi?
- Ziya’nın beğendiği fikir neydi?
- Karısı ne pişirmek istedi?
- Ziya yemekten sonra gazetesini okuyabildi mi?
- Ziya nasıl bir adamdı?
Section 8 – Sekizinci Kısım
Ev Ödevi Homework
Written or on tape.
Make a sentence with each of the following words in the form they are given.
- gideceğim şehir
- göreceğim film
- söyleyeceğim şarkı
- okuyacağım kitap
- satın alacağım ev
- bineceği
- oturacağı
- dinleyeceğimiz
- içeceğimiz
- yıkayacağımız
- pişireceğimiz
- seyredecekleri
- tanışacakları
- göndereceğiniz
- giyeceğim şapka
TURKISH BASIC COURSE
Lesson 52 – ELLĐ ĐKĐNCĐ DERS
Getting Ready to Go to a Picnic Pikniğe Gitmeye Hazırlanıyorlar
Section 1 – Birinci Kısım
Alıştırma Egzersizleri Perception Drill
Örnek 1: Pattern 1:
Örnekler:
Onlar dün akşam sinemaya
gitmiş
ler. Bayan Kaya o zengin adamla
evlenmiş.
Siz geçen hafta sonu Samsun’a
gitmiş
siniz.
A
I was there – I saw it. |
B
I was not there – I did not see it. |
- 1. O dün yeni bir elbise satın aldı.
- Öğretmenimiz Erzurum’a taşındı.
- Babam bu sabah dişçiye gitti.
- Doktor ona yeni bir şişe ilaç verdi.
- Ali ilkokulu geçen yıl bitirdi.
|
O dün yeni bir elbise satın almış. Öğretmenimiz Erzurum’a taşınmış. Babam bu sabah dişçiye gitmiş.
Doktor ona yeni bir şişe ilaç vermiş. Ali ilkokulu geçen yıl bitirmiş. |
- 6. Dün akşam sinemaya gittin.
- Bu sabah dört saat ders çalıştın.
- Sen o kitabı arkadaşına verdin.
|
Dün akşam sinemaya gitmişsin.
Bu sabah dört saat ders çalışmışsın. Sen o kitabı arkadaşına vermişsin. |
I was aware of the fact. |
I was unaware of the fact. |
- 9. Dün gece piyanonun üstündeki büyük vazoyu kırdım63.
- Dün gece uykumda64 Türkçe konuştum.
- Geçen hafta sonu çok sarhoş65 oldum.
|
Dün gece piyanonun üstündeki büyük vazoyu
kırmışım.
Dün gece uykumda Türkçe konuşmuşum. Geçen hafta sonu çok sarhoş olmuşum. |
D. 12. Bu sabah okula geç kaldınız.
- Geçen hafta sonu Bodrum’a gittiniz.
- Çocuklarınızı hayvanat bahçesine götürdünüz.
|
Bu sabah okula geç kalmışsınız.
Geçen hafta sonu Bodrum’a gitmişsiniz. Çocuklarınızı hayvanat bahçesine götürmüşsünüz. |
E. 15. Onların çocukları Ankara’da doğdu.
- Arkadaşlarınız o yemeği beğendiler.
- Öğrenciler bu dersi anladılar.
|
Onların çocukları Ankara’da doğmuş.
Arkadaşlarınız o yemeği beğenmişler. Öğrenciler bu dersi iyi anlamışlar. |
63 kırmak (-i) – to break
64 uyku – sleep
65 sarhoş – drunk
Section 2 – Đkinci Kısım
Diyalog: English Translation Dialogue:
Getting Ready to Go to a Picnic
- Suna: Come on, get up, Ziya. We are going to be late for the picnic. Ziya: What’s the time?
- Suna: Quarter to nine.
Ziya: Did the children get ready?
- Suna: A long time ago. They are having breakfast now. Ziya: Fine. I’ll be ready in half an hour.
- Emel: Mother, Leman telefoned. Suna: What did she say?
- Emel: It seems that their guests came from Istanbul, so they won’t be able to come to the picnic.
Suna: All right. You go finish your breakfast.
- Ziya: Well, I’m ready. Where’s my breakfast?
Suna: It is on the table. How are we going to the station?
- Ziya: In a taxi. Go and phone them right away.
Suna: All right. You finish your breakfast. The children are ready.
- Ziya: Emel, (my daughter) go and ask your mother if the lunch basket is ready. Emel: She said it was ready and that she has telephoned for the taxi.
- Ziya: Fine.
Can: Mother, the taxi is here (waiting). Come on, let’s go.
- Suna: You children go ahead and get in. We are coming. Ziya: Let me take the basket, you carry the blankets.
Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım

Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım

Section 3 – Üçüncü Kısım
Diyalog: Türkçe Çeviri Dialogue:
Pikniğe Gitmeye Hazırlanıyorlar
- Suna: Haydi kalk Ziya. Pikniğe geç kalacağız. Ziya: Saat kaç?
- Suna: Dokuza çeyrek var.
Ziya: Çocuklar hazırlandılar mı?
- Suna: Çoktan. Şimdi kahvaltılarını ediyorlar. Ziya: Peki. Ben de yarım saatte hazır olurum66.
- Emel: Anne, Leman hanım telefon etti. Suna: Ne dedi?
- Emel: Đstanbul’dan misafirleri gelmiş, onun için pikniğe gelemeyecekler. Suna: Peki. Sen git kahvaltını bitir.
- Ziya: Đşte hazırım. Kahvaltım nerede? Suna: Masada. Đstasyona neyle gideceğiz?
- Ziya: Taksiyle. Hemen git, telefon et.
Suna: Peki. Sen kahvaltını bitir. Çocuklar hazır.
- Ziya: Emel kızım, git annene sor, yiyecek sepeti67 hazır mı? Emel: Hazırlamış ve taksiye de telefon etmiş.
- Ziya: Çok iyi.
Can: Anne taksi gelmiş, bekliyor. Haydi gidelim.
- Suna: Haydi çocuklar siz gidip binin. Biz de geliyoruz. Ziya: Ben sepeti alayım, sen de battaniyeleri68 taşı.
66 hazır olmak – to be ready, to be prepared
67 sepet – basket
68 battaniye – blanket
Section 4 – Dördüncü Kısım
Gramer Analizi: Grammar Analysis:
-miş (Presumptive or reported past tense)
I
saw it. I did
not see it.
Dün
geldi. Dün
gelmiş
.
Bu sabah
gittiler. Bu sabah
gitmiş
ler.
Geçen Pazar
geldiniz. Geçen Pazar
gelmiş
siniz.
Bunu siz
yazdınız. Bunu siz
yazmış
sınız.
Kahvesini
bitirdi. Kahvesini
bitirmiş
.
Arabasını
yıkadı. Arabasını
yıkamış
.
Çocuklar okuldan
döndüler. Çocuklar okuldan
dönmüş
ler.
In Turkish there are
two past tenses.
- The -di past:
This is an activity, state or process which
we have seen with our own eyes, or
something universally accepted.
- The -miş past:
This is something we have
not seen. It is
inferred or
hearsay. The tense sign for this second hearsay past
-miş is followed by personal endings, Type I.
-im, -sin, -iz, -siniz, -ler
vermişim |
(they say that, |
I gave |
vermişsin |
it seems, |
You gave |
vermiş |
apparently, |
He gave |
vermişiz |
I hear that |
We gave |
vermişsiniz |
It is rumored |
You gave |
vermişler |
that) |
They gave |
Note: The idea that this fact is inferred or hearsay and not something we ourselves have witnessed, is expressed
explicitly in English. It comes out into the open. We have to state that it is something we have heard or inferred.
In Turkish all this is
implied. So the central idea, that of
inferred or witnessed fact, is what remains vivid and uppermost in our minds.
Section 5 – Beşinci Kısım
Gramer Egzersizleri Grammar Drill
Örnek 1: Pattern 1:
A
I was there – I saw it. |
B
I was not there – I did not see it. |
Örnek:
Dün arkadaşımın babası öldü. Eşim dün çocuklarımızı sinemaya götürdü. |
Dün arkadaşımın babası ölmüş.
Eşim dün çocuklarımızı sinemaya götürmüş. |
A.
- Ali dün gece sinemaya gitti.
- Kayınvalidem dün saat onda geldi.
- Oğlum saat dokuzda döndü.
- Ahmet arabasını sattı.
- Eşim bana bir kravat aldı.
- Kızım dün gece çok çalıştı.
- Arkadaşım evlendi.
- Saat yedide kahvaltı etti.
- Çocuğunu komşuya bıraktı.
- Karım et pişirdi.
|
|
B.
- Komutanından izin aldın.
- Ona para verdin.
- Ona çok soru sordun.
- Onlara iyi cevap verdin.
- Arkadaşına mektup gönderdin.
- Yeni gömleğini giydin.
|
|
Section 5 – Beşinci Kısım
Gramer Egzersizleri Grammar Drill
A
I was there – I saw it. |
B
I was not there – I did not see it. |
- Bu dersi iyi ezberledin.
- Geçen hafta sonu hastalandın.
- Nisan’da doğdun.
- Ayşe’yi davet ettin.
|
|
C.
- Dün akşam çok içtim.
- Dün gece çok güldüm69.
- Dün gece sekiz saat uyudum.
- Bu arabayı pahalıya aldım.
- Dün gece çok konuştum.
|
|
D.
- Saat beşte evden çıktınız.
- 2001’de evlendiniz.
- Onlara hikâye anlattınız.
- Ali’yi beklettiniz.
- Bıçakları iyi bilediniz.
|
|
E.
- Ahmet’i Bodrum’da gördüler.
- Dün sınava girdiler.
- Kuşadası’nda iyi vakit geçirdiler.
- Yeni öğrencilerle tanıştılar.
- Trene zamanında yetiştiler70.
|
|
69 gülmek (-e) – to laugh
70 yetişmek – to catch at the last minute
Section 6 – Altıncı Kısım
Çeviri: Türkçe’den Đngilizce’ye Translation: Turkish-English
- Can dün akşam sinemaya gitmiş.
- Eşim dün sabah yeni bir şapka satın almış.
- Geçen hafta sonu arkadaşım Đstanbul’a gitmiş.
- Siz dün yeni bir araba satın almışsınız.
- Siz Ankara’da oturmuşsunuz.
- Siz dün akşam barda çok içmişsiniz.
- Geçen gece çok kızgındın. Eşim söyledi, evde iki vazo kırmışsın.
- Hastanede iki gün uyumuşum.
- Ben küçük bir evde doğmuşum.
- Siz araba ısmarlamışsınız.
- Siz Türkiye’de deniz kenarında bir ev tutmuşsunuz.
- Can Bey Almanya’da çok para biriktirmiş.
- Siz dün Ortaköy’e gitmek zorunda kalmışsınız.
- O, geçen yıl Türkiye’de altı ay kalmış.
- Çocuklar dün nezle71 olmuşlar.
71 nezle – head cold
Section 7 – Yedinci Kısım
Çeviri: Đngilizce’den Türkçe’ye Translation: English-Turkish
- If he hasn’t sent the letters, I’ll take them.
- If you haven’t sharpened the knives, we won’t be able to cut the meat.
- I wonder if he can come and see me when he has finished his coffee.
- If he has brushed his teeth he can go to bed.
- If he hasn’t given you permission, of course you cannot do it.
- If the children are tired, let’s rest a while.
- When Ali and his wife arrive, will you introduce them to the other guests?
- If he has a temperature, phone the doctor immediately.
- If he hasn’t learned it by now, he’ll never be able to learn it.
- When I have time, I dust the furniture.
- If you have not given water to the roses, I’ll have to.
- When he turned to me and said, “Are you going to the cocktail party, too?”, I couldn’t say, “No”!
- If he did go to the dentist, we’ll have to wait for him.
- If the children are still sleeping, let’s not wake them up.
- If you have prepared your lesson, you can talk thirty minutes without stopping.
Section 8 – Sekizinci Kısım
Okuma Reading
Pikniğe Gitmeye Hazırlanıyorlar
O sabah Suna herkesten, hatta
72 çocuklardan bile
73 daha erken kalkıp hazırlanmaya başladı. O gün, çocukların ve Suna’nın uzun zamandan beri bekledikleri piknik günüydü.
Suna hemen mutfağa koşup pikniğe götürecekleri sepeti hazırlamaya başladı. Bunu bitirdikten sonra çocukların kahvaltısını hazırladı. Kendisi de bir iki fincan çay içti ve iki dilim
74 kızarmış ballı
75 76 ekmek yedi.
Hava çok güzeldi. Gökte
77 tek
78 bir bulut bile yoktu. Saate baktı. Dokuza çeyrek vardı. Hemen yatak odasına gidip Ziya’yı uyandırdı. Sonra tekrar mutfağa koştu. O zaman Emel, “Anne Leman hanım telefon etti. Đstanbul’dan misafirleri gelmiş, onun için pikniğe gelemiyecekler” dedi. Suna biraz üzüldü. Çünkü Leman en çok sevdiği arkadaşlardan biriydi. Biraz sonra Ziya da mutfağa geldi.
Herkesi mutfakta gördüğü zaman, “Ne kadar erken kalkmışsınız!” dedi. Eşinin hazırladığı kahvaltıyı yemek için daha fazla konuşmadan masaya oturdu.
Emel, annesine yardım etmek için bulaşıkları yıkamaya başladı. Bugün evde herkes neşeliydi.
Suna, istasyona gitmek için telefon edip bir taksi çağırdı. Hemen yatakları yaptı ve oturma odasını biraz düzeltti. Tekrar mutfağa döndüğü zaman herkes hazırdı. Bir kaç dakika sonra da taksi geldi. Hep
79 beraber
80 taksiye bindiler ve istasyona gittiler.
72 hatta – even, furthermore, and what’s more... (comes before the word to which it refers)
73 bile – even (always follows and stresses the importance of the word to which it refers)
74 dilim – slice
75 bal – honey
76 ballı – containing honey
77 gök – sky
78 tek – single, odd (numbers)
79 hep – all, always
80 hep beraber – altogether
Section 9 – Dokuzuncu Kısım
Sorular Questions
- O sabah en erken kalkan kimdi?
- Suna kalktıktan sonra ne yapmaya başladı?
- O gün ne günüydü?
- Suna’nın mutfakta hazırladığı şey neydi?
- Çocukların kahvaltısını hazırlayan kimdi?
- Suna kahvaltıda ne yedi ve ne içti?
- O gün hava nasıldı?
- Ziya’yı kim uyandırdı?
- Ziya kalktığı zaman saat kaçtı?
- Suna tekrar mutfağa geldiği zaman kızı ne dedi?
- Ziya mutfağa girdiği zaman ne dedi?
- Ziya’nın kahvaltısını kim hazırladı?
- Suna kime telefon etti?
- Niçin telefon etti?
- Suna evden çıkmadan önce temizlik81 yaptı82 mı?
81 temizlik – cleanliness, neatness
82 temizlik yapmak – to clean up
Section 10 – Onuncu Kısım
Ev Ödevi Homework
Written or on tape.
Write a short story (20 lines) about something which actually happened. You were not there when it happened but you heard about it.
TURKISH BASIC COURSE
Lesson 53 – ELLĐ ÜÇÜNCÜ DERS
On Their Way to the Picnic Grounds Piknik Yerine Gidiyorlar
Örnek 1: Pattern 1:
Örnekler:
Tom dün akşam dersine
çalış
mamış. Onlar bu kitabı
okumamış
lar.
Dün sabah yine okula
gitmemiş
sin.
A
I was there – I saw it. |
B
I was not there – I did not see it. |
A.
- O bu sabah traş olmadı.
- O dün akşam sinemaya gitmedi.
- O satın aldığı eve daha taşınmadı.
|
O bu sabah traş olmamış.
O dün akşam sinemaya gitmemiş. O satın aldığı eve daha taşınmamış. |
B.
- Dün akşam dersine çalışmadın.
- Bu sabah kahvaltı etmeden okula gelmedin.
|
Dün akşam dersine çalışmamışsın.
Bu sabah kahvaltı etmeden okula gelmemişsin. |
I was aware of what I was doing. |
I was unaware of what I was doing. |
C.
- Dün gece yatmadan önce kapıyı kapamadım.
- Çeki imzalamadım.
|
Dün gece yatmadan önce kapıyı kapamamışım.
Çeki imzalamamışım. |
D.
- Mektupları göndermediniz.
- Ev ödevinizi bitirmediniz.
|
Mektupları göndermemişsiniz. Ev ödevinizi bitirmemişsiniz. |
E.
- Çocuklar dün okula gitmediler.
- Onlar Ankara’dan daha dönmediler.
|
Çocuklar dün okula gitmemişler. Onlar Ankara’dan daha dönmemişler. |
Section 1 – Birinci Kısım
Alıştırma Egzersizleri Perception Drill
Örnek 2: Bu sabah uyandığım zaman yağmur yağ
ıyordu. Pattern 2:
This is going on now. |
This was going on. |
1. Öğretmeni dinliyorum. |
Öğretmeni dinliyordum. |
2. Arkadaşımla konuşuyorum. |
Arkadaşımla konuşuyordum. |
3. Televizyonu seyrediyorsun. |
Televizyonu seyrediyordun. |
4. Çeşme’deki plajda yürüyorsun. |
Çeşme’deki plajda yürüyordun. |
5. Mutfakta yemek pişiriyor. |
Mutfakta yemek pişiriyordu. |
6. Arabanı yıkıyor. |
Arabanı yıkıyordu. |
7. Manzarayı seyrediyoruz. |
Manzarayı seyrediyorduk. |
8. Lokantada yemek yiyoruz. |
Lokantada yemek yiyorduk. |
9. Gişeden bilet satın alıyorsunuz. |
Gişeden bilet satın alıyordunuz. |
10. Onunla Türkçe konuşuyorsunuz. |
Onunla Türkçe konuşuyordunuz. |
11. Onlar bir parti veriyorlar. |
Onlar bir parti veriyorlardı. |
12. Alışveriş yapıyorlar. |
Alışveriş yapıyorlardı. |
Örnek 3: Sınıfa girdiğim zaman öğrenciler derslerini hazırl
ıyorlardı. Pattern 3:
At the time the following things are done (A) |
These were going on (B) |
Combination of A and B |
1. Zil çaldı83. |
Ben uyuyordum. |
Zil çaldığı zaman uyuyordum. |
2. Öğretmen sınıfa girdi. |
Kitabı okuyordum. |
Öğretmen sınıfa girdiği zaman kitabımı
okuyordum. |
3. Ben odaya girdim. |
Sen dersine
çalışıyordun. |
Ben odaya girdiğim zaman sen dersine
çalışıyordun. |
4. Ben televizyonu açtım. |
Sen uyuyordun. |
Ben televizyonu açtığım zaman sen
uyuyordun. |
5. Sen telefon ettin. |
O çalışıyordu. |
Sen telefon ettiğin zaman o çalışıyordu. |
6. Komşumuz geldi. |
Annem yemek
hazırlıyordu. |
Komşumuz geldiği zaman annem yemek
hazırlıyordu. |
7. Yağmur yağmaya başladı. |
Otobüs
bekliyorduk. |
Yağmur yağmaya başladığı zaman otobüs
bekliyorduk. |
8. Öğretmen girdi. |
Tartışıyorduk. |
Öğretmen girdiği zaman tartışıyorduk. |
9. Misafirler geldi. |
Masayı
hazırlıyordunuz. |
Misafirler geldiği zaman masayı
hazırlıyordunuz. |
10. Biz evden çıktık. |
Siz uyuyordunuz. |
Biz evden çıktığımız zaman siz uyuyordunuz. |
11. Komutan koğuşa girdi. |
Askerler
koşuyorlardı. |
Komutan koğuşa girdiği zaman askerler
koşuyorlardı. |
12. Sen odaya girdin. |
Onlar futboldan
bahsediyorlardı. |
Sen odaya girdiğin zaman onlar futboldan
bahsediyorlardı. |
83 çalmak (-i) – to ring
Section 2 – Đkinci Kısım
Diyalog: English Translation Dialogue:
On Their Way to the Picnic Grounds
- Can: Mother, how much further are the picnic grounds? Suna: Not very far.
- Emel: Where are the picnic grounds, mother? Suna: At Kayaş.
- Ziya: Get ready, children, our train is approaching Kayaş. Suna: Come on, get up, the train has slowed down.
- Ziya: Nuran and her husband have arrived.
Suna: I wonder if they have brought the children too?
- Ziya: I don’t see their children. Hello, Nuran; hello, Yusuf. Nuran and Yusuf: Hello, we came to meet you. Come on, let’s go!
- Ziya: Come on, children, walk.
Emel: Is the place we are going to very ar?
- Ziya: Only one kilometer. Suna did you ask Nuran? Has she brought her children? Suna: I did ask her. She says she hasn’t brought them.
- Ziya: I wonder why?
Suna: She tells me that they both have head colds.
- Ziya: I am sorry to hear that. Suna: Look, everyone has come.
- Ziya: They have built the fire, and they are warming up the food. Suna: How nice. We won’t have to work very hard.
- Can: Mother, what are we having to eat at the picnic?
Suna: Be patient! In a short while we are going to have shish kebab, rice, salad and watermelon.
- Emel: Mother, I am going to go play near the river with Can. Ziya: Don’t go too far now!
Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım

Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım

Section 3 – Üçüncü Kısım
Diyalog: Türkçe Çeviri Dialogue:
Piknik Yerine Gidiyorlar
- Can: Anne, piknik yeri84 daha ne kadar uzakta? Suna: Çok uzakta değil.
- Emel: Anne, piknik yeri nerede? Suna: Kayaş’ta.
- Ziya: Çocuklar hazırlanın, trenimiz Kayaş’a yaklaşıyor85. Suna: Haydi kalkın tren yavaşladı86.
- Ziya: Nuran ve kocası gelmişler.
Suna: Acaba çocuklarını da getirmişler mi?
- Ziya: Çocuklarını görmüyorum. Merhaba Nuran, merhaba Yusuf. Nuran ve Yusuf: Merhaba. Sizi karşılamaya geldik. Haydi gidelim.
- Ziya: Haydi çocuklar, yürüyün. Emel: Gideceğimiz yer çok uzak mı?
- Ziya: Yanlız bir kilometre. Suna, Nuran’a sordun mu? Çocuklarını getirmiş mi? Suna: Sordum, getirmemiş.
- Ziya: Niçin acaba?
Suna: Đkisi de nezle olmuş.
- Ziya: Vah vah üzüldüm.
Suna: Bak herkes gelmiş.
- Ziya: Ateşi87 de yakmışlar, yemekleri ısıtıyorlar88. Emel: Ne iyi bizim çok çalışmamız gerekmeyecek.
- Can: Anne piknikte ne yiyeceğiz?
Suna: Patlama!
89 90 Biraz sonra şiş kebabı, pilav, salata ve karpuz
91 yiyeceğiz.
- Emel: Anne ben Can’la gidip derenin kenarında oynayacağım. Ziya: Çok uzaklara gitmeyin.
84 piknik yeri – picnic grounds
85 yaklaşmak (-e) – to approach
86 yavaşlamak – to slow down
87 ateş – fire
88 ısıtmak (-i) – to warm, to heat
89 Patlama! (fig.) – Don’t be impatient
90 patlamak – to explode, to burst
91 karpuz – watermelon
Section 4 – Dördüncü Kısım
Gramer Analizi: Grammar Analysis:
-iyordu (past continuous)
Yap
ıyordum - I was doing it.
The suffix
iyor indicates that an
action is in progress. By itself it indicates no tense.
If we want to indicate that an action is going on
now, we add the present tense of the verb ‘to be’,
um:
yapıyor
um - I am
now doing it.
yazıyor
um - I am
now writing.
içiyor
um - I am
now drinking.
To show that some action was going on in the past we add the past tense of the verb “to be” or the suffix -
dum after -
iyor suffix.
yapıyor
dum - I was doing it (in the past). yazıyor
dunuz - You were writing (in the past). içiyor
du - He was drinking (in the past).
The interrogative is the regular interrogative of the verb
to be in the past.
miydim
yapıyor
muydum? yazıyor
muydunuz? içiyor
muydu?
Note: In the third person plural, there is a variant form of
-dular, -lardı. Both forms are common. We can say gidi
yordular or gidi
yorlardı. This is possible only in the third person plural.
A
I was there – I saw it. |
B
I was not there – I did not see it. |
Örnek:
Evine erken gitti. Çok hastaydınız. Saat onda yattılar. |
Evine erken gitmiş. Çok hastaymışsınız. Saat onda yatmışlar. |
A.
Dün akşam çalışmadı.
1. |
|
2. Dersini ezberlemedi. |
|
3. Evini satmadı. |
|
4. Yeni araba almadı. |
|
5. Türklerden bahsetmedi. |
|
B.
6. Beni beklemedin. |
|
7. Đyi yanıt vermedin. |
|
8. Çekini bozdurmadın. |
|
9. Derslere devam etmedin. |
|
10. Yeni elbiseni giymedin. |
|
I was aware of what I was doing. |
I was unaware of what I was doing. |
C.
11. Çeki imzalamadım. |
|
12. Kâğıdı doğru doldurmadım. |
|
13. Bankaya kâfi para yatırmadım. |
|
14. Çok soru sormadım. |
|
15. Ali’ye söylemedim. |
|
I was aware of what I was doing. |
I was unaware of what I was doing. |
D.
16. Ahmet’e mektup yazmadınız. |
|
17. Çocukları yatırmadınız. |
|
18. Ayakkabınızı değiştirmediniz. |
|
19. Öğretmene haber vermediniz. |
|
20. Ona yemek ısmarlamadınız. |
|
I was there – I saw it. |
I was not there – I did not see it. |
E.
21. Öğrenciler dikkat etmediler. |
|
22. Subaylar futbol oynamadılar. |
|
23. Çocuklar ağlamadılar. |
|
24. Elbiseyi iyi temizlemediler. |
|
25. Bankaya uğramadılar. |
|
Section 5 – Beşinci Kısım
Gramer Egzersizleri Grammar Drill
Örnek 2: Pattern 2:
These are going on now. |
These were going on. |
Örnek:
Dersime çalışıyorum. |
Dersime çalışıyordum. |
1. Kitap okuyorum. |
|
2. Öğretmene soru soruyorum. |
|
3. Alışveriş yapıyorum. |
|
4. Kola içiyorsun. |
|
5. Ev ödevini yapıyorsun. |
|
6. Balık tutuyorsun92. |
|
7. Pilav pişiriyor. |
|
8. Benimle konuşuyor. |
|
9. Kardeşine mektup yazıyor. |
|
10. Bahçede çalışıyoruz. |
|
11. Plajda yürüyoruz. |
|
12. Sahilde geziyoruz. |
|
13. Postaneye gidiyorsunuz. |
|
14. Dergi okuyorsunuz. |
|
15. Ona telefon ediyorsunuz. |
|
16. Dans ediyorlar. |
|
17. Okuldan bahsediyorlar. |
|
18. Koğuşta ders çalışıyorlar. |
|
92 balık tutmak (-i) – to catch fish
Örnek 3: Pattern 3:
At the time the following are done (A) |
These were going on (B) |
Combination of A and B |
Örnek:
Sen odaya girdin. |
Yemek yiyordum. |
Sen odaya girdiğin zaman yemek yiyordum. |
1. Sen telefon ettin. |
Ben radyo
dinliyordum. |
|
2. Sen beni gördün. |
Berbere93gidiyordum. |
|
3. O beni çağırdı. |
Ben çek
bozduruyordum. |
|
Ben senin evine
4. gittim. |
Sen banyo
yapıyordun. |
|
5. Biz geldik. |
Sen uyuyordun. |
|
6. Ben evden çıktım. |
Sen traş oluyordun. |
|
7. Biz uğradık. |
Fatma evini
temizliyordu. |
|
8. Arkadaşları geldiler. |
O mutfakta
bulaşıkları yıkıyordu. |
|
9. Ben onu gördüm. |
O telefon ediyordu. |
|
10. Siz geldiniz. |
Biz sınıftan
çıkıyorduk. |
|
11. Onlar girdiler. |
Biz Türkiye’den
bahsediyorduk. |
|
12. Onlar kapıyı çaldılar. |
Biz yemek
pişiriyorduk. |
|
13. Biz onları gördük. |
Onlar arabayı
yıkıyorlardı. |
|
14. Misafirler geldiler. |
Çocuklar
yatıyorlardı. |
|
15. Biz iskeleye vardık. |
Onlar vapurdan
iniyorlardı. |
|
93 berber – barber
Section 6 – Altıncı Kısım
Çeviri: Türkçe’den Đngilizce’ye Translation: Turkish-English
- Arkadaşınız o yeni arabayı satın almış mı?
- Hayır, arkadaşım o yeni arabayı satın almamış. Kâfi parası yokmuş.
- Siz, söylediğim şeyi yapmamışsınız.
- Oğlum bu sabah okula gitmemiş.
- Siz dün akşam dersinizi çalışmamışsınız.
- Onlar, o filmi görmemişler.
- Eşiniz gidip o evi görmüş mü?
- Çocuklar yemeklerini yememişler.
- Onlar hiç Türkiye’ye gitmemişler.
- O öğretmenin hiç çocuğu yokmuş.
- Siz dün gece evde değilmişsiniz.
- Arkadaşınız evli değilmiş.
- Onun evi burada değilmiş.
- Eşiniz bahsettiğim kitabı okumuş mu?
- Onlar dün geceki partide çok iyi vakit geçirmemişler.
Section 7 – Yedinci Kısım
Çeviri: Đngilizce’den Türkçe’ye Translation: English-Turkish
- Weren’t the lamb chops I got yesterday fresh?
- The engineer you met in my office this morning is a very good friends of Ali’s.
- What was the name of the magazine your friend showed us?
- Fly, birds, fly to the land where I was born.
- My wife gave the frying pan I bought her to the cook.
- The letter I read to you this morning at breakfast was the one which your friend wrote.
- I didn’t like any of the movies I saw in Istanbul last week.
- Everybody liked the salad you made with parsley.
- Are these the maps they gave you at the travel agency?
- The rice you cooked with chicken broth was much better than the rice which I cooked.
- I wasn’t able to find the examination papers you corrected this morning.
- If you have read the article I showed you, will you please give it back?
- I have never had coffee anywhere like the coffee I used to have in Turkey.
- The factory you see is not as big as the one we visited in Denizli.
- Before I sign this I have to read it again.
Section 8 – Sekizinci Kısım
Okuma Reading
Piknik Yerine Gidiyorlar
Trende çocuklar çok neşeliydiler. Anne ve babalarına durmadan sorular soruyorlardı: “Daha ne kadar gideceğiz?” “Piknik yeri istasyondan ne kadar uzakta?” vesaire, vesaire.
Suna, Ziya ve çocuklar kırk beş dakikalık bir tren seyahatinden sonra piknik yapacakları yere vardılar. Đstasyonda arkadaşları Nuran ve kocasını gördüler. Suna onları gördüğü zaman, “Bak! Nuran ve kocası gelmişler, her halde bizi karşılamaya geldiler” dedi.
Trenden inip Nuran ve kocasıyla beraber piknik yerine doğru yürümeye başladılar. Ziya, yemek sepetini taşıyor, çocuklar da battaniyeleri taşımaya yardım ediyorlardı. Yirmi dakika yürüdükten sonra Emel, “Baba, piknik yeri oldukça uzakmış” dedi. Ziya, Emele, “Kızım koş, annene sor, iskambil kağıtlarını
94 getirmiş mi?” dedi. Emel, annesiyle konuşup döndükten sonra, “Hayır getirmemiş” dedi.
Bir kaç dakika sonra piknik yapacakları yere vardıkları zaman Suna şaşırdı
95, “Bak, herkes gelmiş! Ateşi bile yakmışlar” dedi. Ziya, eşinin söylediği şeyleri işitmedi. Çok yorgundu, onun için hemen sepeti bir ağacın altına koydu ve battaniyeyi de yere serdi
96 ve üstüne oturdu. Çocuklar da, “Karnımız aç, ne zaman yiyeceğiz?” diye sabırsızlanmaya
97 başladılar. Suna, oynamaları için onları derenin kenarına gönderdi, kendisi de arkadaşlarıyla konuşmaya gitti.
94 iskambil kâğıdı – playing cards
95 şaşırmak (-e) – to be surprised, to be astounded
96 sermek (-i) – to spread, to lay out
97 sabırsızlanmak – to become impatient
Section 9 – Dokuzuncu Kısım
Sorular Questions
- Çocuklar trende ne yaptılar?
- Çocukların öğrenmek istediği şeyler neydi?
- Tren seyahati kaç dakika sürdü?
- Đstasyonda onları bekleyenler kimdi?
- Suna onları gördüğü zaman ne dedi?
- Trenden indikten sonra ne yaptılar?
- Đstasyondan piknik yerine nasıl gittiler?
- Sepeti ve battaniyeleri kim taşıdı?
- Suna neyi taşıdı?
- Kaç dakikada (dakika içinde) piknik yerine vardılar?
- Nuran’ın çocuğu var mı?
- Nuran çocuklarını pikniğe getirdi mi?
- Piknik yerine vardıkları zaman Suna ne dedi?
- Piknik yerine varan Ziya ne yaptı?
- Çocuklar ne istediler?
Section 10 – Onuncu Kısım
Ev Ödevi Homework
Written or on tape.
Write about an incident that was witnessed by a friend or relative of yours. They told you how it happened. How would you relate it?
TURKISH BASIC COURSE
Lesson 54 – ELLĐ DÖRDÜNCÜ DERS
They are Going to the Movies Sinemaya Gidiyorlar
While this was going on
(A) |
This happened or
was happening (B) |
Combination of A and B |
1. Okula geliyordum. |
Arkadaşımı gördüm. |
Ben okula gelirken arkadaşımı gördüm. |
2. Kahve içiyordum. |
Dersime çalıştım. |
Ben kahve içerken dersime çalıştım. |
Sen dersine
3. çalışıyordun. |
Eşin ne yaptı? |
Sen dersine çalışırken eşin ne yaptı? |
Sen bu sabah gazete
4. okuyordun. |
Çocukların ne
yapıyordu? |
Sen bu sabah gazete okurken çocukların ne
yapıyordu? |
Öğretmen ders
5. anlatıyordu. |
O öğrenci uyuyordu. |
Öğretmen ders anlatırken o öğrenci uyuyordu. |
O, filmi
6. seyrediyordu. |
Arkadaşı uyuyordu. |
O, filmi seyrederken arkadaşı uyuyordu. |
7. Biz çalışıyorduk. |
Onlar oynuyorlardı. |
Biz çalışırken onlar oynuyorlardı. |
Biz Erzurum’a
8. gidiyorduk. |
Üç gün Ankara’da
kaldık. |
Biz Erzurum’a giderken üç gün Ankara’da
kaldık. |
Siz Almanya’ya
9. geliyordunuz. |
Nerelerden geçtiniz? |
Siz Almanya’ya gelirken nerelerden geçtiniz? |
10. Onlar yemek yiyordu. |
Televizyon
seyrediyorlardı. |
Onlar yemek yerken televizyon
seyrediyorlardı. |
Askerler
11. yürüyorlardı. |
Şarkı söylüyorlardı. |
Askerler yürürken şarkı söylüyorlardı. |
Section 1 – Birinci Kısım
Alıştırma Egzersizleri Perception Drill
Örnek 2: Pattern 2:
Ben dersime çalışır
ken sigara içmem.
While this is going on (A) |
This happens (B) |
Combination of A and B |
1. Kitap okuyorum. |
Çok sigara içerim. |
Ben kitap okurken çok sigara içerim. |
2. Öğretmeni dinliyorum. |
Konuşmam. |
Ben öğretmeni dinlerken konuşmam. |
3. Sen banyo yapıyorsun. |
Şarkı söyler misin? |
Sen banyo yaparken şarkı söyler misin? |
4. Sen yemek yiyorsun. |
Konuşur musun? |
Sen yemek yerken konuşur musun? |
5. O içki içiyor. |
Çok sigara içer. |
O içki içerken çok sigara içer. |
Kardeşim televizyon
6. seyrediyor. |
Hiç konuşmaz. |
Kardeşim televizyon seyrederken hiç
konuşmaz. |
Biz her sabah okula
7. geliyoruz. |
Türkçe konuşuruz. |
Biz her sabah okula gelirken Türkçe konuşuruz. |
Biz balkonda sigara
8. içiyoruz. |
Hiç Đngilizce
konuşmayız. |
Biz balkonda sigara içerken hiç Đngilizce
konuşmayız. |
Eşiniz arkadaşlarını
9. ziyaret ediyor. |
Siz ne yaparsınız? |
Eşiniz arkadaşlarını ziyaret ederken siz ne
yaparsınız? |
Siz araba
10. kullanıyorsunuz98. |
Sigara içer misiniz? |
Siz araba kullanırken sigara içer misiniz? |
Onlar denizde
11. yüzüyorlar. |
Çocukları kumda
oynarlar. |
Onlar denizde yüzerken çocukları kumda
oynarlar. |
Anneleri mutfakta
12. çalışıyor. |
Çocukları sokakta
oynarlar. |
Anneleri mutfakta çalışırken çocukları sokakta
oynarlar. |
98 araba kullanmak – to drive a car
Section 1 – Birinci Kısım
Alıştırma Egzersizleri Perception Drill
Örnek 3: Pattern 3:
Onlar Ankara’ya gider
ken Đzmit’ten geçecekler.
While this is going on (A) |
This will
happen (B) |
Combination of A and B |
1. Eve gidiyorum. |
Kasaba
uğrayacağım. |
Eve giderken kasaba uğrayacağım. |
Eşim annesine mektup
2. yazıyor. |
Ben televizyon
seyredeceğim. |
Eşim annesine mektup yazarken ben televizyon
seyredeceğim. |
3. Ben arabayı yıkıyorum. |
Sen evi
temizleyeceksin. |
Ben arabayı yıkarken sen evi temizleyeceksin. |
4. O, arabayı kullanıyor. |
Sen haritaya
bakacaksın. |
O, arabayı kullanırken sen haritaya bakacaksın. |
Ben alış veriş
5. yapıyorum. |
Eşim yemek
hazırlayacak. |
Ben alış veriş yaparken eşim yemek hazırlayacak. |
6. Biz konuşuyoruz. |
O bulaşıkları
yıkayacak. |
Biz konuşurken o mutfakta bulaşıkları yıkayacak. |
7. Ben anlatıyorum. |
Siz oturup
dinleyeceksiniz. |
Ben anlatırken siz oturup dinleyeceksiniz. |
Onlar vapurla
8. Türkiye’ye gidiyorlar. |
Bir çok limana
uğrayacaklar. |
Onlar vapurla Türkiye’ye giderken bir çok limana
uğrayacaklar. |
Section 2 – Đkinci Kısım
Diyalog: English Translation Dialogue:
They are Going to the Movies
- Doğan: Sevim, are you ready?
Sevim: Almost. At what time does the movie begin?
- Doğan: At nine.
Sevim: We have some time yet. Could you phone and call a taxi while I dress?
- Doğan: Taxis are rather expensive; let’s go by bus. Sevim: Well, I’m ready. Put on your jacket and let’s go.
- Doğan: On our way to the bus stop remind me to buy a pack of cigarettes. Sevim: O.K. What was the name of the movie?
- Doğan: “The Bridge on the River Kwai.”
Sevim: I read in a magazine that this movie has won many Academy Awards.
- Doğan: Just a minute, let me buy some cigarettes here.
Sevim: Buy me some chewing gum, too. I love to chew gun while watching the movies.
- Doğan: O.K.
Sevim: Hurry, the bus is coming.
- Doğan: Here is your chewing gum. Get on or we’ll be late. Sevim: Come, let’s sit here.
- Doğan: The movie will start in fifteen minutes. Sevim: Don’t worry; we’ll get there on time.
- Doğan: What was the name of the actor? The one who plays the lead in this movie? Sevim: Alec Guiness. I am told he is a very good English actor.
- Doğan: Here we are at Ulus Square. Come on, let’s get off.
Sevim: Look how crowded it is in front of the movie house. Run and get in line right away.
Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım

Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım

Section 3 – Üçüncü Kısım
Diyalog: Türkçe Çeviri Dialogue:
Sinemaya Gidiyorlar
- Doğan: Sevim, hazır mısın?
Sevim: Hemen hemen. Film kaçta başlıyor?
- Doğan: Dokuzda.
Sevim: Daha vaktimiz var. Ben giyinirken telefon edip bir taksi çağırır mısın?
- Doğan: Taksiler oldukça pahalı, otobüsle gidelim. Sevim: Đşte hazırım. Ceketini giy de gidelim.
- Doğan: Otobüs durağına doğru yürürken hatırlat99 ta bir paket sigara satın alayım. Sevim: Peki. Filmin ismi neydi?
- Doğan: “Kwai nehri üzerindeki100 köprü.”
Sevim: Dergide okudum, bu film bir çok Akademi Ödülü
101 102 kazanmış
103.
- Doğan: Bir dakika şuradan bir sigara alayım.
Sevim: Bana da bir sakız
104 al. Film seyrederken sakız çiğnemeyi
105 çok severim.
- Doğan: Peki!
Sevim: Acele et, otobüs geliyor.
- Doğan: Đşte sakızın. Bin, geç kalacağız. Sevim: Gel şuraya oturalım.
- Doğan: Film on beş dakika sonra başlayacak. Sevim: Merak etme yetişiriz.
- Doğan: Bu filmde başrolü106 oynayan aktörün107 ismi neydi? Sevim: Alec Guiness. Çok iyi bir Đngiliz aktörüymüş.
- Doğan: Đşte Ulus Meydanı’na geldik. Haydi inelim.
Sevim: Bak sinemanın önü ne kadar kalabalık! Koş hemen kuyruğa (sıraya) gir
108.
99 hatırlatmak, anımsatmak (-i) – to remind
100 üzerinde – over, on top of ...
101 ödül, mükâfat – award, prize
102 Akademi Ödülü (mükâfatı) – Academy Awards
103 kazanmak (-i) – to win, to earn
104 sakız – chewing gum
105 çiğnemek (-i) – to chew
106 başrol – leading role
107 aktör – actor
108 kuyruğa (sıra) girmek (-e) – to get in a line
Time Relations.
An event B can occur either
before, during, after, or
at the time that another event A was completed.
A is the fixed point from which B is measured.
If we were to make a diagram of time, it would be a straight line moving in one direction.
On this we shall mark a point A representing an event:
A
Time
But A must have some duration to be perceived at all. So in reality
A would be indicated in this way:
A
-
- Let us now mark an event B1 as occurring before A occurs.
A

B
1
This relationship is indicated by adding
-meden önce (OR –meden önce) directly to the verb root representing event A.
If A represents ‘reading a letter’ (mektubu okumak), then B
1 occurred ‘before reading the letter’ (mektubu oku
madan önce).
-
- Now let us mark event B2 as occurring during the time A is taking place but before it is completed: A
B
2
This relationship is indicated by adding
-ken to the aorist verb-base representing event A. Then B
2 occurred ‘while reading the letter’ (mektubu okur
ken).
-
- Now let us mark event B3 as occurring when A has taken place or is completed.
A
B
3
This relationship is indicated by adding
-diğ
i zaman to the verb-root. (See Lesson 48 for changes in
-diğ
i).
B
3 occurred : ‘when he read the letter’ (mektubu oku
duğ
u zaman)
Section 4 – Dördüncü Kısım
Gramer Analizi: Grammar Analysis:
-
- Now let us mark event B4 as occurring after event A has occurred.
A
B
4
This relationship is indicated by adding
-dikten sonra directly to the verb-root.
B
4 occurred : ‘after reading the letter’ (mektubu oku
duktan sonra)
Note: The verb representing events B
1, B
2, B
3, and B4 can be in any tense any person or any mood, the sequence, relative to B will be the same, therefore there will be no change in the suffixes representing this relationship.
-ken (while doing, verb)
As was shown in paragraph 2 in the above analysis,
-ken added to a verb root represents the event during which another event took place, is taking or will take place.
-ken never changes and is never accented.
Example:
Arkadaşımı gördüm. (B) I saw my friend.
Ne zaman? When?
Okula gelirken. (A) (While coming to school)
The main action (B) may be in any tense or mode; (A) will always be the same:
- Okula gelirken gördüm.
- Okula gelirken görmüş.
- Okula gelirken görsün.
- Okula gelirken görecek
- Okula gelirken görürse
- Okula gelirken göremez.
- Okula gelirken görebilir miyim?
onu gördüm I saw him
{
{
onu görmüş He saw him
onu görsün Let him see him
(A) |
onu görecek |
(A) While |
He is going to see him |
dönerken |
onu görürse |
returning |
If he sees him |
|
onu göremez |
|
He cannot see him |
|
onu görebilir miyim? |
|
Can I see him? |
The subject of the (A) clause is not indicated. Therefore:
- When the subject of the (A) clause is not the same as that of the main verb (B), it has to be indicated by a pronoun or a noun placed before the –ken form.
Sen mektubu yazarken : While
you are writing the letter,
ben de gazeteyi okurum :
I will read the newspaper.
- When the subject of the (A) clause is the same as that of the main verb we do not need to indicate the subject of the (A) clause.
Koşarken düş
tü109. :
He fell while running.
Koşarken düş
tüm. :
I fell while running.
Koşarken düş
tük. :
We fell while running.
109 düşmek – to fall, to go down
While this was going on (A) |
This happened or was happening (B) |
Combination of A and B |
Örnek:
Ben bulaşıkları yıkıyordum. |
Eşim çocuklara kitap okuyordu. |
Ben bulaşıkları yıkarken eşim çocuklara kitap okuyordu. |
1. Ben kahvaltı hazırlıyordum. |
Eşim yatakları yapıyordu. |
|
2. Ben yeni dersimi ezberliyordum. |
Çocuklarım
derslerine çalışıyorlardı. |
|
3. Sen Đgilizce’den Türkçe’ye çeviri
yapıyordun. |
Ben senin yanlışlarını düzeltiyordum. |
|
4. Sen arabalara bakıyordun. |
Kızın lokantaya girdi. |
|
5. Hüseyin traş oluyordu. |
Radyo dinliyordu. |
|
6. Osman kravatını takıyordu110 111. |
Şarkı söylüyordu. |
|
7. Biz ilginç haberler anlatıyorduk. |
Öğretmen dinliyordu. |
|
8. Biz eski dersleri gözden geçiriyorduk. |
Birbirimize sorular sorduk. |
|
9. Siz sınav oluyordunuz. |
Arkadaşlarınız ne yapıyordu? |
|
10. Siz kuzu etini112 kesiyordunuz. |
Eşiniz patatesleri temizledi. |
|
11. Onlar fasulye pişiriyorlardı. |
Biz patatesleri soyuyorduk. |
|
12. Çocuklar uyuyorlardı. |
Biz televizyon seyrediyorduk. |
|
110 takmak (-i) – to put or attach, (to wear a tie, belt, ring, etc.)
111 kravat takmak – to put on or wear a tie
112 kuzu eti – lamb (meat)
Section 5 – Beşinci Kısım
Gramer Egzersizleri Grammar Drill
Örnek 2: Pattern 2:
While this is going on (A) |
This happens (B) |
Combination of A and B |
Örnek:
Ben araba kullanıyorum. |
Çok sigara içerim. |
Ben araba kullanırken çok sigara içerim. |
1. Ben kahve içiyorum. |
Yemek yemem. |
|
2. Derslerimi okuyorum. |
Yeni kelimeleri bir kağıda yazarım. |
|
3. Sen yeni dersini öğreniyorsun. |
Anlamadığın
cümleleri öğretmene sorar mısın? |
|
4. Sen film seyrediyorsun. |
Bir şey yer misin? |
|
5. Suzan çamaşır113 yıkıyor114. |
Nesrin bahçede oynar. |
|
6. Bekir okula gidiyor. |
Her zaman bakkala115 uğrar. |
|
7. Biz seyahat ediyoruz. |
Güzel yerlerin resmini çekeriz. |
|
8. Biz seyahata çıkıyoruz. |
Arkadaşlara “Allaha ısmarladık” deriz. |
|
9. Siz traş oluyorsunuz. |
Oturur musunuz? |
|
10. Siz kitap okuyorsunuz. |
Radyo dinler misiniz? |
|
11. Çocuklar televizyon seyrediyorlar. |
Anneleri mutfakta yemek pişirir. |
|
12. Misafirler oturma odasında konuşuyorlar. |
Çocuklar kendi odalarında oynarlar. |
|
113 çamaşır – laundry
114 çamaşır yıkamak (-i) – to wash laundry, to launder
115 bakkal - grocer
Section 5 – Beşinci Kısım
Gramer Egzersizleri Grammar Drill
Örnek 3: Pattern 3:
While this is going on (A) |
This happens (B) |
Combination of A and B |
Örnek:
Biz Türkiye’ye gidiyoruz. |
Đtalya ve Yunanistan’a uğrayacağız. |
Biz Türkiye’ye giderken Đtalya ve Yunanistan’a uğrayacağız. |
1. Eve gidiyorum. |
Bakkala uğrayacağım. |
|
2. Arabayla Adana’ya gidiyorum. |
Antalya’dan geçeceğim. |
|
3. Sen seyahat ediyorsun. |
Bir çok ülke göreceksin. |
|
4. Sen oraya gidiyorsun. |
Bir çok yeni şeyler göreceksin. |
|
5. Öğretmen derse gidiyor. |
Kitabını alacak. |
|
6. O öğrenci Türkçe öğreniyor. |
Başka bir dil öğrenmeyecek. |
|
7. Biz pikniğe gidiyoruz. |
Bir arabaya bineceğiz. |
|
8. Ben ve kız arkadaşım denizde yüzüyoruz. |
Siz ne yapacaksınız? |
|
9. Siz dersinize çalışıyorsunuz. |
Biz bulaşıkları yıkayacağız. |
|
10. Siz iskambil
oynuyorsunuz. |
Biz televizyon seyredeceğiz. |
|
11. Öğrenciler Türkçe öğreniyorlar. |
Đngilizce konuşmayacaklar. |
|
12. Onlar kahve almaya gidiyorlar. |
Ceket ve şapkalarını giyecekler. |
|
Section 6 – Altıncı Kısım
Çeviri: Türkçe’den Đngilizce’ye Translation: Turkish-English
- Dün akşam dersime çalışırken arkadaşlarım geldi.
- Bu sabah otobüsü beklerken Bayan Demir’i gördünüz mü?
- Dün akşam televizyon seyrederken kardeşim Ankara’dan telefon etti.
- Biz bu sabah kahvaltı ederken yağmur yağmaya başladı.
- Öğretmen ders verirken öğrenciler dinlerler.
- Eşim araba kullanırken sigara içmez.
- Ev ödevinizi yaparken radyo dinler misiniz?
- O her akşam dersine çalışırken eşi ve çocukları televizyon seyrederler.
- Biz Gelibolu’ya giderken Çakmaklı’dan geçeceğiz.
- Ben yarın sabah arabayı yıkarken eşim evi temizleyecek.
- Bu hafta sonu siz futbol oynarken ben seyredeceğim.
- Öğretmen ders anlatırken konuşmayınız.
- Araba kullanırken sigara içmeyiniz.
- Ben kahvaltı ederken lütfen sen de hazırlan.
- O konuşurken iyi dinleyiniz.
Section 7 – Yedinci Kısım
Çeviri: Đngilizce’den Türkçe’ye Translation: English-Turkish
- Did you show your mother the car you are going to buy?
- If he hasn’t left, let him show you the book he showed me.
- How many rooms does the house he is going to rent have?
- I have something to speak to you about.
- It won’t be a bad idea if you made a list of the things you are going to buy.
- If he has missed the bus, let him come by car.
- Everybody liked the dinner your friend cooked.
- Don’t forget the things I told you.
- If the place we are going to is very far, let’s take a taxi.
- Into which box did you put the letters you were going to send?
- If there is anything I have forgotten, please remind me before you go.
- I’ll show you the pictures he took when he leaves.
- If he is not better by tomorrow, I’ll give him the medicine the doctor gave (him).
- If you find what you are looking for, phone me right away, won’t you?
- Let the students who are coming this evening see me before they leave.
Section 8 – Sekizinci Kısım
Okuma Reading
Sinemaya Gidiyorlar
Doğan ve Sevim uzun zamandan beri dergi ve gazetelerde okudukları, ve bir kaç Akademi Ödülü kazanan, “Kwai Nehri Üzerindeki Köprü” filmini görmeye karar verdiler.
O akşam Doğan işinden çıktıktan sonra hemen eve geldi. Sinemaya geç kalmamak için akşam yemeğini erken yediler. Sevim mutfakta bulaşıkları yıkarken Doğan gazetesini okudu. Gazetede, görecekleri film hakkında uzun bir yazı vardı. Doğan bunun bir kısmını mutfakta bulaşıkları yıkayan eşine okudu.
Sevim bulaşıkları bitirdikten sonra hazırlanmak için hemen yatak odasına gitti. Bir kaç dakika sonra Doğan oturma odasından, “Geç kalacağız, acele et” diye bağırmaya
116 başladı. Sevim rahat rahat
117 hazırlanabilmek için kocasını meşgul etmeye
118 çalıştı, ve ona sorular sormaya başladı. Doğan bu soruları yanıtlamaya çalışırken, Sevim de rahat hazırlandı ve oturma odasına geldi. Hemen evden çıkıp otobüs durağına doğru yürümeye başladılar. Yolda yürürken Doğan bir paket sigara satın almak için bir tütüncüye
119 uğradı. Orada kendisine sigara ve karısına da sakız aldı. Otobüste biraz daha bu film hakkında konuştular. Karısı bir kaç defa ismini sordu. On beş dakika sonra, otobüs sinemanın önünde durdu. Sinemanın önü çok kalabalıktı. Bilet almak için bekleyen insanların yaptığı kuyruk oldukça uzundu. Doğan hemen otobüsten indi ve kuyruğa girmek için koşmaya başladı.
116 bağırmak – to shout, to yell
117 rahat rahat – leisurely, without any difficulty or trouble
118 meşgul etmek (-i) – to keep busy, to occupy
119 tütüncü – tobacconist
Section 9 – Dokuzuncu Kısım
Sorular Questions
- Doğan ve Sevim ne yapmaya karar verdiler?
- Onların görecekleri bu film nasıl bir filmdi?
- Đsmi neydi?
- Doğan o akşam işinden çıktıktan sonra niçin hemen eve gitti?
- Yemekten sonra Doğan gazete okurken Sevim ne yaptı?
- Doğan’ın okuduğu gazetede görecekleri film hakkında nasıl bir yazı vardı?
- Sevim mutfakta işini bitirdikten sonra ne yapmaya başladı?
- Sevim rahat rahat hazırlanabildi mi?
- Sevim yatak odasında giyinirken Doğan ne yaptı?
- Sevim kocasını nasıl meşgul etti?
- Sevim niçin kocasını meşgul etmek istedi?
- Sinemaya neyle gittiler?
- Doğan otobüs durağına giderek ne satın aldı?
- Kaç dakikada sinemaya vardılar?
- Sinemanın önü nasıldı?
Section 10 – Onuncu Kısım
Ev Ödevi Homework
Written or on tape.
The following acts are done, are being done, or will be done sometime between the start and the completion of another act.
Fill in the suitable acts in the following sentences:
- televizyonu seyretmem.
- sigara içmem.
- oturma odasında gazete okudum.
- eşim mutfakta akşam yemeğini pişirdi.
- çocuklar bahçede oynayacaklar.
- o köşede120 uyumaya çalışıyor.
- iki üç paket sigara içer.
- her sabah benim evimin önünden geçerler.
- konuşmak iyi bir şey değil.
- arkadaşı Ankara’dan telefon etti.
120 köşe – corner
TURKISH BASIC COURSE
Lesson 55 – ELLĐ BEŞĐNCĐ DERS
A Bridge Game Briç Oyunu
A |
B |
Ben küçüktüm. →
1. Ankara’da oturdum. |
Ben küçükken Ankara’da oturdum. |
Ben sivildim. →
2. Evlendim. |
Ben sivilken evlendim. |
Sen gençtin. →
3. Spor yaptın mı? |
Sen gençken spor yaptın mı? |
Sen çocuktun. →
4. Hangi şehirde oturdun? |
Sen çocukken hangi şehirde oturdun? |
O hasta. →
5. Hiç yemek yemez. |
O hastayken hiç yemek yemez. |
O altı yaşındaydı. →
6. Okula başladı. |
O altı yaşındayken okula başladı. |
Biz gençtik. →
7. Yüzme öğrendik. |
Biz gençken yüzme öğrendik. |
Biz zengindik. →
8. Bir yıl Büyükada’da oturduk. |
Biz zenginken bir yıl Büyükada’da oturduk. |
Siz Türkiye’deydiniz. →
9. Đzmir’i ziyaret ettiniz mi? |
Siz Türkiye’deyken Đzmir’i ziyaret ettiniz mi? |
Siz Ankara’daydınız. →
10. Çok seyahat ettiniz mi? |
Siz Ankara’dayken çok seyahat ettiniz mi? |
Onlar öğrenciydi. →
11. Çok çalışıyorlardı. |
Onlar öğrenciyken çok çalışıyorlardı. |
Onlar Đstanbul’daydılar. →
12. Çok iyi vakit geçirdiler. |
Onlar Đstanbul’dayken çok iyi vakit geçirdiler. |
Section 1 – Birinci Kısım
Alıştırma Egzersizleri Perception Drill
Örnek 2: Ben on yıl önce her gün tenis
121 oy
nardım122. Pattern 2:
Present Habits |
Former Habits |
1. Ben günde iki paket sigara içerim. |
Ben günde iki paket sigara içerdim. |
2. Ben her sabah bir saat yüzerim. |
Ben geçen yıl hiç yüzmedim. |
3. Sen her sabah geç kalkarsın. |
Sen eskiden123 erken kalkardın. |
4. Sen her gece sekiz saat uyursun. |
Sen eskiden hiç uyumazdın. |
5. O her gün yalnız bir saat çalışır. |
O üç yıl önce her gün sabahtan akşama kadar
çalışırdı. |
6. O her gün saat beşte bankadan çıkar. |
O eskiden saat sekizde bankadan çıkardı. |
7. Biz her gün lokantada yemek yeriz. |
Geçen yıl biz her gün lokantada yemek yemezdik. |
8. Biz her gece sinemaya gideriz. |
Bir kaç yıl önce biz hiç sinemaya gitmezdik. |
9. Siz her gün traş olur musunuz? |
Siz eskiden her gün traş olurdunuz. |
10. Siz daima buzlu rakı içersiniz. |
Bir kaç yıl önce siz rakı içmezdiniz. |
11. Onlar her Pazar kiliseye giderler. |
Onlar ayda bir defa kiliseye giderlerdi. |
12. Onlar her akşam televizyon seyretmezler. |
Onlar televizyonu satın aldıkları zaman her akşam
televizyon seyrederlerdi. |
121 tenis – tennis
122 tenis oynamak – to play tennis
123 eskiden – formerly, in the past
Section 1 – Birinci Kısım
Alıştırma Egzersizleri Perception Drill
Örnek 3: Ben küçükken her akşam parkta futbol oyn
ardım. Pattern 3:
A |
B |
Ben sivildim. →
1. Her akşam bara giderdim. |
Ben sivilken her akşam bara giderdim. |
Ben askerdim. →
2. Her gün üç saat yürürdüm. |
Ben askerken her gün üç saat yürürdüm. |
Sen gençtin. →
3. Her sabah yüzerdin. |
Sen gençken her sabah yüzerdin. |
Sen öğrenciydin. →
4. Çok çalışırdın. |
Sen öğrenciyken çok çalışırdın. |
O zengindi. →
5. Her yaz Ayvalık’a giderdi. |
O zenginken her yaz Ayvalık’a giderdi. |
O öğrenciydi. →
6. Kız kardeşinin evinde kalırdı. |
O öğrenciyken kız kardeşinin evinde kalırdı. |
Biz askerdik. →
7. Her akşam saat dokuzda yatardık. |
Biz askerken her akşam saat dokuzda yatardık. |
Biz çocuktuk. →
8. Çok seyahat ederdik. |
Biz çocukken çok seyahat ederdik. |
Siz bekârdınız. →
9. Çok şarap içerdiniz. |
Siz bekârken çok şarap içerdiniz. |
Siz gençtiniz. →
10. Gözlük takardınız. |
Siz gençken gözlük takardınız. |
Onlar erdi. →
11. Az para alırlardı. |
Onlar erken az para alırlardı. |
Onlar zengindi. →
12. Her akşam gazinoya giderlerdi. |
Onlar zenginken her akşam gazinoya giderlerdi. |
Section 2 – Đkinci Kısım
Diyalog: English Translation Dialogue:
A Bridge Game
- Halil: Would you like to play bridge?
Suzan: I’d be glad to. Kerim also likes to play cards.
- Leyla: Come on let’s go to the living room. Halil: Where are the playing cards?
- Leyla: In the drawer.
Halil: I found them. Come let’s sit down.
- Leyla: I’ll shuffle the pack; you go and get some drinks for the guests. Halil: What would you like to drink?
- Kerim: What do you have?
Halil: Wait a minute, I’ll go and see. Wine, vodka and beer.
- Suzan: Vodka for me, please. Kerim: And wine for me.
- Halil: What would you like to have Leyla? Leyla: Beer.
- Halil: I’m going to have beer, too. Leyla: Come on and draw a card.
- Kerim: I drew an ace. That means I shuffle the pack.
Suzan: Kerim plays a very good game of bridge. When he was with the army, he played bridge with his friends almost every night.
- Kerim: Please cut.
Suzan: I hope you won’t get it all mixed up when you deal.
- Leyla: I’ve got all my cards. Suzan: One heart.
- Halil: Pass.
Leyla: Two spades.
Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım

Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım

Section 3 – Üçüncü Kısım
Diyalog: Türkçe Çeviri Dialogue:
Briç Oyunu
- Halil: Briç oynamak ister misiniz?
Suzan: Memnuniyetle. Kerim de kâğıt oyunlarını
124 çok sever.
- Leyla: Buyurun misafir odasına gidelim. Halil: Đskambil kâğıtları nerede?
- Leyla: Çekmecede.
Halil: Buldum. Buyurun oturalım.
- Leyla: Ben kâğıtları karıştırırken125 sen de git misafirlerimize içki getir. Halil: Ne içmek istersiniz?
- Kerim: Neler var?
Halil: Dur bir bakayım. Şarap, votka
126 ve bira.
- Suzan: Bana votka lütfen. Kerim: Bana da şarap.
- Halil: Sen ne istiyorsun Leyla? Leyla: Bira.
- Halil: Ben de bira içeceğim. Leyla: Gel bir kart çek.
- Kerim: Ben as127 çektim128. O halde kâğıtları ben karıştıracağım.
Suzan: Kerim çok iyi briç oynar. Askerdeyken hemen hemen her gece arkadaşlarıyla briç oynarmış.
- Kerim: Kes lütfen.
Suzan: Đnşallah dağıtırken
129 yanlış yapmazsın.
124 kâğıt oyunu – card game
125 kâğıtları karıştırmak (-i) – to shuffle the cards
126 votka – vodka
127 as – ace (only in cards)
128 as çekmek – to draw an ace
129 dağıtmak (-i) – to distribute
Section 3 – Üçüncü Kısım
Diyalog: Türkçe Çeviri Dialogue:
- Leyla: Benim kâğıtlarım tamam. Kerim: Bir kupa130.
- Halil: Pas131. Leyla: Đki maça132.

Coker Kör, Kupa (As, Birli) Pik, Maça (Rua, Papaz)

Karo
133 (Dam, Kız) Sinek
134 (Vale, Bacak) Kör, Kupa (Onlu)
130 kupa, kör – heart (only in cards)
131 pas – pass
132 maça, pik – spade (only in cards)
133 Karo – diamonds (only in cards)
134 sinek – clubs (only on cards)
Section 4 – Dördüncü Kısım
Gramer Analizi: Grammar Analysis:
-ken (while being)
We saw in lesson 54 that in order to show that an event
A took place while another event
B
was
going on but not completed, we place
-ken after the aorist verb-base indicating
B.
- <─── Okula gidiyorum. ───> Okula giderken Ahmet’e rastladım.
- Ahmet’e rastladım.
While on my way to school (I hadn’t arrived yet), I met Ahmet.
But an event can also occur during the time a
certain condition occurs.
If we want to indicate this face, we place the suffix
-ken after the adjective or noun denoting this condition or state.
- <──── During the time I was a child (childhood) ───>
A. Something was learned
Bunu çocukken öğrendim: I learned this when I was a child.
The noun may have various endings.
Çocuk
ken - When I was a child
Evdey
ken - When at home
Evinizdey
ken - When at your home
Öğretmenim
ken - While (you, he, she etc.) was my teacher
-ken does not indicate person or time.
Note: When the word to which
-ken is attached ends in a vowel, a (y) is placed before
-ken.
Section 4 – Dördüncü Kısım
Gramer Analizi: Grammar Analysis:
yap
ardım (aorist past tense, used to)
The aorist suffix indicates
habit or
something done at regular intervals. By itself it does not indicate whether it is present or past habit. The personal suffix shows that. (See Grammar Analysis Lesson 53)
Present Habit Past Habit
Erken yatar.
He goes to bed early. Erken yat
ardı:
He was in the habit of
going to bed early.
Đçerim
I drink. Đç
erdim:
I was in the habit of drinking. I used to drink.
Note: When used in the past the implication is that this is
no longer a habit: it
used to be a habit, but is
not a habit any more.
Ben günde dört beş fincan kahve iç
erdim. (artık şimdi içmiyorum). Ben her akşam ondan önce yat
ardım. (artık ondan önce yatmıyorum).
Okuldayken her gün tenis oyn
ardım. (artık her gün tenis oynamıyorum).
Şimdi │ Eskiden
│
Yüzmüyorum. │ Çocukken yüz
erdim.
Yemek pişiriyorum. │ Yemek pişir
mezdim. Gömleklerimi kendim yıkıyorum. │ Gömlekleri kendim yıka
mazdım. Bahçede çalışmayı seviyorum. │ Bahçede çalışmayı sev
mezdim. Đzmir’e şimdi çok az gidiyorum. │ Đzmir’e sık sık gid
erdim.
Az süt içiyorum. │ Çok süt iç
erdim.
Burada tiyatroya çok gitmiyorum. │ Đstanbul’dayken tiyatroya çok gid
erdim.
Şimdi sanat müziğinden çok hoşlanıyorum. │ Eskiden sanat müziğinden hiç hoşlan
mazdım.
│
Note: The interrogative is the regular interrogative of the verb to be in the past:
-miydi?
Erken kalkar
mıydınız? - Did you used to get up early?
Were you in the habit of getting up early?
Đçer
miydi? - Was he in the habit of drinking?
Did he drink? (formerly)
Section 5 – Beşinci Kısım
Gramer Egzersizleri Grammar Drill
Örnek 1: Pattern 1:
A |
B |
Örnek:
Ben gençtim. →
Çok hasta oldum. |
Ben gençken çok hasta oldum. |
Ben bekârdım. →
1. Avrupa’ya gittim. |
|
Ben öğretmendim. →
2. Tarih öğretirdim. |
|
Ben gençtim. →
3. Bisiklete135 çok binerdim. |
|
Sen öğrenciydin. →
4. Hangi okula gittin? |
|
Sen üniversitede öğrenciydin. →
5. Yabancı dil136 öğrendin mi? |
|
Sen bakıcıydın. →
6. Komutan geldi mi? |
|
Ali yanlız. →
7. Ne yapar? |
|
Öğretmen sınıfta. →
8. Öğrenciler çok soru sorarlar. |
|
Hasan ordudaydı. →
9. Piyadeydi. |
|
Biz Çakmaklı’daydık. →
10. Her hafta sonu Đstanbul’a giderdik. |
|
Biz Đzmir’deydik. →
11. Efes’i ziyaret ettik. |
|
Biz çocuktuk. →
12. Aynı okula gittik. |
|
Siz Karamürsel’deydiniz. →
13. Bursa’ya gittiniz mi? |
|
Siz deniz piyadesiydiniz. →
14. Çok seyahat ettiniz mi? |
|
Siz yüzbaşıydınız. →
15. Hangi kursları aldınız? |
|
Onlar bizdeydiler. →
16. Çok güzel vakit geçirdik. |
|
Onlar Đzmir’deydiler. →
17. Türkiye’nin bir çok yerlerini gezdiler. |
|
Onlar Bursa’daydılar. →
18. Uludağ’a137 gittiler. |
|
135 bisiklet – bicycle
136 yabancı dil – foreign language
137 Uludağ – a mountain on the northwestern part of Turkey near the city of Bursa.
Section 5 – Beşinci Kısım
Gramer Egzersizleri Grammar Drill
Örnek 2: Pattern 2:
Present Habits |
Former Habits |
Örnek:
Ben her sabah süt içerim. |
Ben her sabah süt içerdim. |
1. Ben günde bir paket sigara içerim. |
|
2. Ben her sabah saat altıda kalkarım. |
|
3. Ben her gün üç bardak süt içerim. |
|
4. Sen her gün okula erken gelirsin. |
|
5. Sen her gece televizyon seyredersin. |
|
6. Sen her yıl yeni bir araba satın alırsın. |
|
7. Arkadaşım her hafta Đstanbul’a gider. |
|
Erkek kardeşim her hafta anneme
8. telefon eder. |
|
9. Ali Bey her yıl seyahat eder. |
|
10. Biz onlara her zaman yardım ederiz. |
|
11. Biz her Cumartesi arabamızı yıkarız. |
|
12. Biz her gün yüzeriz. |
|
Siz her gün Zaman gazetesini
13. okursunuz. |
|
14. Siz günde iki defa traş olursunuz. |
|
15. Siz her Pazar piknik yaparsınız. |
|
16. O kadınlar daima dedikodu yaparlar. |
|
Arkadaşlarım her Pazar tenis
17. oynarlar. |
|
Semra ve Leyla daima çocuklarından
18. bahsederler. |
|
Section 6 – Altıncı Kısım
Okuma Reading
Briç Oyunu
O akşam Halil ve Leyla misafirleriyle briç oynamaya karar verdiler ve yemek odasından misafir odasına gittiler. Halil, içkileri hazırlamak için mutfakta kaldı. Halil mutfaktayken, Leyla kâğıtları karıştırmaya başladı. Leyla kâğıtları karıştırırken, Halil içkileri getirip misafirlere verdi. Suzan’a votka, Kerim’e şarap ve eşine de bira getirdi. Đçkileri misafirlerine verdikten sonra kâğıtları ilk dağıtacak olanı seçmek
138 için birer kâğıt çektiler. Kerim’in çektiği kâğıt astı. Onun için hemen kâğıtları toplayıp karıştırdı ve Suzan kestikten sonra dağıtmaya başladı. Kerim’le Leyla, Halil’le de Suzan ortaktı
139. Suzan her eş gibi kocasının briç oyununu övmeye
140 başladı.
Suzan konuşurken Kerim bir kaç defa konuyu
141 değiştirmeye çalıştı. Kerim nihayet oyunu bir körle açtı. Halil’in eli çok fenaydı. “Pas” dedi. Leyla kâğıtları bir defa saydıktan sonra, “iki pik” dedi. Suzan “pas” diye karşılık verdi. Kerim “pas” dedi ve Leyla “üç kör” dedi. Herkes, “pas” dedikten sonra Suzan oyuna başladı ve Kerim kâğıtlarını sırayla masaya koydu.
138 seçmek (-i) – to choose, to select
139 ortak – partner
140 övmek, methetmek (-i) – to praise, to eulogize
141 konu, mevzu – subject, topic
Section 7 – Yedinci Kısım
Sorular Questions
- Halil ve Leyla yemekten sonra misafirleriyle ne yapmak istediler?
- Onların oynayacağı oyun neydi?
- Hangi odada oynadılar?
- Leyla kâğıtları karıştırırken Halil ne yaptı?
- Halil’in evinde ne gibi içkiler vardı?
- Onlar kâğıtları ilk dağıtacak kişiyi seçmek için ne yaptılar?
- En büyük kâğıdı kim çekti?
- Kâğıtları kim kesti?
- Halil’in bu oyunda ortağı kimdi?
- Suzan kocasının briç oyunu hakkında neler söyledi?
- Bu söylediği şeyler Kerim’in hoşuna gitti mi?
- Kerim karısını susturmak142 için ne yapmaya çalıştı?
- Oyunu açan kimdi?
- Leyla, “iki pik” demeden önce ne yaptı?
- Kâğıtlarını masaya koyan kimdi?
142 susturmak (-i) – to silence, to shut one up
Section 8 – Sekizinci Kısım
Ev Ödevi Homework
Written or on tape.
The following acts are done, are being done, or will be done when you are in different situations, conditions or locations. Fill in the right endings and words.
- Ben (çocuk) hiç hasta olmadım.
- Ben (Türkiye) üniversiteyi bitirdim.
- Ben (hasta) _ eşim bana çok yardım etti.
- O (bekâr) _ annesi ve babasıyla otururdu.
- (Genç) nerede oturdunuz?
- Siz (banyo) _ şarkı söylemeyi sever misiniz?
- O (hastane) çocuklarına biz baktık.
- Biz (Türkiye) _ daima Türkçe konuştuk.
- Siz (Đstanbul) müzelere gidecek misiniz?
- O (genç) çok güzeldi.
TURKISH BASIC COURSE
Lesson 56 – ELLĐ ALTINCI DERS
At the Produce Market Manavda
Section 1 – Birinci Kısım
Alıştırma Egzersizleri Perception Drill
Örnek 1: Ankara’ya gel
diğ
imden beri bu evde oturuyorum. Pattern 1:
A
B started with A |
B
Present situation |
Combination of A and B |
Orduya girdim.
1. |
Bu üniformayı
giyiyorum. |
Orduya girdiğimden beri bu üniformayı
giyiyorum. |
Türkiye’ye
2. geldim. |
Yalnız Türkçe
konuşuyorum. |
Türkiye’ye geldiğimden beri yalnız Türkçe
konuşuyorum. |
3. Hastaneden çıktın. |
Çok yemek yiyorsun. |
Hastaneden çıktığından beri çok yemek yiyorsun. |
4. Okula geldin. |
Az kahve içiyorsun. |
Okula geldiğinden beri az kahve içiyorsun. |
5. Bu evi satın aldı. |
Ev kirası vermiyor. |
Bu evi satın aldığından beri ev kirası vermiyor. |
6. Türkiye’ye gitti. |
Bize mektup
yazmadı. |
Türkiye’ye gittiğinden beri bize mektup yazmadı. |
Yeni araba satın
7. aldık. |
Üç defa Đstanbul’a
gittik. |
Yeni araba satın aldığımızdan beri üç defa
Đstanbul’a gittik. |
8. Bu okula geldik. |
Geceleri geç
yatıyoruz. |
Bu okula geldiğimizden beri geceleri geç
yatıyoruz. |
9. Buraya geldiniz. |
Hangi müzeleri
ziyaret ettiniz? |
Buraya geldiğinizden beri hangi müzeleri ziyaret
ettiniz? |
10. Arabanızı sattınız. |
Okula yürüyorsunuz. |
Arabanızı sattığınızdan beri okula yürüyorsunuz. |
Türkçe öğrenmeye
11. başladılar. |
Evde Đngilizce
konuşmuyorlar. |
Türkçe öğrenmeye başladıklarından beri evde
Đngilizce konuşmuyorlar. |
Çocuklar hayvanat
12. bahçesine gittiler. |
Ayılardan
bahsediyorlar. |
Çocuklar hayvanat bahçesine gittiklerinden beri
ayılardan bahsediyorlar. |
Section 2 – Đkinci Kısım
Diyalog: English Translation Dialogue:
At the Produce Market
- Seller: Please come in! What would you like to have? Sevim: Are your vegetables and fruits fresh?
- Seller: Of course, Mrs. Sevim. They all arrived this morning.
Sevim: I want to buy some eggplants, but since it has come on the market the price has not come down.
- Seller: It’s true ma’am, but after the local eggplants appear the price will drop.
Sevim: Your peppers for stuffing are rather nice. Please give me two kilos. (weigh two kilos)
- Seller: Certainly ma’am. Is there anything else?
Sevim: I need some tomatoes but they are too expensive.
- Seller: Ma’am these tomatoes came all the way from Adana. Sevim: Give me half a kilo. The nice ones please.
- Seller: Certainly. Do you need some fruit, too?
Sevim: Oh yes, it’s a good thing you reminded me. I need some fruit. Five kilos of apples.
Nice ones, please.
- Seller: Our apples are Amasya apples.
Sevim: We haven’t had apples since they came on the market.
- Seller: Why ma’am?
Sevim: They were too expensive. Ever since we’ve moved to Ankara, we haven’t been able to eat much fruit.
- Sevim: How much do I owe you?
Seller: Twelve liras and thirty five kuruş.
- Sevim: Here is twelve and twenty five kuruş and ten more makes thirty. Goodbye. Seller: Goodbye, Come again ma’am.
Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım

Sections 2 & 3 – Đkinci ve Üçüncü Kısım

Section 3 – Üçüncü Kısım
Diyalog: Türkçe Çeviri Dialogue:
Manavda
- Manav143: Buyurun efendim. Ne emredersiniz?144 Sevim: Sebze ve meyveleriniz taze mi?
- Manav: Tabii Sevim hanım. Hepsi bu sabah geldi.
Sevim: Patlıcan
145 almak istiyorum. Fakat piyasaya
146 çıktığından
147 beri fiyatı
148 hâlâ düşmedi.
- Manav: Doğru efendim, fakat yerli149 patlıcan çıktıktan sonra fiyatlar daha ucuzlar150. Sevim: Dolmalık biberleriniz151 oldukça iyi. Lütfen iki kilo152 tartınız153.
- Manav: Başüstüne efendim. Başka bir şey lazım mı? Sevim: Domates te lazım, fakat çok pahalı.
- Manav: Efendim bu domatesler ta ...154 Adana’dan geldi155. Sevim: Đyilerinden yarım kilo ver lütfen.
- Manav: Başüstüne efendim. Meyve de lazım mı?
Sevim: Ha, evet
156. Đyi ki haırlattın. Meyve lazım. Beş kilo elma. Đyilerinden lütfen.
- Manav: Elmalarımız Amasya elması. Sevim: Elma çıktığından beri yemedik.
- Manav: Niçin efendim?
Sevim: Çok pahalıydı. Ankara’ya taşındığımızdan beri çok meyve yiyemiyoruz.
- Sevim: Borcum ne kadar? Manav: On iki lira otuz beş kuruş.
- Sevim: Đşte on iki lira yirmi beş kuruş, on daha otuz beş. Allaha ısmarladık. Manav: Güle güle, yine buyurun efendim.
143 manav – produce market owner
144 Ne emredersiniz? – What is your wish?
145 patlıcan – eggplant
146 piyasa – market
147 piyasaya çıkmak – to come on the market
148 fiyat – price
149 yerli – domestic, native
150 ucuzlamak – to become cheap
151 dolmalık biber – bell pepper
152 kilo – kilogram
153 tartmak (-i) – to weigh
154 ta ... – all the way from, (or) to
155 ta ... Adana’dan geldi – it (he, she) came all the way from Adana
156 Ha... evet – Oh... yes (now I remember)
Section 4 – Dördüncü Kısım
Gramer Analizi: Grammar Analysis:
------ den beri (since, verb) (See also lesson 42)
If we want to specify a period of time
beginning sometime in the past and continuing up to the present, we place
-den beri after whatever marks the
beginning of that period.
During this period the following happened or is happening.
Beginning │ The Period │ (This is the situation)
|
│ |
│ |
|
Cuma |
│ |
Cumadan beri│ |
Cumadan beri bir yere gitmedim. |
Sabah |
│ |
Sabahtan beri │ |
Sabahtan beri mektup yazıyor. |
Bir ay |
│
│ |
Bir aydan beri│
│ |
Bir aydan beri buradayım. |
But if the period begins from the time something has happened then we add ---
diğ
imden beri,
-diğ
inizden beri, -diğ
imizden beri, -diğ
inden beri, etc., (depending upon who it was) to the verb root. (See Grammar Analysis Lesson 48 and 50).
During this period the following has
Beginning with the
time that this happened│ |
Up to now |
│ |
happened or is happening (this is the situation) |
│ |
|
│ |
|
Geldim. │ |
geldiğimden beri |
│ |
Geldiğimden beri kimseyi görmedim. |
Kalktı. │ |
kalktığından beri |
│ |
Kalktığından beri telefonda. |
Evinizi sattınız. │ |
evinizi sattığınız- |
│ |
Evinizi sattığınızdan beri bir yere |
│ |
dan beri |
│ |
gitmek istemiyorsunuz. |
Mektubu aldı. │ |
mektubu aldığın- |
│ |
Mektubu aldığından beri pek memnun. |
│
│ |
dan beri |
│
│ |
|
Section 5 – Beşinci Kısım
Gramer Egzersizleri Grammar Drill
Örnek 1: Pattern 1:
A
Beginning with the
time that A happened |
B
This is the situation |
Combination of A and B |
Örnek:
Evlendim. |
Bu evde oturuyoruz. |
Evlendiğimden beri bu evde oturuyoruz. |
Sigara içmeye
1. başladım. |
Đştahım yok. |
|
2. Đzmir’e geldim. |
Çok balık yiyorum. |
|
Pipo içmeye
3. başladım. |
Çok kibrit satın
alıyorum. |
|
Türkçe
4. öğrendin. |
Đngilizce mektup
yazmıyorsun. |
|
5. Onunla tanıştın. |
Her gün beraber
dansa gidiyorsun. |
|
6. Okula başladın. |
Erken kalkıyorsun. |
|
Zeytinyağlı
7. fasulye yedi. |
Midesi ağrıyor. |
|
8. Buraya geldi. |
Daima hasta. |
|
9. Evi satın aldı. |
Bahçede çalışıyor. |
|
Seyahatten
10. geldik. |
Yorgunuz. |
|
Türkiye’ye
11. gittik. |
Hiç hasta olmadık. |
|
Televizyon
12. aldık. |
Geç yatıyoruz. |
|
Yeni araba satın
13. aldınız. |
Sizi görmedik. |
|
14. Asker oldunuz. |
Sivil elbise satın
almıyorsunuz. |
|
Çok yemek
15. yediniz. |
Uyumak
istiyorsunuz. |
|
Bu okula
16. geldiler. |
Aynı evde
oturuyorlar. |
|
Ankara’ya
17. gittiler. |
Hâlâ bize mektup
yazmadılar. |
|
18. Evlendiler. |
Hiç seyahat
etmediler. |
|
Section 6 – Altıncı Kısım
Çeviri: Türkçe’den Đngilizce’ye Translation: Turkish-English
- Biz 2006’dan beri Ankara’da oturuyoruz.
- Onlar geçen yıldan beri okula gidiyorlar.
- Babam beş yıldan beri sigara içmiyor.
- Đki günden beri durmadan yağmur yağıyor.
- Üç saatten beri burada sizi bekliyorum.
- Türkiye’ye geldiğimden beri Türkçe öğrenmeye çalışıyorum.
- Türkiye’den ayrıldığından beri onu hiç görmemiş.
- Sigarayı bıraktığından beri çalışmak istemiyor.
- Arkadaşım doğduğundan beri babasını görmemiş.
- Ankara’ya vardığından beri yalnız Türkçe konuşuyor.
- Đstanbul’a vardığından beri ondan mektup almadık.
- O kitabı okuduğundan beri kahvaltı etmek istemiyor.
- Sigaraya başladığından beri kahvaltı etmek istemiyor.
- Annesi öldüğünden beri bizimle oturuyor.
- Karısı hastaneye girdiğinden beri her akşam barlarda içki içiyor.
Section 7 – Yedinci Kısım
Çeviri: Đngilizce’den Türkçe’ye Translation: English-Turkish
- (I hear) you bought a five room house near the sea.
- (I see) he has prepared the drinks.
- (It seems that) Sermet plays a very good game of bridge.
- (I hear) you have forgotten your coat you bought last Friday at home.
- Who is going to cook the eggplants we bought?
- Oh Good! You haven’t forgotten the tomatoes this time.
- I met no one while I was going to school this morning.
- (It seems) Ahmet has gone hunting with his friend who came from Ankara yesterday.
- (I hear) he wasn’t able to answer the questions you asked him.
- Have you got the letter Tom gave you?
- When you lived in London, did you go to the theatre very often?
- (He tells me that) while he was in Turkey, he spoke nothing but Turkish.
- (I see that) you have forgotten everything I told you.
- (Why!) you haven’t even touched the beer I brought you.
- Don’t mention the things you are going to see this evening to anyone.
Section 8 – Sekizinci Kısım
Okuma Reading
Manavda
O gün Sevim, kocası işe gittikten sonra, alış veriş yapmak için çarşıya gitti. O gün akşam yemeği için sebze lazımdı. Bir kaç yıldan beri sebze ve meyveler oldukça pahalıydı. Sevim, Ankara’ya taşındığından beri alış veriş yaptığı manav Hasan’ın dükkânına girdi. Manav Sevim’i güler yüzle
157 karşılayıp, o sabah gelen taze sebze ve meyveleri göstermeye başladı. Hakikaten hem meyveler hem de sebzeler taze ve güzeldi, fakat fiyatları çok yüksekti. Sevim, sepetler içinde duran meyve ve sebzelere ayrı ayrı
158 baktı. Ispanak
159 almak istedi, fakat etiketteki fiyata baktığı zaman hemen fikrini değiştirdi. Dolmalık biber oldukça ucuzdu. Onun için iki kilo satın aldı. Biber dolması
160 ve salata için domates lazımdı. Uzun zaman domates sepetinin önünde düşündü. Çünkü, domates hâlâ pahalıydı.
Nihayet kararını verdi ve yarım kilo domates aldı. Manav, domatesleri tartarken Sevim’e tezgâhtaki
161 meyveleri gösterdi. Elmalar Sevim’in çok hoşuna gitti. Fiyatları da fena değildi. Beş kilo Amasya elması satın aldı. Daha fazla para harcamamak
162 için manava parasını verip dükkândan çıktı.
157 güler yüz – smiling face, friendly look
158 ayrı ayrı – separately, one by one
159 ıspanak – spinach
160 biber dolması – stuffed bell pepper
161 tezgâh – counter
162 harcamak, sarfetmek (-i) – to spend
Section 9 – Dokuzuncu Kısım
Sorular Questions
- Sevim ne zaman evden çıktı?
- Niçin çarşıya gitti?
- Sevim o günkü akşam yemeği için ne satın alacak?
- Ne zamandan beri sebze ve meyve fiyatları pahalı?
- Sevim, Ankara’ya taşındığından beri hangi manavdan sebze veya meyve satın alır?
- O manav Sevim’i nasıl karşıladı?
- Manavın Sevim’e göstermek istediği sebze ve meyveler nasıldı?
- Dükkândaki şeyler Sevim’in hoşuna gitti mi?
- Sevim’in satın almak istediği fakat alamadığı sebze neydi?
- Hangi sebzeyi satın almaya karar verdi?
- Sevim kaç türlü sebze satın aldı?
- Manav domatesleri tartarken ne yaptı?
- Sevim meyve de satın aldı mı?
- Kaç kilo meyve satın aldı?
- Bütün bu satın aldığı şeyler için kaç lira ödedi?
Section 10 – Onuncu Kısım
Ev Ödevi Homework
Written or on tape.
Use the following words in a sentence in the form they are given:
- doğduğundan beri
- orduya girdiğimden beri
- evlendiğimden beri
- sigarayı bıraktığımızdan beri
- yürümeye başladığından beri
- Đzmir’e geldiğinden beri
- vardığımızdan beri
- taşındığımızdan beri
- gittiklerinden beri
- satın aldıklarından beri
- hasta olduğumdan beri
- başladığınızdan beri
- öldüğünden beri
- verdiğimizden beri
- okulu bitirdiklerinden beri
TURKISH - ENGLISH VOCABULARY – LESSONS 49 - 56 TÜRKÇE - ĐNGĐLĐZCE KELĐMELER 49 – 56 DERS
A
acıkmak – to get hungry 10
Akademi Ödülü – Academy Awards 90
aktör – actor 90
Allah izin verirse – “God willing” 42
araba kullanmak – to drive a car 85
as – ace (only in cards) 110
as çekmek – to draw an ace 110
aşağı – down, below 32
ateş – fire 72
aynı – same, exact 48
ayrı ayrı – separately, one by one 129
B
bağırmak – to shout, to yell 99
bakkal - grocer 95
bal – honey 62
balık tutmak (-i) – to catch fish 76
ballı – containing honey 62
baş rol – leading role 90
baş üstüne – with great pleasure, very well 24
battaniye – blanket 56
berber – barber 77
biber dolması – stuffed bell pepper 129
bile – even 62
bina – building 37
biriktirmek (-i) – to accumulate, to save 32
bisiklet – bicycle 114
bol bol – abundantly, amply 12
bununla beraber – in spite of this, however (together with this) 32
bütün – total, all of, entire 12
C
cins, türlü – kind, sort, variety 24
Ç
çalmak (-i) – to ring 68
çamaşır – laundry 95
çamaşır yıkamak (-i) – to wash laundry, to launder 95
çanta – bag, case 32
çiğnemek (-i) – to chew 90
sakız – chewing gum 90
çocuk hastalıkları – pediatrics, chidren’s diseases 45
D
dağıtmak (-i) – to distribute 110
davetli – invited, guest 8
dayanıklı – durable, lasting, strong 24
dere – stream, creek 42
desen – design, pattern 32
desenli – with designs 32
dilim – slice 62
dinlenmek – to rest, to take a rest 10
dolmalık biber – bell pepper 124
dolu – full 12
düşmek – to fall, to go down 93
E
eskiden – formerly, in the past 105
eşya – commodities, objects 32
etiket – label, tag 24
F
fiyat – price 124
fotoğrafçı - photographer 44
G
gezmeye gitmek – to go for a walk, to go for an outing 10
gök – sky 62
güler yüz – smiling face, friendly look 129
gülmek (-e) – to laugh 59
H
Ha... evet – Oh... yes (now I remember) 124
hafif – light (weight) 12
halı – carpet 45
harcamak, sarfetmek (-i) – to spend 129
hatırlatmak, anımsatmak (-i) – to remind 90
hatta – even, furthermore, and what’s more 62
hazır olmak – to be ready, to be prepared 56
hazırlık – preparation 42
henüz – yet, just now 8
hep – all, always 62
hep beraber – altogether 62
her taraf – everywhere 12
Đ
içeri – inside 32
ince – thin, fine 24
indirim, iskonto – discount 24
ipek – silk 24
ipekli – silken, containing silk 24
işi çıkmak – to have some business come up.42 iskambil kâğıdı – playing cards 80
izin vermek (-e) – to permit, to allow, to give permission 42
I
ısıtmak (-i) – to warm, to heat 72
ıspanak – spinach 129
K
kadın eşyası – women’s apparel 32
kâğıt oyunu – card game 110
kâğıtları karıştırmak (-i) – to shuffle cards 110
Karo – diamonds (only in cards) 111
karpuz – watermelon 72
karşılamak (-i) – to meet or greet, welcome 12
kazanmak (-i) – to win, to earn 90
kilo – kilogram 124
kırmak (-i) – to break 52
konu, mevzu – subject, topic 116
konuşma – talk, speech 44
konuşma yapmak (-e) – to give a talk, to give a speech 44
köşe – corner 101
kravat takmak – to put on or wear a tie 94
kupa, kör – heart (only in cards) 111
kuyruğa girmek (-e) – to get in a line 90
kuzu eti – lamb (meat) 94
M
maça, pik – spade (only in cards) 111
manav – produce market owner 124
manifaturacı – draper, dealer in fabrics 32
meşgul etmek (-i) – to keep busy, to occupy .99 metre – meter 24
muazzam – enormous, huge 42
N
Ne emredersiniz? – What is your wish? 124
nezle – head cold 60
O
ortak – partner 116
Ö
ödül, mükâfat – award, prize 90
övmek, methetmek (-i) – to praise, eulogize116 P
park etmek – to park (a car) 19
pas – pass 111
Patlama! (fig.) – Don’t be impatient 72
patlamak – to explode, to burst 72
patlıcan – eggplant 124
pazarlık etmek (-ile) – to bargain 32
piknik yeri – picnic grounds 72
piyasa – market 124
piyasaya çıkmak – to come on the market 124
R
rahat rahat – leisurely, without any difficulty or trouble 99
S
sabırsızlanmak – to become impatient 80
sarhoş – drunk 52
seçmek (-i) – to choose, to select 116
sefer – turn, time 42
sepet – basket 56
sermek (-i) – to spread, to lay out 80
ses – voice, sound 12
sevinmek – to be glad, to be delighted, to be happy 42
sinek – clubs (only on cards) 111
susturmak (-i) – to silence, to shut one up 117
Ş
şaşırmak (-e) – to be surprised, astounded 80
şekerim – darling (my sugar) 12
şiş kebabı – shish kebab 42
T
ta ... – all the way from, (or) to 124
ta Adana’dan geldi – it (he, she) came all the
way from Adana 124
takmak (-i) – to put or attach, (to wear a tie, belt, ring, etc.) 94
Tanıştığımıza memnun oldum (müşerref oldum) – I am very glad, I am honored (to meet you) 8
tanıştırmak – to introduce 8
tartmak (-i) – to weigh 124
taşımak (-i) – to carry 19
tek – single, odd (numbers) 62
temizlik – cleanliness, neatness 63
temizlik yapmak – to clean up 63
tenis – tennis 105
tenis oynamak – to play tennis 105
tezgâh – counter 129
top (kumaş) – bolt (fabric) 24
turist – tourist 45
tütüncü – tobacconist 99
U
ucuzlamak – to become cheap 124
Uludağ – a mountain on the northwestern part of Turkey near the city of Bursa 114
uyku – sleep 52
Ü
üzerinde – over, on top of 90
üzülmek (-e) – to be sorry, to grieve, to be depressed, to feel bad 8
V
vitrin – show window 24
votka – vodka 110
yabancı dil – foreign language 114
yaklaşmak (-e) – to approach 72
yavaşlamak – to slow down 72
yazlık – for summer use, for summer 24
yerli – domestic, native 124
yeterli – sufficient, enough 13
yetişmek – to catch at the last minute 59
yiyecek – food, provisions 13
Z
zahmet olmazsa – if it is not much trouble for you, if you would be so kind 24
zevk – taste (ref. to artistic taste), pleasure 24